Tarih: 06.10.2020 17:57

KARMAŞIKLIK YORDU...

Facebook Twitter Linked-in

Öyle karmaşık günler yaşıyoruz ki; ne olanları, ne söylenenleri, ne yapılanları, ne beklenenleri anlamak bir yana dursun/ çözmek için çalıştıklarını ileri sürenlerin bile “yaşamı” ne denli “bilinmezleştirdiklerine” tanık oluyoruz!


Neresinden bakmak istersiniz? Covid 19’un ilk görüldüğü Çin’in Wuhan kentinden mi, yoksa ilk günden beri üzerinde yoğun biçimde uğraşıldığı belirtilen aşıdan mı, insanların kendilerini korumak için sağlıklı/ bağışıklığı güçlü/ temiz / maskeli olmaları yönünde yapılan uyarılardan mı,  geldi/ gidiyor sözleriyle yurttaşın içine sürüklendiği çıkmazlardan mı, bu süreçte “yitik bir kuşak” oluşturulmasından mı?


“Karmaşık” olmayan yönünü bulmak zor!


***


Çin’in Wuhan kentinin siyasi, ekonomik, finansal, ticari, kültürel, eğitim yönünden kendinden söz ettirdiği, burada büyük kentlere bağlanan çokça demiryolları/ karayolları/ otoyol bulunduğu bilgisini edinmiştim.


 Burada ayrıca üç ulusal kalkınma bölgesi, dört bilimsel/ teknoloji gelişim parkı, yüzlerce araştırma endüstrisi, çok sayıda küresel firma yatırımları, ekonomik büyüklüğü yadsınmayan onbirmilyon nüfusu olan bir kent, Wuhan…


Nüfus yoğunluğu, onlarca kapatılmış gölü, sanayisi, ekonomisi, büyük kentlere ulaşımı, bunların oluşturacağı hava kirliliği göz önünde tutulduğunda her hangi bir “virüsün/ salgının” yaygınlaşmamasını gerektirecek ne kalıyor ki…


Buna o günlerde Çin’in ABD ile olan “ekonomik” anlaşmazlıklarını, karşılıklı polemiklerini eklediğimizde akla gelebilecek “her şeyi” düşünelim…


Komplo teorileri, “yeni bir dünya” ekonomisini, laboratuar çalışmasını, Bill Gates’i, Elen Musk’u, Canan Karatay’ı, Dünya Sağlık Örgütü’nü da ekleyerek…


***


Bir de “aşı”…


Covid 19 virüsü hangi tür hastalarda “daha” etkili oldu, neden açıklanmadı bu güne değin? Bilim insanları kalp, dedi/ böbrek, dedi/ mide, dedi/ zatürre, dedi/ başka organlardaki yetmezliklerin “gerekçe” olabileceğini söylediler de, yaşamını yitirenlerin oranları konusunda “açık/ net” bilgi vermediler!


İlk günden bu yana “aşı” dediler!


“Aşının” hemen yapılıp/ kullanılacak bir ilaç olduğu izlenimini vererek, özellikle de “böyle olmayacağı” uyarısını yapanları yalanlayarak “aylar” geçtiği bilinmiyor sanki!


Bilim insanları, “bu” küresel virüsün “birbirinden” ayırıcı özelliklerinin olduğunu ileri sürmelerine, bunu sıkça yinelemelerine karşın; beslenmesi halkımızın “ağız tadıyla” uyuşmayan bölgelerde üretildiği söylenen “aşının”, ülkemiz insanı üzerindeki etkisi düşündürmemeli mi?


Ülkemizde “aşı” üretecek yerler “çoktan” gereksiz görülüp elden çıkarılmış!


Dünyanın ürettiği “aşı” için denek olmuşuz gibi…


***


Açıklanıyor, en çok da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca…


En son açıklamasından biri: “Ağır hasta sayımız kontrol edilebilir seviyede seyrediyor. Yeni hasta sayısını azaltmak zorundayız. Bunun yolu tedbirlere birlikte uymak. Birlik olursak sonunda yenilen virüs olacak.”


“Tedbir”; maske/ temizlik/ sosyal aralık olduğu, ancak özellikle de “bağışıklığı” güçlendirmeye yönelik beslenmenin de zorunluluğu olarak dile geliyor!


“Bağışıklığı” güçlendirmeden, “maske/ temizlik/ sosyal aralık” önlemlerini yerine getirmenin “yanıltıcılığından” söz eden birçok bilim insanı dinledik. “Bağışıklığı güçlü olmayanlar risk altında, özellikle” diyenleri…


“Bağışıklığı” artırmak ya da korumak için gerekli “sofra masrafı” gözünüzün önüne gelsin: sabah kahvaltısı, öğle/ akşam yemeği… Dört kişilik bir ailenin “en dip masrafı” günlük yüzeli liradır, bugün için! Aylık dörtbinbeşyüz lira! Asgari ücretin iki katı! Buna elektrik, su, doğalgaz, yaklaşan kış giyeceğini de ekleyin…


Bu koşullarda “bağışıklıktan” istediğinizce söz edin,” maske/ temizlik/ sosyal aralık” deyin; çalıştığı ortam, alış-veriş yaptığı pazar, yaşamını sürdürdüğü dar alan, içinde bulunduğu psikoloji…


Söylenende, uygulamada, yaşananlarda bir “karmaşa” yok mu?


***


“Korkutuyorlar, ilk günlerde gösterilen zıplatan hastalar vardı, şimdi baş/ sırt, boğaz ağrılarına dönüştürüldü, tanıdığım yaşayanlar ‘gribin şiddetlisi’ diyor, ev yas yeri gibi” diyen komşumun sesleri titriyordu!


İkirciklikle birlikte yaşadığı karmaşanın yaşamını “nasıl” bozduğunu anlatıyordu!


Kimin hakkı var buna?


Böyle bir “etkili virüsün” olduğu mutlak; ancak “önlem” konusunda yapılanların inandırıcılığı karmaşık!


Yapılan, daha da “çoğu” istenen, bunun için gerekli koşulları göz önünde bulundurmayı gerekli görmeyen, zorlamayı “tek yönlü” yaşama geçirmeyi erekleyen, “bağışıklık” için belli bir katmanın gelir çıtasını gözeten, yoksul çoğunluğu “aşı” umuduyla oyalayan bir anlayış!


Karmaşıklık, bilinmezlik, ikirciklik “aylardır” yordu…




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —