“MUHALİFLER ARTIK YASALAR ÖNÜNDE EŞİT DEĞİL”
SİYASET 20.09.2025 20:51:00 0

“MUHALİFLER ARTIK YASALAR ÖNÜNDE EŞİT DEĞİL”

Özdağ, “Türkiye 2017'den itibaren yaşanan ekonomik çöküşün pençesinde ama Adana ne yazık ki ekonomik ve kültürel bir gerilemenin en yoğun yaşandığı büyük şehirlerin başında geliyor.”

Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, Çukurova Gazeteciler Cemiyeti’ne gerçekleştirdiği ziyaretin ardından Basın Mensuplarına açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Ümit Özdağ, şöyle konjştu:

“Adana, on yıllardır ihmal edilmişliğin acısını çekmeye ne yazık ki devam ediyor. Bütün Türkiye 2017'den itibaren yaşanan ekonomik çöküşün pençesinde ama Adana ne yazık ki ekonomik ve kültürel bir gerilemenin en yoğun yaşandığı büyük şehirlerin başında geliyor. Bir zamanlar bu şehirde kültürel yaşam, basın, yerel televizyonlar çok etkiliyken artık televizyonların hemen hepsi karasal yayın yapan, uyduya çıkan, kapanmış durumda. Bu bile Adana'nın nasıl hak etmediği bir gerileme süreci içerisinde olduğunu gösteriyor ancak Adana'nın son yıllarda bir bela olarak başına çöken bir başka gerçek var ki bu da çeteler. Bu çeteler Adana'da halkın huzurunu kaçırıp ‘esnafa çökme’ tabir ettikleri alçakça baskı, şantaj ve saldırılarla ortaya ciddi bir kara para ekonomisi çıkartıyorlar ve Adana'nın huzurunu her geçen gün biraz daha kaçırıyorlar. İş öyle bir noktaya gelmiş durumda ki saldırı olmasın diye bir iş yerine, polis hem de valiliğe çok yakın bir yerde bir iş yerinin önünde nöbet tutmak zorunda kalıyor. Bu Adana'da asayişsizliğin ulaşmış olduğu noktayı bize gösteriyor.

Esasen sadece Adana'nın değil organize suç, uyuşturucu ve sanal kumar, ülkemizin geleceğini karartan, nesillerin altını oyan bir bela olarak her geçen gün ciddi bir mücadele ile karşılaşmadan toplumun ve devletin derinliklerine sızmayı ne yazık ki başarıyor.

Biz Zafer Partisi olarak hem sevgili Adanalılara hem bütün Türkiye'ye iki konuda söz veriyoruz. Bir, Zafer Partisi iktidarında Türkiye'de sığınmacı ve kaçak kalmayacak hepsi vatanlarına geri dönecek. İki, tertemiz Türkiye projesiyle organize suçun, sanal kumarın ve uyuşturucunun belini kıracağız ve çocukları uyuşturucu müptelasına alışmış olan anne ve babalara, amcalara, dayılara, teyzelere söz veriyoruz. Size çocuklarınızı sağlıklı olarak geri vereceğimiz bir uyuşturucuyla mücadele programını siz bize yetki verdiğiniz gün hayata geçirmek için çalışmalara başlayacağız. Yapacaklarımızı ve nasıl yapacağımızı çok iyi bir şekilde biliyoruz. Bunu yapacak kadrolara, suçla mücadele konusunda, uyuşturucuyla mücadele konusunda, deneyimli kadrolara sahibiz. Bu bir siyasi irade meselesidir. Çeteleri yok etmek bir siyasi irade meselesidir. Göçü sona erdirmek ve gelenleri vatanlarına yollamak bir siyasi irade meselesidir. Ve sevgili Adanalılar emin olun Zafer Partisi dışında hiçbir siyasi partinin bu iki konuyu halletmek konusunda ne programı vardı ne de siyasi iradesi vardı.

Keza bu iki ülkemizin geleceğini karartan husus gibi bir başka husus da Türkiye'nin yaşamış olduğu ekonomik buhrandır. Bakın ekonomik kriz demiyorum, ekonomik kriz aşamasının geçeni çok oldu, artık bir ekonomik buhrana doğru hızla ilerliyoruz. Ve Türkiye sanayisizleşiyor. Ülkemizde son 22-23 yıl içerisinde tarım arazileri Avrupa'da ülkeler büyüklüğündeki tarım arazileri küçüldü. Yani Hollanda büyüklüğündeki tarım arazisini, Belçika büyüklüğündeki tarım arazisini kaybettik. Önce bunu durduracağız, bu küçülmeyi, sonra yeniden tarım arazilerinin hem veriminin artması hem de arazi büyüklüğünün artması çalışmalarını gerçekleştireceğiz. Çünkü bir ekonominin kalkınma süreci, toparlanma süreci hiç şüphesiz tarımla başlar ve teknolojiyle sanayiyle devam eder. Sanayisizleştirme sürecini durduracağız ve yüksek teknoloji ile kalkınma sürecini başlatırken büyükşehir yasasını iptal ederek, kaldırarak köylere statülerini tekrar iade ederek ve köye geri dönüşü teşvik ederek, üreticiye alım garantisi vererek bu ülkeyi sadece kendi kendini besler değil, bölgeyi besleyen bir ülke konumuna getirmek konusunda kararlıyız.

Türkiye çok zengin bir ülke ama Türk halkı fakir, açlıkla mücadele ediyor, 16 milyon emekli, dul ve yetim açlık kavgası veriyor, almış olduğu maaşla geçinmesi, karnını doyurması mümkün değil. Asgari ücretliler açlıkla boğuşmak zorunda kalıyorlar, çok az insanın asgari ücret gibi bir ücret alması gerekirken milyonlarca insan asgari ücretle geçinmek zorunda kalıyor ve geçinemiyor, açlıkla mücadele ediyor. Ama toplumun çok küçük bir kesimi ise bu toplumun zenginliklerini haksız şekilde sömürüyor.

Adaletsizlik her alana hâkim ve düşman ceza hukuku denilen bir hukuk tarzı, bütün muhalefete uygulanıyor. Bize, yani iktidarı desteklemeyen, sorgulayan, itiraz eden yurttaşlara karşı, anayasanın 10. maddesi, yani herkesin yasaların önünde eşit olduğu ifadesi yürürlükten kaldırılmış durumda. Biz, muhalifler, iktidara, cumhur iktidarına destek vermeyenler, itiraz edenler ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 1960'lı 70'li yıllara kadar güney eyaletlerinde siyahlara nasıl davranılıyorsa bize de öyle davranılıyor. Kendi ülkemizde ikinci sınıf insan muamelesiyle karşı karşıyayız ama çocuklarımızın ve torunlarımızın bu ülkenin ikinci sınıf insanları olarak yaşamasına müsaade etmeyeceğiz. Biz babalarımızdan ve dedelerimizden nasıl bir ülke devraldıysak, öyle bir ülkeyi kendi çocuklarımıza ve torunlarımıza devretme konusunda kararlıyız. Yani cumhuriyetin kuruluş felsefesi zemininde terör örgütleriyle pazarlık etmeyen ve yurttaşlarını da birinci sınıf ve ikinci sınıf diye ikiye ayırmayan Atatürk Cumhuriyeti'nden bahsediyorum.

Yine buraya girerken sosyal medyadan iktidarı, iktidarın değişik liderlerini eleştiren yurttaşların tutuklandığını, gözaltına alındığı, hapse yollandığı haberlerini okuduk. Şu gerçeği kabul edin, bu ülkenin yurttaşlarının yarısından fazlası sizi sevmiyor. Ve sevmek zorunda da değil. Çünkü onlara düşman muamelesi yapıyorsunuz ve bu insanlar öfkeleniyorlar. Bu öfkelerini dile getirdikleri zaman bunları tutuklayamazsınız. Ülkenin yarısını hapse mi atacaksınız? Hakaret yok. Hakaretin ne olduğu gayet belli. Bunu siz de biliyorsunuz. Bu insanların serbest bırakılacağını, üst mahkemelerden bu tutuklama kararlarının, hatta ceza kararlarının geri döneceğini siz de biliyorsunuz. Ama bunu bir yıldırma ve bir cezalandırma aracı olarak kullanıyorsunuz. Şundan herkes emin olsun bu iktidar giriyor. Ve önümüzdeki seçimler Türkiye'de yeni bir başlangıç olacak. Ama bizler bu iktidarın bize yaptığını onlara yapmayacağız.”

 

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

35.7° / 19.5°