Deveye sormuşlar neren eğri diye de, gidin okulunuza üniversitenize bakın, ben deveyim demiş, bırakın da deve gibi yaşayayım, siz de insan olmayı, çocuklarınızı doğru düzgün yetiştirmeyi becerin.
Deveye böyle bir soru sorma ve böyle bir yanıt alma şansımız yok. Ama okullar ve üniversiteler (kampüsler) insana dair, burada hem soru sorma hem yanıt arama hem de bunları inşa edip geliştirme insani toplumsal bir durum ve sorumluluk. Korona virüs ama virüse karşı alınacak önlemler ve virüse rağmen hayatı sürdürmek, çocuklarımızın hayatta kalmasını, büyümesini ve gelişmesini sağlamak bizlerin elinde.
Birinci dereceden sorumluları Cumhurbaşkanlığı, SB, MEB, YÖK. Rektöre, dekana, müdüre, akademisyenlere, öğretmene, personele, öğrenciye, her yurttaşa düşen sorumluluklar da var.
Uygulamadan önce kavram kargaşası açıklığa kavuşturulmalı. Covid-19’un yayılmasından 18 ay, aşılamadan 100 yıllar, açık öğretim, uzaktan öğretimde 50-60 yıl geçmesine rağmen, Türkiye, 1970’lerden beri mektuplu öğretim vb. denemesine rağmen, kavram kargaşalıkları var. Yıllardır açık lise, açık öğretim yaptık, sonuçları nedir? Açık liseli okullu, açık öğretimli üniversiteli olabildi mi?
1-Uzaktan eğitim okul mudur? Açık öğretim okul mudur?
Önce anlaşmamız gereken bir nokta var: Uzaktan eğitim yüz yüze olan okul mudur?
Bu bir okul değildir, adı üzerinde “açıktan” veya “uzaktan” öğretimdir.
2-Uzaktan öğretim yüz yüze eğitimin yerine geçebilir mi?
Fizikte güç, yol, ışık; pek çok teori ve formül, hatta yasalar var. Mesafe uzadıkça etki azalır.
Virüste niye mesafe diyoruz, çünkü mesafe arttıkça bulaş riski azalır.
Mesafe öğrenmeyle ters orantılıdır.
Eğitim bilimlerinin, öğrenme kuramlarının bazı temel ilkeleri var. Bunların en başında a)Yaşantıdan söze, 2-Yakından uzağa, 3-Somuttan soyuta. İlke çok açık: Yaşantı azaldıkça, uzaklaşıldıkça öğrenme düşer. Uzaktan olan yüz yüzenin yerine geçemez. Soyut için de önce somuttan başlanır.
3-Ev okul ortamı mıdır?
Yanıtı açık, tuvalet mutfak olmadığı gibi ev de okul değildir. Evde eğitim ve öğrenme ile okulda eğitim ve öğrenmenin birbirini beslemesi önemlidir ama mutfağın tuvaletin hijyenik olması gerekse de aynı işlevi görmesi ne kadar yerinde değilse evin okul yerine geçmesi de farklı şeylerdir. Ev, okul ortamı değildir.
İnsan tuvalette de düşünmeye devam eder, öğrenebilir ama tuvalet derslik değildir.
4-Dersin dışı okul veya üniversite yaşantısının eğitimdeki yeri nedir? Grup dinamikleri nedir?
Reklam
Örgün öğrenmeyi mutlak olmasa da en azından üçe ayırabiliriz: Bizzat dersler, okul/üniversite ortamı ve aile ortamı.
Yani nasıl aile eğitim öğretimin bir parçası ise örgün eğitim için daha önemlisi okul ve üniversite ortamıdır, okul ve üniversite ortamı eğitim öğretimin ayrılmaz bir parçasıdır. Ders sadece derste öğrenilmez ve uzaktan olanı, dersi okul ve üniversite ortamı gibi farklı açılardan desteklemez.
Ders dahil ortam ve grup dinamikleri hem hazır oluş hem derse teoriye odaklanma (konsantrasyon) hem analitik farklı parçaları görebilme hem çıkarımlar yapabilme sentezleme hem eleştirel düşünme hem perçinleme hem dahası duygu ve mimiklerle çok açıdan teneffüste, bahçede, yolda tüm bunları sürdürme ve daha pek çok uyaranla birlikte devam etmedir.
Evin mekanı, aile ilişkileri, olanakları çok farklı dünyadır, okul ve üniversite çok farklı dünyalardır, birbirinin yerine geçemez, aynı grup dinamikleri ve aynı olanakları sunmaz. Koridor, bahçe, kütüphane, spor salonu, müzik salonu, laboratuvar, işlik sunmaz, her şeyden önce okul veya üniversite grubu değildir.
Anne babayla olup okul üniversite arkadaşlarıyla, hocalarla oluyor gibi olunmaz. Evden liseli üniversiteli olunmaz.
5-Eğitim teknolojileri okul üniversite midir?
Traktör toprağın yerine geçemezse eğitim teknolojileri de okul ve üniversitenin yerine geçemez, bunlar aracı yardımcıdır. Teknolojilerden yerli yerinde yararlanılır. Traktöre buğday ekilmez, buğday tarlaya ekilir, traktörle sürülür, biçerle hasat edilir. Eğitim teknolojileri eğitim öğretimin teknolojileridir, okulda evde yararlanılır ama ev veya okul değildir.
6- Üniversite nedir? Teori eğitimi nasıl yapılır?
Üniversite ortamı bırakın aileyi artık şehrin bile değiştirilmesi, her açıdan evrenselleşme aşamasıdır. Haneden, aileden özerkleşilmeden liseli, hele de üniversiteli hiç olunmaz. Evde olunup evden özerkleşilmez.
Dahası üniversite aşaması grup dinamikleri ve ortamın çok daha öne geçtiği bir evredir, öğrenciler kendi aralarında tartışmalarıyla, öğrenci evleri ve öğrenci yurtlarında, kampüste, kantinde, sergide, araştırmada, laboratuvarda… öğrenir, üniversite ve meslek kimliği geliştirir, bunlar parça parça parçalanır şeyler değildir. Saçma sapan yüzde 40 uzaktan yüzde 60 yüz yüze gibi bir uygulama olmaz. Bu yüzde 40’ın sağlıklı sürdürülmemesi, diğer yüzde 60’ın da dejenere edilmesi anlamına gelecektir. Daha büyük saçmalıklar var, teori uzaktan olabilirmiş. O zaman tüm dünya teorisyen sayılırdı. YÖK başkanı ve üyeleri “Teori nedir?”, “Teorinin uygulama için önemi nedir?”, “Teori-eylem birlikteliği nedir?”, “Teori eğitimi nasıl yapılır?” biliyorlar mı, insan sormadan edemiyor.
ACİL SEYRELTME ÇAĞRISI: OKULU 7 GÜN AÇIK TUTUN, 42 KİŞİLİK SINIF 30’A DÜŞER
Bulaş riskini azaltmada aşılama ve seyreltme en makro ve acil yapılabilir iki temel şartı/olanağı oluşturuyor. Pandemi başladığı günden beri yazıyorum. 27 Ağustos’ta bu köşede yine yazdım “Okulları açık tutmanın, sınıfları seyreltmenin binbir yolu var.” Hiç yeni derslik/alan yaratamıyorsanız okulları 7 gün açık tutun, Cumartesi ve Pazar da açık olunca %40 daha alan veya şube kazanılmış olur, böylece 42 kişilik sınıf da 30 kişiye düşer. Örneğin 5 derslikli ikili eğitimde 10 şubesi olan okulda hafta sonu dahil edildiğinde 14 şube oluşur. Bazı şubeler 5 günün 4 gününü hafta içi, 1 gününü Cumartesi veya Pazar gider.
Seyreltme şart, çok da yolu var. Hiç yeni derslik inşa etmeden veya kiralamadan bile hafta sonu dahil edilerek 42 kişilik sınıfı 30’a, 50 kişilik sınıfı 36’ya düşürebiliriz.