MİMARLARDAN ATATÜRK’ÜN KENT VE KENTE BAKIŞI PANELİ
Manşet Haber 11.11.2016 08:12:35 0

MİMARLARDAN ATATÜRK’ÜN KENT VE KENTE BAKIŞI PANELİ

MİMARLARDAN ATATÜRK’ÜN KENT VE KENTE BAKIŞI PANELİ

Mimarlar Odası Adana Şubesi ‘Atatürk’ün Kent ve Kente Bakışı’ konulu söyleşi düzenledi.
Mustafa Kemal Üniversitesi İİBF Kamu Yönetimi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şafak Kaypak, “Atatürk, kent ve kentleşmeyi savaş yorgunu bir ülkeyi yeni bir yönetimle toparlama ve geliştirme zemini olarak görmüştür” dedi.
RAHMET VE SAYGIYLA ANIYORUZ
Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ramazan Akyürek, İMO Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya, mimarlar, ÇÜ ve Mersin Üniversitesinden akademisyenler ile mimarlık bölümü öğrencilerinin katıldığı söyleşinin açılış konuşmasını yapan Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Ozan Tüzün, Atatürk’ü saygıyla andıklarını belirtti.
“SANAYİYE DAYALI, LAİK BİR TOPLUM YARATTI”
Mustafa Kemal Üniversitesinden Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şafak Kaypak, Modernleşme kuramcılarının, sosyal değişmede kentlerin ikili bir işlev gördüğünü söylediklerini ifade etti. Kaypak, şöyle konuştu:mimar_kent_panel
“Bir yandan, yenilikler kentlerde doğar ve köylere yayılırken; diğer yandan, kırsal kesimden gelenleri kendi potasında eritir, onları modern kent yaşamına katar. Geleneksel kültür ve sosyal yapılar kentleşme sürecinde çözülür. Avrupa’da gelişme ve sanayileşme süreci, gelişmekte olan ülkelerde köy-kent karşıtlığını zamanla ortadan kaldırmıştır. Gelişmekte olan ülkelerin gelişme gücü de asıl olarak kentlerdedir, onlar da aynı süreçten geçeceklerdir. Atatürk, kent ve kentleşmeyi savaş yorgunu bir ülkeyi yeni bir yönetimle toparlama ve geliştirme zemini olarak görmüştür. Bu doğrultuda, yeni Cumhuriyet’in başkenti olan Ankara’nın, yeni ve çağdaş bir toplumu en iyi şekilde temsil edecek bir kimliğe sahip olmasını istemiştir. Atatürk, yeni bir devlet ortaya çıkarken, dil ve kültür konularına bilhassa önem vermiş; tüm toplumu kucaklayacak yeni bir ulusal kimlik biçimlendirmeye çalışmıştır. Anadolu insanı, geçmiş köklerine, kendi öz değerlerine bağlanarak, farklılıkları dışlamadan kendine katarak modernleştirilecektir. Atatürk; dine dayalı bir tarım toplumu olan, ancak, dünya genelindeki toplumsal değişmeleri yakalayamadığı, sanayiye dayalı bir laik toplum haline gelemediği ve kendini dönüştüremediği için batmakta olan bir toplumun küllerinden, sıfırdan, sanayiye dayalı, laik bir toplum yaratmıştır.”

YAZARLAR

27° / 12.5°