Afet bölgesinde kayıp ve acılar büyük, bu kayıp ve acıların büyük kısmı da telafi edilemeyecek artık, bu çok açık. İşin daha kritik olanı bu kayıplara her gün daha yenilerini de eklememektir, en azından bunu başaralım.
Ailelerin de çocukların da en büyük kaygılarından biri kayıplarına yeni kayıplar eklenmesi, bunca acının yanında bir de yeni sosyal eşitsizliklerle karşı karşıya kalmaları. Bunların en başında çocukların gençlerin eğitim kayıpları kaygısı geliyor. Bunda da son derece haklılar.
Zaten iki ay çoktan kaybedilmiş.
Aradan iki ay geçmiş, son hafta itibarıyla bile öğretmen deneyimleriyle okulların genel durumu şu şekilde sayılır:
İşin özü; ev başta olmak üzere fiziki ve sosyal donatıdan, okul donatısından, ders süresinden, derslerin yapılabilmesinden, uyarlanabilmekten, öğretmen bulabilmekten veya öğretmenin hazır oluş düzeyinden materyal ve internet bulabilmeye kadar afet bölgesindeki öğrenciler her açıdan dezavantajlı duruma düşmüş bulunuyor.
Özetle iki ayı geçen süreçte çocukların ne doğru dürüst kitabı defteri var, bunlar sağlansa bile ne de evi odası var. Çadırlarda LGS ve YKS’ye nasıl hazırlanacaklar, böyle bir realite var mı? Kaldı ki bir kısmının çadırı bile yok, bazılarının onlara sahip çıkacak annesi babası da artık hayatta değil. İki ay da zaten kaybedilmiş. Sadece 8. sınıf ve 12. sınıf da değil tüm öğrenciler daha yıllarca çadırda konteynerde yaşamak zorunda kalacak.
Tüm bunlar dikkate alınarak önümüzdeki 4 yıl boyunca LGS ve YKS’de 6 Şubat 2023 tarihi itibarıyla afet illerine kayıtlı öğrenciler için toplam öğrenci oranı kadar kontenjan ayrılmalıdır. Yani mevcut kontenjanlar oransal olarak yeniden paylaştırılmalı, afet bölgesinde çocuklar/gençler kendi aralarında yarışmalıdır.
Tüm bunlar yıllardır çok rahat bir şekilde uygulanıyor.
6 Şubat 2023 itibarıyla bölgede kayıtlı öğrencilere Türkiye toplamı içindeki oranları miktarında kontenjan ayrılmalı, bu uygulama 4 yıl boyunca sürdürülmelidir.
Geçtiğimiz yılın istatistikleri dikkate alınırsa, toplam 19 milyon 116 bin öğrencinin 4 milyon 101 bini afet bölgesindeki 11 ilde yaşıyor. Bunu oranladığımızda, afet bölgesinde yüzde 20-22’lik bir öğrenci payı oluşuyor. Afet bölgesindeki 11 il için hem LGS’de hem de YKS-ÖSYM’de bu oranda yüzde 20-22’lik kontenjan ayrılması, böylece afet bölgesindeki öğrencilerin kendi arasında yarışması, mükemmel olmasa da en azından daha adil bir çözüm oluşturacaktır.
Umarım bir gün sınavsız yerleştirme sistemleri de geliştirebiliriz. Umarım hiçbir çocuğumuz ve gencimizin olanağı bir diğerinden farklı olmayacak günler ve şartlar da sağlayabiliriz.
Bugün için en azından sınav adaleti sağlayalım.
Jeoloji, sosyoloji, psikoloji lise müfredatının ayrılmaz parçası iken bizde artık ayrılmış, seçmeli grupta da neredeyse hiç okutulmuyor. Afetle sınırlı değil bu dersler ortaöğretimin temel bilgi-beceri-duyarlılığı arasındadır. Hele de afetle birlikte işin bilgi, bilim, sosyal ve ruhsal boyutu da dikkate alınınca haftalık ders programında her şartta bu dersler zorunlu grupta olmalıdır.
Yükseköğretimde de afet, ilk yardım ve organizasyon sosyolojisi ve dersleri yaygınlaştırılmalı veya diğer ilgili derslerin konuları arasında işlenmelidir. Topluma hizmet uygulamaları etkinlikleri de bu yönde düzenlenmelidir.