Geçtiğimiz günlerde ikinci doz aşısını da yaptıran annesinin görme sorunları nedeniyle Kozan Devlet Hastanesi’ndeki tanıdığını aradı. Yalnız görme değil, ara sıra oluşan baş dönmeleri de oluyordu. Durumu tanıdığına anlattı. Baş dönmesinin gözden kaynaklı olabileceğini düşünerek, “öyleyse bir göz doktorundan randevu oluşturabilir miyiz” diye sordu. Kısa bir süre bir bekleme süresi ardından Kozan Devlet Hastanesi’ndeki görevli tanıdığı annesinin bilgilerini istedi. “Yarın saat dokuzbuçuk için randevu oluşturuldu” dedi.
Sabah hastane koridoru yoğun olur hep! Covid 19 öncesi gibi olmasa da göz doktorunun önünde bekleyenler vardı. Genç olanlar vardı, altmışbeş yaş üstü sayılanlar vardı Annesi ilk sırasındaydı. İlk sırada olmasa bile, yetmişki yaşında olması nedeniyle önceliği vardı.
Doktorun odasından kalın sesler duyuluyordu. Annesi ile göz göze geldi! Doktorun kadın olduğunu düşünerek “ses göz doktorundan gelmiyordur sanırım” diye düşündü!
Aslında bir doktor da olmamalıydı, kalın seslerin nedeni! Doktor, hasta ilişkisinin ne denli önemli olduğunun çok iyi anlaşılan bir süreçten geçiliyordu! Ne hasta/ hasta olmak isterdi, ne de doktor bir salgın sürecince bu denli acıların içinde olmak isterdi! Ancak insan kendini koruyamamışsa, sözü edilen virüsü aldığı “testlerle” gösterilmişse yapılacak bir şey yoktu! Doktorun gerek “Hipokrat yemini”, gerekse hastanın sorununa çözüm arayacağı “bilen” olması nedeniyle önemliydi.
Kaç sorunundan dolayı doktora gitmemişti ki, takıldığı kaç soruyu sorma gereği duymamıştı ki… Bunlar aklından geçerken doktorun kapısı açıldı. Tekerlekli sandalyede bir yaşlı adam çıktı yanında onu itekleyerek. Yüzleri buruktu! İçeriden doktorun sekreterinin sesi duyuldu, ilk sıradaki hastayı atlamış, ikinci sıradaki hastayı çağırmıştı!
Yavaşça yerinden doğruldu, arkasından annesi onu izledi. Kapıyı aralayarak, “pardon, ilk sırada annem olması gerekirdi” dedi. İlkin oralı olmadı ne doktor ne de yanındaki sekreteri, ikinci kez “pardon…” deyince de “siz randevuyu 182 çağrı merkezinden almamışsınız” yanıtı geldi!
Ne demekti ki bu? Madem telefonla randevu alınamıyordu, madem telefonla alınan randevu geçersizdi; neden ilk sırada annesinin adına yer verilmişti ki? Bunları ard arda sordu! Ardından da, “annemin yaşı gereği, son sıralarda olsa bile önceliği var, unutmayın” dedi.
Asıl işin inceldiği nokta, annesinin “başım ağrıdı, dönüyor da, şu sandalyeye otursam” demesiyle başladı!
Böyle demişti, sandalyeye hafifçe ilişmişti ki; kadın doktor iki elini birden havaya kaldırarak, biraz önce, bir doktordan gelmeyeceğini düşündüğü “o” kalın, çığırtkan sesi yeniden duydu: “güvenlik, güvenlik çağırın…”
Annesi hastaneye geldiğine “pişman” olmuş gibiydi! Sandalyenin ucundaydı! Ne yapmışlardı da bunları duymuşlardı? Yapılan haksızlığa susmaları mı gerekiyordu? Biraz önce odadan tekerlekli sandalye ile çıkan hastaya da mı böyle bağırmıştı, herkese mi böyleydi?
Annesini koluna girerek odadan çıkarken, doktor da odadan söylenerek çıktı. Koridorda bir sağlık görevlisi, doktorun “hem benden, hem de sekreterimden özür dilesinler hastasına bakayım” dediğini söylediğini belirtince kendini zor tuttu aslında. “Yanlışı yapan ben miyim, neden özür dilemem gerekiyor. Hem biz vaz geçtik, gidiyoruz” diyerek hastaneden ayrıldılar!
***
Kozan Devlet Hastanesi’nde bu ya da benzer olaylara sıkça rastlanıyor! İşin acı yanı da, hastanede görevli olan doktorların birçoğunun da Kozanlı, ya da bir komşu ilçelerden olmasına karşın Kozanlıların buna benzer olayları yaşıyor olmaları…
İnsanların “gönül eğlemek” için gideceği bir yer değil hastane, kimse şakasından hastane koridorunda beklemek istemez, o yoğunluğun arasında yer almak istemez! Özellikle de covid 19 adına korkular salınan bir dönemde “kimse” yetmişiki yaşındaki annesini bu olaylara tanık etmek istemez!
İstenmeyecek çok olaylar yaşanıyor! Sağlık çalışanlarına yönelip eylemlerin sona ermesini, yaşadıkları zorlukların iyileştirilmesini beklerken; Kozan Devlet Hastanesi’nde yaşanan bu ya da benzerlerinin birçok yerde yaşandığına, hastaya kaba davranan birçoklarına rastlamanın zor olmadığına inanmayan yok!Üstelik, savunulacak bir yanı da yok!