İMO Adana Şube hazırladığı “Adana Yerel Yönetim Sorunları ve Çözüm Önerileri” Bildirgesini açıkladı, “Yerel yönetimler; eşit, özgür, demokratik, bağımsız bir Türkiye yaratılmasında önemli yönetim organlarıdır
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesihazırladığı “Adana Yerel Yönetim Sorunları ve Çözüm Önerileri” Bildirgesini açıkladı.
İMO Adana Şube Başkanı Hıdır Çak, düzenlediği basın toplantısında Adana’nın, kentte yaşayan insanların sosyal, kültürel yaşamlarını geliştiren planlamaya sahip, çevreye duyarlı, çağdaş, güvenli bir kent kimliğine ulaşmasını istediklerini ifade etti. Hıdır Çak;bu amaç doğrultusunda hazırladıkları “Adana Yerel Yönetim Sorunları ve Çözüm Önerileri” bildirgesi içeriğini şöyle anlattı:
“İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak; nitelikli ve kamu yararını ön planda tutan bir meslek, yaşanabilir bir kent, bağımsız ve demokratik bir ülke, eşit ve özgür bir dünya istiyoruz.
Mevcut durumun bu noktanın hayli uzağında olduğunun farkındayız. Ne yaşadığımız kent, ne vatandaşı olduğumuz ülke, ne dünya düzeni, ne de mesleki alanımız olması gereken düzeyde bulunuyor.
Hazırladığımız Adana Yerel Yönetim Sorunları ve Çözüm Önerileribildirgesiyle yerel yönetim konusundaki kısa bir genel bakışımızın ardından, daha çok mesleki alanımızı ilgilendiren deprem, kentsel dönüşüm, imar, ulaşım, çevre sorunları başta olmak üzere ve özellikle Adana’da bu sorunların geldiği boyut ve bunlara ilişkin çözüm önerilerimizi sunduk. Adana’nın sağlıklı, toplum yararını önceleyen bir kent kimliğine ulaşması için yerel yönetimlerce atılması gereken adımlara değindik.
Ülkemizde, özellikle 1980 sonrasında yapılan yasal düzenlemelerle kamu ve toplum yararı önceliği dışlanmıştır. Bugün yerli, yabancı piyasa güçlerinin kentler ölçeğinde de egemen olduğu bir süreç ve arazi rantına endekslenmiş bir yağma ekonomisi, sürekli ve plansız büyüme sosyal ve kültürel yozlaşma yerel yönetimlerde başat konumdadır.
1980 darbesinin oluşturduğu şartların sonucu iktidar olan AKP ise bu politikayı 22 yıllık iktidarı süresince bir üst boyuta taşımıştır. Çıkardığı yasa ve yönetmeliklerle, sanayisizleşme ve özelleştirme politikalarıyla; ormanları ve yeşil alanları fütursuzca yağmaya açmıştır. Bu alanlarda verdiği maden izinleriyle, kentleri bir ticari alan ve sermaye birikim aracı olarak görmüştür. Bu sürecin devamı için de inşaata dayalı ekonomik- siyasi politikaları ve anti-demokratik baskıcı uygulamaları araç olarak kullanmıştır.
Azami rant beklentilerinin, yağmanın kıskacına sokulan kentlerimizin; doğal ve kültürel değerleri, ormanları, yeşil alanları, sahilleri yok edilmekte, kamu arazileri elden çıkarılmaktadır. Çıkarılan özel düzenlemelerle bu değerleri korumak ve gelecek nesillere aktarmak yerine, bu değerlerin yerine konan rantın önündeki engeller kaldırılmış, doğal ve kültürel değerlerimiz ile birlikte yaşam alanlarımızın geleceği de tehdit altına alınmıştır.
Tüm bu sorunlar, oluşan zafiyetlerle doğa olaylarının afete dönüşmesine neden olmaktadır. 6 Şubat depremlerinin acı sonuçları da ülkemizde şimdiye dek yürütülen ve halen yürütülmekte olan rant politikalarının sonucudur.
Merkezi yönetimin kentlerimize olumsuz katkılarının yanı sıra, yerel yönetimler de ne yazık ki adının hakkını bile vermeyen bir anlayışla olumsuzluklara katkı koymaktadır.
Bu sorunların aşılması için sağlıklı kentsel çevrelerin oluşturulması, kentsel yaşam kalitesinin geliştirilmesi, halkın ve meslek örgütlerinin katılım ve denetiminin sağlanması temel bir gerekliliktir.
31 Mart 2024’de yerel seçimler yapılacaktır. Ülke gündemi yerel seçimlere odaklanmış durumdadır. Ne yazık ki, yerel demokrasiden, kent siyasetinden ve kentsel sorunlardan daha çok, hangi ismin hangi makama aday olduğu, partilerin kimi aday gösterdiğine dair haberler gündemi işgal etmekte; sistem tartışması, yapısal sorunlar ve çözüm önerileri değil, adaylar öne çıkmaktadır.
Maalesef; kentlerimizin geleceğine dair umutlandırıcı bir süreç yaşanmamaktadır; kente dair, kente yaşayan insanlara dair anlamlı öneriler sunulmamaktadır.
Yerel seçimleri bu sıkışıklıktan kurtarmak gerekmektedir. Yerel demokrasi tartışması ve kentin yaşadığı sahici sorunlar, uygulanabilir çözüm önerileri belirleyici olmalıdır.
Açık ki, ülke ve dünya sorunlarından hareketle, yerel demokrasiyle zenginleştirilen bir programla kentlilerin karşısına çıkmak, altyapı, ulaşım, çevre, yapılaşma, imar, kentsel dönüşüm, vb. konuları gündeme getirmek anlam taşıyacaktır.
Yerel yönetim tartışmasını, sığ tartışmalardan çekip alarak, konuya kamu yararı ilkesiyle yaklaşmak; kent yoksulluğundan, çevre kirliliğine, kentlilik bilincini oluşturmaktan, yerel demokrasi ve toplumcu belediyecilik kanallarını oluşturup işlevsel hale getirmeye kadar sorunların geniş bir yelpazede ele alınmasını sağlayacaktır.
Kentlerimizin ve insanlarımızın gereksinimi “toplumcu ve halkçı belediyecilik” anlayışı ve uygulamalarıdır. Bu çerçevede yerel yönetimlerin aktif halk katılımı ile yeniden yapılandırılması, hizmet üretimi ve dağıtımında toplumsal yararın öne çıkarılması, mali kaynakların sermaye güçlerine kapalı tutulması, istihdamda mesleki yeterlilik ve liyakatın yerleştirilmesi, personelin eğitimli kılınması, mühendis, mimar, şehir plancısı istihdamının sağlanması gerekmektedir.
Adana’nın çok sayıda sorunu bulunmaktadır. Yıllara dayanan göç dalgasının yarattığı; kaçak yapılaşma, sağlıksız ve çarpık kentleşme en önemli sorunlarındandır.
Mühendislik hizmeti almadan üretilen yapılar, çevre kirliliği, yoksulluk, gelir dağılımındaki adaletsizlik, her geçen gün daha da sorun yaratan ulaşım, kaldırım işgalleri, katılımcılığın işletilmediği bir kent yönetimi, kavşaklar, sürdürülebilir ulaşım ve imar master planı olmadan sağlanan kentsel büyüme sorunları da bu çarpık ve sağlıksız kentleşmenin olası sonuçlarıdır.
Merkezi yönetimce defalarca çıkarılan imar afları da tüm bunların üzerine tuz biber ekmiştir.
Yakın tarihlere kadar ülke tarımının ana merkezi ve tarıma bağlı sanayinin gözbebeği olan Adana, bugün yoksul ve yoksun bir kent haline dönüşmüştür. Pek çok üretim yapan fabrika kapanmış, tarım tasfiye edilmiştir. Kamu yatırımlarının alt düzeyde gerçekleştirilmesi de eklenince ortaya yoksul, sağlıksız büyüyen çarpık bir kent çıkmıştır.
Bütün bu konu başlıklarının toplamı şudur: Adana yaşanılabilir bir kent olmaktan uzaklaşmaktadır.
Bu aynı zamanda hedefi de açık hale getirmektedir. Hedef, yaşanabilir bir kent yaratmaktır.
Yerel yönetimin öncelikli yatırımlarını, bu tablonun ortadan kaldırılmasını sağlayacak ve kentimizi daha yaşanılır kılacak çalışmalara yönlendirmesi gerektiği tartışılmazdır.
Bildirgemizde Adana sorunları ve çözüm önerilerimizi:
(Gelişmiş Kentin Kıstası: Metro ya da Hafif Raylı Sistem
Adana Kent İçi Ulaşıma dair Öneriler alt başlıklarıyla)
Başlıkları altında detaylarıyla inceledik, bakış açımızı ve çözüm önerilerimizi sunduk.
İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak; Adana’nın, kentte yaşayan insanların sosyal, kültürel yaşamlarını geliştiren planlamaya sahip, çevreye duyarlı, çağdaş, güvenli bir kent kimliğine ulaşmasını istiyoruz. Mesleki ve toplumsal sorumluluğumuzun bir gereği olarak kent sorunlarını dile getirmekteki amacımız bu doğrultuda bir kent kimliğine ulaşılması ve Adana’daki sorunların çözümü yönünde adımlar atılmasını sağlamak içindir.
Bunu sağlamak için vatandaşlarıyla, kurumlarıyla, yerel yönetimleriyle hepimize görev ve sorumluluk düşmektedir. Ancak hiç kuşku yok ki bu görev ve sorumluluk birincil olarak bu çalışmaları yapmak üzere göreve talip olan, seçimler sonucu bu sorumluluğu ifa etmek üzere göreve başlayan ve başlayacak olan yerel yönetimlerimize düşmektedir.
Bu nedenle diyoruz ki; imar, inşaat, kentsel dönüşüm, riskli yapı ve benzeri tüm bu konular bilimsel, etik, güvenli bir çalışma anlayışı ile imara uygun tasarımlarla, projelere uyularak ve düzgün denetimle hayata geçirilmelidir. Yerel yönetimlerden beklediğimiz budur.
Yerel yönetimlerin; eşit, özgür, demokratik, bağımsız bir Türkiye yaratılmasında önemli yönetim organları olduğunu bilmenin bilinciyle, İnşaat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak görüşlerimizi kamuoyuyla paylaşmaya, kentimizin sorunlarını ve çözüm önerilerimizi dile getirmeye devam edeceğiz.”