MEB VE YÖK: OKULU, ÜNİVERSİTEYİ ÇOK BAŞARILI KAPALI TUTTUK TUTUM ANKETİ
MEB VE YÖK: OKULU, ÜNİVERSİTEYİ ÇOK BAŞARILI KAPALI TUTTUK TUTUM ANKETİ
Herhangi bir şeyi anlayabilmek açısından, hele de bu bir tüzel kişilik, dahası resmi bir kurum ise, her şeyden önce niyetine (bir başka deyişle başlangıç amacına, başlangıç gerekçesine) bakılması uygun olacaktır.
Pandemi sürecinde uzaktan öğretimle ilgili MEB’in ve YÖK’ün niyeti nedir? Salgını fırsata çevirmek peşindeler, uzaktan öğretimi kalıcılaştırmak için var güçleriyle gerekçeler oluşturmaya çalışıyorlar. Bu araçlardan biri de “tutum anketleri”. Niye tutum diyorum, çoğu soru olgusal düzeyde, bilgi temelli ölçülüp analiz edilebilecekken bu bilgi temelli analizleri yapıp kamuoyuyla paylaşmak yerine “anket” uygulamaları üzerinden yaptıklarını meşrulaştırmaya uğraşıyorlar. MEB bir anket açıkladı. YÖK de bu hafta bir anket çalışması yapıyor. Bilim, araştırma ve öğretimin niteliğine ilişkin analize taban olabilecek hiçbir soru yok. Açık uçlu tek bir görüş belirtilemiyor. “Cinsiyetiniz?”/ “Yaşınız?”/ “Kıdemeniz?”/ “Uzaktan öğretim yapıyoruz, verdiğimiz şıklardan hangi şıkka katılırsınız?” “Başka çare kalmamışsa geçici bir yol olabilir.”/ “Uzaktan öğretim teknolojilerini kullanmaya alıştınız mı?” “Biraz alıştık”/ “Sorduklarımıza katıldığınız için teşekkür ederiz.”/ Sonuç: “Gördünüz mü, ne kadar başarılıyız.” Utanma, sıkılma duygumuz kalmadı mı?
Bu Skolastik safsata formu en bilindik propaganda tekniklerinden biri:
-“Çok iyiyiz”.
-“Nerden çıkardın çok iyi olduğumuzu?”
-“Bizim kitaba bak veya inananlara/memurlara sor, herkes çok iyiyiz diyor“
-“Yani?”
-“Çok iyiyiz”.
Mezopotamyalılar iktidarsızlık gösterirlerse kendilerine “kötü büyü” yapıldığını düşünüyorlardı. Bunda bile bir gerçeklik payı vardı. Bunun tersi ve çok daha sorunlu olanı “seçilmiş olma” durumudur. Bakan Selçuk’un toplantıları öncesi bürokratları “methiye düzecek” ayarlamalar yapıyor mu, onu bilemiyorum, zaten bazı idareciler “methiye” düzmeye çoktan hazır da olabilirler, bunda bir gariplik yok. Garip olanın bir MEB Bakanının “kendisinin dünyada örnek bir bakan” sanmasında bulunuyor.
Geçenlerde Alman Çıtır escort izmit psikiyatri derneği adına bir espri vardı: “Salgın günlerinde eşyalarla, ağaçlarla, duvarlarla konuşmanız normal, bunun için psikiyatri servisine başvurmanıza gerek yok, ama duvarlar size yanıt vermeye başlarsa hemen bizi arayın.” diyordu. “Cemaat imamı uçurabilir de imam da uçmaya kalkarsa ne olur?”
Ziya Selçuk’un daha üç gün önce 8 Şubat’ta “Yarıyıl Tatil Dönemi Mesleki Çalışma Programı' açılışı nedeniyle EBA TV’den canlı yayınlanan konuşmasında böbürlene böbürlene anlattığı gibi “Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimden kat be kat zahmetliydi, çok yoruldunuz; bunu biliyorum. Bu süreçte velilerinizle daha aktif ve daha verimli bir iletişim içindeydiniz. Dijital yeterliklerinizi geliştirdiniz, ekranlara alıştınız ve onu her zamankinden daha etkin kullandınız. Süreci birçok ülkeden daha başarılı şekilde yürüttük ve sizler üzerinize düşen sorumluluğu fazlasıyla yerine getirdiniz' diyor.
Bakan Selçuk medyatik olmayı seviyor, kafasının arkasında belki Cumhurbaşkanı olma hevesleri de olabilir, Mars’a ilk gönderilecek kişi arasında da kendini görüyor olabilir, her insan kendini en üstte görmek isteyebilir, bunlarda çok sorun yok da gariplik başka yerde, gerçeklerle bağımız ne durumda, başkanın, bakanın gerçeklerle bağı ne durumda? Aynı konuşmasında “biz yaş gruplarının taşıdığı riskleri, pedagojik gelişimleri, 7 ve 10'uncu sınıflar gibi hiç açılmamış sınıfları, sınav ve staj durumu gibi çeşitli ve öncelikli etkenleri dikkate alarak planlamalarımızı yaptık. Salgının şartlarına göre en güvenli ve faydalı uygulamayı yürürlüğe birlikte koyacağız.'
Bir bakan, hem de Milli Eğitim Bakanı, bir senedir bazı sınıfları hiç okula getirememiş, kreşleri ilkokulları iki gün bile açık tutamamış, çocukların ne süreç ne de akademik başarısını bile ölçememiş ve sonuçta kalkmış “Süreci birçok ülkeden daha başarılı şekilde yürüttük” diyor. Hangi ülkelerle kıyaslama yapıyor acaba mersin kaliteli escort bilemiyorum, onları bir saysa da karşılaştırma veya kıyaslama yapabilsek.
Pazartesi’den Perşembe’ye daha üç gün olmuş, gazete ve haber kanalları “çok başarılı bakan”dan yine “açıklama var, açıklama var” diye manşet atıyor: “Selçuk, tam zamanlı yüz yüze eğitime geçmenin kısa vadede mümkün olmadığını ifade ederek yüz yüze eğitime başlayacak sınıflar hakkında bilgi verdi.” “Ana sınıfı, ilkokullar ve 8.sınıflar 1 Mart’tan itibaren 2 gün 30’ar dakikalık dersler halinde yüz yüze eğitim yapılacak, devam zorunluluğu olmayacak.” “Ortaokul 5, 6 ve 7. sınıflarda tüm dersler uzaktan eğitim yoluyla işlenmeye devam edilecek.” “Lise öğrencilerinin birinci dönemden kalan sınavları Mart içerisinde planlanarak yüz yüze gerçekleştirilecek ve bu sınavların kapsamını 1 Kasım 2020'ye kadarki ders konuları oluşturacak”.
Meğer okulların bazı sınıfları açılmış gibi yapılacakmış. Altı ay sonra ilk iki ayın temalarından sorumlu tutulan sınavlar yapılacakmış. MEB ve bakan dünyaya örnekmiş.
YÖK zaten en baştan topa hiç girmemiş, hemen tüm üniversiteler kapalı çok başarılı uzaktan öğretim sürdürüyor. Anketler bunu adana yaşlı escort bir daha teyit edecek.
YÖK’ünü, MEB’ini, bakanını, bürokratını bilmem ama memleketin çocuğuna gencine, taşına toprağına yazık oluyor.
İbn Sina, safsatayla mücadele edebilmek için öğrencilerine diyalektik ve retorik/safsata dersleri veriyordu. Bugün propagandaya karşı mücadele için safsata derslerinin zorunlu müfredat içine alınması çok elzem gözüküyor.