MUHALİFİN DİLİNDEN “EV ALMAK”…

15.09.2022 20:52:37

MUHALİFİN DİLİNDEN “EV ALMAK”…

Ataların “ev alma, komşu al” özlü sözü, TOKİ ile birlikte “yeter ki evin olsun, nerede olursa olsun” biçiminde değişti!
TOKİ konutları iyi hoş da; son zamanlarda “neden” kentin “dönüşüm” gerektiren yerleri içinde değil de, “varoş bölge” denilen yerlerde/ üstelik hepsi dar gelirliden oluşan toplum katmanları oluşturulur?
Bir sınıfsal bölünmüşlük mü istenen; bol gelirlisi, varsılı, patronu, eğitimlisi olmayan…
Düşünsenize; ekmek almakta, çocuğunu okutmakta, nitelikli ürün tüketmekte, gereksinmelerini karşılamakta, dinlenceye çıkmakta, dönemsel ürünleri tüketmekte zorlanan yurttaşların “hepsi/ bir arada” TOKİ’lerde, kentlerin kıyılarında konuşlandırmasının amacı ne?
Örneğin birçoğu İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Mersin’de yaşadıklarını sansalar da; aslında “hiç biri” bu sayılan kentlerin varsıllıklarından yararlanmayacak, şenliklerini bilmeyecek, festivallerini görmeyecek…
Bir de “komşu” bilmeyerek…
***
Geçtiğimiz gün TOKİ konut projesinin açıklamasının ardından; “hiçbir şeyin” ilk gün denildiği gibi kolay olmadığı, dar gelirlinin/ emeklinin/ emekçinin erişebilmesinin önünde “birçok” engeller olduğu bir bir ortaya çıkıyor!
Başta şunu söylemeliyim:
Her canlı yaşamını sürdürebilmek için “önce” doymak, temel besinlerini karşılamak zorunda!
Bunlar neler mi?
Günlük proteinin, vitamini almalı ki yaşamını sürdürebilsin! Yaşamını sürdürsün ki, üretebilsin/ öğretebilsin/ paylaşabilsin/ çalışabilsin/ emek verebilsin!
Dar gelirliye, emekliye, emekçiye, gence “sosyal konut” demeden önce, toplumun “bu” katmanlarının doyup/ doymadığı, temel gereksinmelerini karşılaması, gelecek beklentisi hiç önemli değil sanki!
En temel gereksinmelerinden biri olan “komşusunu bilmediğin bir evin olsun” projesi; ne denli senin/ ne denli kullanabildiğin/ ne denli geleceğin olacak?
Aylığından artırarak yirmi yıl boyunca, her yeni yılda “iki kez” memur zamlarına endeksli ödeme yaparak “yaşadığını” sanacaksın…
Zor konular olmalı…
***
“Komşunu seçme özgürlüğü” olmayan TOKİ konutlarından edinebilmenin üç önemli koşulu:
Bir, üzerine kayıtlı konut olmayacak,
İki, aylık gelirin Adana’da onaltıbini geçmeyecek,
Üç, konut bedelinin yüzde on ön ödemesi…
Bir evde iki “asgari ücret” aylığı olsa onbirbin lira ellerine geçecek! Bunun bir bölümü kira, bir bölümü elektrik/ su/ doğalgaz/ iletişim, bir bölümü mutfak, varsa bir bölümü çocuk…
Buna bir de yüzde on ön ödeme, bir de konuta taşınana dek zamlara endeksli aylık ödeme…
Bakana “dar gelirli ön ödemeyi nasıl yapabilsin, zaten zor koşullarda yaşamını sürdürüyor” demişler! Bakan, ülkenin yaşadıklarını umursamayarak, dar gelirlinin yaşamını “doymayarak” sürdürdüğüyle alay edercesine “konu komşusundan istesin, yakınlarından alsın” demiş!
Bu bir fıkra değil, daha bugün duyduğum; kendi ağzından, “iktidar” dilinden…
***
Şöyle duyuruldu:
“Vatandaşlarımız toplam 608 bin lira fiyata sahip, 2 artı 1 konutlarımıza aylık 2 bin 280 liradan başlayan taksitlerle, 240 ay vadeyle sahip olabilecekler. Toplam 850 bin liralık 3 artı 1 konutların ödemesi 3 bin 187 liradan başlayan taksitlerle 240 ay vadeyle yapılabilecektir”
Yurttaş da sandı ki; ön ödemesini yapacak, kalanı da yirmidört yıl boyunca ikibin ya da üçbin dolayında aylıkla sürdürecek!
Ekonomistler, yıllık yüzde otuz enflasyon olasılığında, altıyüzbin liralık konutun yirmidört milyon liraya ulaşacağını söylüyor!
“Benim konutum” diyebilmek için yılların/ emeğin/ geleceğin gidecek!
***
“Ev alma, komşu al” özlü sözünü önemsiyorum!
Eski TOKİ’lerden alanlardan duydum; herkes toplanmış geniş bir alana, kuralar çekilmiş, kendine çıkan konutun karşı komşusuyla on yıldır göz göze gelmek istemiyormuş, uzak durmaya çalışıyormuş! Sorduğumda “bana bıraksalar burayı almazdım” dedi!
Bir konut için başvuru yapacaksınız, koşullarınız uyarsa ön ödemeyi yaparak kayıt işlemlerini başlatacaksınız, beton yapılar tamamlanınca kuraya katılacaksınız, kuradan kim çıkarsa kapı komşunuz sayacaksınız, geri kalan yaşamınızı böyle sürdürmek zorunda kalacaksınız!
Dar gelirlilerin “kent merkezlerinden” uzak tutulmaya çalışılması hiç hoşuma gitmiyor!



1

Düzgün COŞKUN yazdı/ "ATOM KARINCA" SEN YÜREKLERDE YAŞIYORSUN

2

TGC: GAZETECİLİĞİ KUŞATMAKTAN VAZGEÇİN!

3

YAPI RUHSATI VERİLEN BİNALARIN YÜZÖLÇÜMÜ %18,9 AZALDI

4

TÜRKİYE’DE AİLELERİN %31'İ ÇOCUKLARININ ÇEVRİMİÇİ YAŞAMI NEDENİYLE TARTIŞMA YAŞIYOR

5

BAĞIRSAK SAĞLIĞI PSİKOLOJİYİ ETKİLİYOR