MALİYE VERGİ BORÇLARININ MÜCBİR SEBEPLE ERTELEME YETKİSİNİ KULLANMALIDIR
MALİYE VERGİ BORÇLARININ MÜCBİR SEBEPLE ERTELEME YETKİSİNİ KULLANMALIDIR
Gelir İdaresi Başkanlığı’nca mart ayında yayımlanan bir Genel Tebliğ ile COVID-19 salgınından en çok etkilendiği düşünülen sektörler ile sokağa çıkma yasağı getirilen gerçek kişiler için mücbir sebep yani zorunlu neden hali ilan etmiş ve mükelleflerin bazı vergileri beyan ve ödeme sürelerini ötelemişti. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın var olan yetkisini kullanarak mücbir sebep süresince kamu borçlarını faizsiz ertelemelidir.
YASAL DÜZENLEME NASILDIR?
Bilindiği gibi; kamu alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesi düzenlemesi 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 48. maddesinde düzenlenmiştir. Konuyla ilgili açıklamalar da Seri: A Sıra No:1 Tahsilât Genel Tebliğinin Birinci Kısım Dördüncü Bölümü’nün 'I. Tecil' alt başlıklı bölümünde yer alıyor. Kanun’un 48/A maddesinde de vergiye uyumlu mükellefler için tecil müessesesi var ama bu makalede konuyu 48. madde kapsamında yapılan tecil ve taksitlendirmeyle sınırlı tutacağım.
TECİL YETKİSİ KİMLERDE?
Vergi borçlarının tecil yetkisi Hazine ve Maliye Bakanı’na ait. Ancak bu yetki 09.08.2018 tarih ve 2018/3 sayılı Tahsilât İç Genelgesi ile kademeli olarak bazı alt birimlere devredilmiştir.
Bu Genelgeye göre;
- 600.000 liraya kadar Vergi Dairesi Başkanlarına,
- 400.000 liraya kadar Defterdarlara,
- 200.000 liraya kadar Bağımsız Vergi Dairesi Müdürlerine,
- 50.000 liraya kadar Bağlı Vergi Dairesi Müdürleri yani Mal Müdürlerine,
Tecil ve taksitlendirme yetkisi verilmiştir. Yukarıda belirtilen tutarları aşan talepler Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından merkezden değerlendirilmektedir.
TAKSİTLENDİRME KAPSAMINDA OLAN VE OLMAYAN BORÇLAR
Tecil ve taksitlendirme kapsamındaki vergiler, 10.03.2014 tarih ve 2014/1 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’yle belirlenmiştir.
Buna göre; geçici vergi, özel tüketim vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, özel iletişim vergisi ve harçların tecil ve taksitlendirmesi yapılamıyor. Bunlardan sonradan fark olarak çıkartılan tapu harçları tecil ve taksitlendiriliyor.
Daha önce katma değer vergisi de tecil ve taksitlendirme kapsamında değilken, 20.06.2016 tarihinde yayımlanan 2016/2 sayılı Tahsilat İç Genelgesi’yle kapsama alındı. Dolayısıyla katma değer vergisi borçları için de tecil ve taksitlendirme olanağı sağlanmış oldu.
HANGİ MÜKELLEFLER TAKSİT İSTEYEBİLECEK?
Kamu alacağının tecili veya taksitlendirilmesi belli esaslara bağlanmıştır. Ana unsur borçlunun zor durumda olduğu, cebri icra uygulamasının borçluyu zor durumda bırakmasıdır.
Borcunu taksitlendirmek isteminde bulunan borçlunun çok zor durumda olup olmadığı ödeme durumu yani likidite oranlarına göre belirleniyor.
Buna göre; bilanço esasına göre defter tutanların likidite oranları muhasebe uygulamalarıyla; dönen varlıklardan stokları düşürdükten sonra kalanı kısa vadeli yabancı kaynaklara bölündüğünde çıkan rakam 1’den büyükse borç tecil edilemiyor, küçükse edilebilir.
Uygulama aşağıdaki gibi yapılıyor:
- Likidite oranının 1'den büyük olması durumunda borç tecil edilmiyor.
- Likidite oranının 1 veya 1'den küçük ve 0,50'den büyük ise 18 aya kadar,
- Likidite oranının 0,50 veya 0,50'den küçük ise 36 aya kadar,
Borç tecil edilerek taksitlendirilir.
Taksitlendirmede, borçlunun öteden beri borç ödemede iyi niyetli olup olmadığı, borç tutarının az veya çok oluşu, daha önce tecil edilen borçlarını tecil şartlarına uygun ödeyip ödemediği ve ödeme gücü gibi özellikler yetkililer tarafından göz önünde bulunduruluyor.
Anılan genelgeye göre; katma değer vergisi alacakları için taksit ödeme süresi altı ayı geçmeyecek şekilde azami altı taksit yapılması olanağı tanınmıştır.
Belediye yerel mali idareye tanınan 18 ve 36 aylık süreler azami sürelerdir.
TEMİNAT GÖSTERİLMESİ VE FAİZ ORAN
Tecil ve taksitlendirme için teminat gösterilmesi gerekiyor. Ancak borç tutarının 50.000 TL’yi aşmayanlar için teminat gösterme zorunluğu bulunmuyor.
30/12/2019 tarih ve 30994 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Seri C Sıra No:5 sayılı Tahsilat Genel Tebliği ile 2020 yılı için tecil faizi yıllık yüzde 15 olarak tespit edilmiştir. Bu oran çok yüksek bir orandır.
Tecil faizinin vergi matrahından gider olarak indirilmemesi de maliyetini artıran bir etkendir.
Hükümetin yayınladığı enflasyon oranı ve mevduata çeşitli bankalarca uygulanan yüzde 8, 10 arası faiz oranlarına göre çok yüksektir.
Mükelleflerin Kovit-19 Küresel Salgın nedeniyle yaşadığı ekonomik sıkıntı nedeniyle kamu alacaklarının daha düşük hatta sıfır (0) faizle taksitlendirilmesi doğru bir tercih olacaktır.
MÜKLELEFLER ÖDEME KOLAYLIĞI BEKLENTİSİNDE
İktidar tarafından yapılan düzenleme hem sınırlı bir mükellef kitlesini kapsadı, hem de kapsama sınırlı sayıda vergiler ve dönemleri alındı. Yani salgından etkilenen birçok mükellef grubu, vergi türü ve dönemi kapsam dışı kaldı. Gelinen nokta ve zor ekonomik koşullara bakılırsa mücbir sebep kapsamına alınan/alınmayan birçok mükellef vergilerini ödeyemedi.
Mükellefler, yeni bir yapılandırma kanunu veya İdarenin yeni yetkileri kullanarak ödeme kolaylıkları sağlaması beklentisine girdi. 6183 sayılı Kanun’da tecil ve taksitlendirme müessesesi var ama bu müessese de hem bütün mükellefler için uygulanamıyor hem de düşük sayılmayacak bir faiz karşılığında yapılabiliyor.
Önümüzdeki kısa vadede yeni bir yapılandırma kanunu veya idari yapılandırma çıkmaz ise geriye taksitlendirme uygulaması tek seçeneği kalmaktadır.
HAZİNE VE MALİYE BAKANI MÜCBİR SEBEPLE FAİZİ SIFIRLAYABİLİR
Hazine ve Maliye Bakanı’nın mücbir sebep hallerinde faiz almaksızın tecil yetkisi de bulunmaktadır. 6183 sayılı Kanun’un 48’nci maddesinin 6’nci fıkrasında 7020 sayılı Kanunla eklenen hükümle böyle bir yetkisi bulunmaktadır.
Bu hükmün bütün mükelleflere uygulanmak üzere acilen ele alınmalı ve borçlar faizsiz olarak mücbir sebep boyunca ertelenmelidir.
Sabri Arpaç
sabriarpacymm@gmail.com