Adana Kamu Müteahhitleri (AKAMDER) yönetim kurulu üyesi Hüseyin Arslan “Tasfiye kararnamesindeki belirsizlikleri ve çözüm noktasında” görüşlerini açıkladı.
Hüseyin Arslan açıklamasında, kamu Müteahhitlerinin uzun süredir yaşanan bu kriz süreci ile zor günler geçirdiğini, ortaya çıkan zararın karşılanması için hükümetin müteahhitler için çıkardığı tasfiye kararnamesindeki bazı belirsizliklerinde giderilmesi gerektiğini söyledi. Aslan, alınması gereken önlemleri şöyle sıraladı:
“ 30 Kasım 2018 tarihinde meclise sunulan kanun teklifine göre 30 Haziran 2018 tarihinden öncesi ihalesi yapılan işlere ilişkin yüklenicilere tasfiye ve devir hakkı tanınması öngörülmüştür. Teklifi olumlu bulmakla birlikle sektörün fiyat farkı beklentisini karşılamaması ve içeriğindeki bazı muğlak ifadeler nedeniyle uygulamada sıkıntılar yaşanması muhtemel olmasından ötürü yeniden gözden geçirilmesi uygun olacaktır.
Ülkemizde yaz aylarında finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar nedeniyle kur , faizler ve enflasyonda öngörülemeyen artışlar yaşanmıştır. Bu dönemde işini durdurmayan ki süreli işler olması nedeniyle böyle bir imkanı olmayan yükleniciler fahiş fiyattan mal almış , %40 lardan banka faizi ödemiş ancak ülkenin ekonomisine ve devletine olan inancından dolayı taahhütlerini yerine getirmişlerdir. Şimdi sadece tasfiye hakkı verilirse bu zarara katlanmış yükleniciler kaderlerine terkedilmiş olacaktır. Bu hususun önemli olduğu ve teklif yasalaşmadan komisyonda düzeltilmesi gereği sektör açısından elzemdir.
TASFİYE KARARNAMESİNDEKİ BELİRSİZLİKLER GİDERİLMELİ
Bir diğer husus ise kanun teklifinin içeriğinde tasfiye ve devir hakkının idarenin onayına bırakılması hususudur. Kanun koyucu ön görülmeyen maliyet artışlarından dolayı bir düzenlemeye giderken , işin uygulamasında idarelere bu denli büyük bir takdir hakkı vermesi , kanun teklifinin gerekçesiyle bağdaşmayıp, idarelerle yüklenicileri karşı karşıya getirme riski taşımaktadır. Kanun amacına uygun ve net bir şekilde çıkmalı böylece yüklenicilerle idareler arasındaki doğması muhtemel hilaflar önlenmelidir.
Bu kanun teklifi yasalaşana kadar süresi yetmediği için taahhüdünü yerine getirememiş duruma düşen yükleniciler olmuştur. Teminatları irat kaydedilmiş ve ihale yasaklısı durumuna düşmüşlerdir. Madem ki böyle olağanüstü durum hasıl oldu bu yüklenicilerin teminatları iade edilmeli, merkez bankası nezdindeki sicilleri düzeltilmeli ve ihale yasakları kaldırılmalıdır. Yine aynı durum da olup şok dalgasının geçmesini bekleyenlere süre uzatımı verilmeli, varsa kesilen gecikme cezaları iade edilmelidir. Böylece mağduriyetler bir nebze olsun azalacaktır.
Yine kanun teklifinde belirtilen yüklenicilerin tasfiye anına kadar ki alacakları belirlenirken özellikle anahtar teslim götürü bedel işlerde pursantajlar doğru belirlenmeli, yüklenicilere bir miktar kar hakkı tanınmalıdır. Şöyle ki kaba inşaatı tamamlamış bir yüklenici hiç kar etmeyip ince işlerden kar beklentisi olacakken tasfiye nedeniyle bu kardan mahrum kalacaktır. Bu hususa da bir düzenleme getirilmesi yüklenici ve idare barışı açısından uygun olacaktır.
Son olarak tasfiyenin olağan dışı durumlardan kaynaklanan bir olgu olduğu ve bu hususta yüklenicinin bir kabahati olmadığı açık bir şekilde belirtilmelidir. Yarın bankaların, kamu kurum kuruluşlarının yada diğer paydaşların kanundan doğan yasal haklarını kullanacak yüklenicilere olumsuz bakış açısına sahip olmaması şimdiden temin edilmelidir. Örneğin bir banka yükleniciye sen işini tasfiye etmişsin diyememelidir. Çünkü sorun yüklenici de değil teklif ettiği fiyatların ekonomik koşullarda verimsiz hale gelmesinden ibarettir. Özetle tasfiye hakkı firmaların itibarını zedelememelidir.”