Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H.Neslihan Önenli Mungan, AKP iktidarının; dünyada yaşanan onlarca felaket ve bu felaketlerden ders çıkararak Nükleer Santrallerini kapatma kararı alan devletlerin aksine Nükleer Santral kurma konusunda inat etmeye devam ettiğini söyledi.Sekreteryasını Elektrik Mühendisleri Odası’nın yaptığı Nükleer Karşıtı Platformu’nun düzenlediği basın toplantısına Adana Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H.Neslihan Önenli Mungan, TMMOB Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hasan Emir Kavi, Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Şehmus Alparslan, Tabip Odası Genel Sekreteri Hakan Şen, Maden Mühendisleri Odası Sabahattin Sakatoğlu, üniversiteden öğretim üyeleri, TMMOB’na bağlı odaların temsilcileri ve Nükleer Karşıtı Platformu Üyeleri katıldı.
NKP adına açıklamayı Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. H.Neslihan Önenli Mungan okudu. Mungan, şöyle konuştu:
“Bugün Fukuşima felaketinin 4. yıldönümü. 11 Mart 2011 tarihinde yaşanan nükleer felaket; tetikleyicisi olan deprem ve tsunamiden çok daha büyük ve acı sonuçlara yol açtı. Binlerce kayıp verildi, 160 binden fazla insan evinden ayrılmak zorunda kaldı. Nükleer felaketin yaydığı radyoaktif maddeler dağların doruklarına çıktı, nehirlere, okyanusa karıştı, tüm canlılara geri döndürülemez şekilde zararlar verdi. Bölgedeki 3000 çocuk içinde 100’den fazlasına tiroit kanseri teşhisi kondu, üstelik felaket bitmiş de değil, sonuçları önümüzdeki 10-20 yıl içinde katlanarak etkisini hissettirmeye devam edecek.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından yayınlanan ve olayların derlenmesiyle yapılan çalışmaya göre, 1987 yılı ile Haziran 2013 arasında nükleer santrallerde çeşitli seviyelerde İNES ölçeğine giren 611 olay ve kaza bildirilmiştir. Nükleer santrallerin zararları sadece kaza riskiyle de sınırlı değildir: Nükleer santrali bugün kapatıyoruz deseniz bile, binayı ve atıkları yok edemiyorsunuz. Sorunlar hep önümüzde ve gelecek yıllara miras olarak kalmaktadır. Diyelim ki Romalılar Nükleer Santral kurmuş olsalardı biz hala atıklarıyla uğraşıyor olacaktık.
AKP iktidarı; Dünyada yaşanan onlarca felaket ve bu felaketlerden ders çıkararak Nükleer Santrallerini kapatma kararı alan devletlerin aksine Nükleer Santral kurma konusunda inat etmeye devam etmektedir.
İktidar; Akkuyu’da kurulması düşünülen nükleer santral için Rusya hükümeti ile 15 yıl boyunca 12,35 sent/kWh üzerinden alım garantili anlaşma yapmıştır. Devlet; bu anlaşma ile başka bir ülkeye kendi topraklarında kendisine ait olmayan bir nükleer santral kurma izni vermiştir. Üstelik bu izni vermekle yetinmemiş, nükleer santralda üretilecek elektriği yüksek fiyatla satınalma garantisi de vermiştir. Bir başka deyişle enerjide dışa bağımlılığı kat kat arttırmıştır. Bu yetmezmiş gibi Sinop/ İnceburun’da kurulması planlanan nükleer santral için, Rusya ile yapılan anlaşmanın bir benzeri anlaşma; Japonya ve Fransa’ya ait şirketler konsorsiyumu ile yapılmak istenmektedir.
Nükleer enerji, kirli, pahalı, atık sorunu çözülememiş, riskli bir enerji kaynağıdır. Üstelik söylenildiği gibi Nükleerden elektrik enerjisi üretmek ucuz da değildir. Ülkemizin yerli ve yenilenebilir kaynakları potansiyeli oldukça zengindir.
Daha 2 ay önce Akkuyu Nükleer santralinin ÇED raporunun altındaki imzanın sahte olduğu ortaya çıktı. Bu durumun sorulması üzerinde Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce “Uluslararası güçler, nükleer santral yapılmasını istemiyor. Dışa bağımlılığımızın sürmesini istiyor” diyebilmektetir. Ancak santralin dışa bağımlılığımızı daha da arttırdığı gizlemekte, bakanlığın, sahte imzalı ÇED raporuna verdiği ÇED olumlu kararını geri çekmeyi düşünmemektedir.
Bizler, dünyamızı ve yaşamı nükleer lobicilere, nükleerci politikacıların oyunlarına teslim etmeyecek kadar çok seviyoruz. Ne Sinop’ta, ne Akkuyu’da, ne de Türkiye’nin veya dünyanın herhangi bir başka yerinde nükleer santral kurulmasını istemiyoruz. “