Sağlık Bilimleri Üniversitesi Adana Şehir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Alıcı, dünyanın bitmeyen salgını olan “obezite”nin Türkiye’de hızla yaygınlaşmaya devam ettiğini belirterek, “Avrupa’nın en obez ülkesi haline geldik” dedi
Doç. Dr. Alıcı, obezitenin başta kardiyovasküler hastalıklar olmak üzere yüksek kan yağları, karaciğer, koroner arter ve böbrek hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, inme, solunum sistemi hastalıkları ve hatta kanserde de kanıtlanmış risk faktörü olmasına rağmen önlenemeyen bir hızla yaygınlaştığını söyledi.
Çok ciddi sağlık sorunlarının yanı sıra estetik açıdan da istenmeyen bir durum olan hatta kişilerin beden sağlığı gibi ruh sağlığını da olumsuz etkileyen obezitede kilo arttıkça beyin hacminin küçüldüğünü gösteren çalışmaların bulunduğuna dikkati çeken Alıcı, çocuk yaşlara kadar inen obeziteye karşı toplumsal duyarlılığın oluşturulması gerektiğini ifade etti.
Alıcı, hastanın kilosunun boyunun metrekaresine bölünmesi ile elde edilen beden kitle indeksinin obezitenin tanım ve sınıflandırılmasında kullanıldığını; bu değer 25 üzeri ise kilolu, 30 üzeri ise obez, 40 üzerinde ise morbit obez olduğunu belirterek, şu uyarılarda bulundu:
“Obez hastalarda kalp krizi de daha ağır seyrediyor. Kalp yetersizliği, kalp büyümesi ve kalp ritim bozukluklarını tetikliyor. Özellikle santral bölgelerdeki yağlanmalar, kalp damar hastalıkları için daha önemli risk. Kadınlarda bel çevresinin 88 santim, erkeklerde 102 santim üzerinde olması riski artırıyor.”
KALBE BÜYÜK YÜK
Ülkemizde kadınlarda yüzde 40, erkeklerde yüzde 25 oranında görülen obezitenin en fazla kalbi vurduğunu ifade eden Doç. Dr. Alıcı, aşırı kiloların kalbe nasıl bir yük getirdiğini ise şöyle açıkladı:
“Vücuttaki fazla kilo; kalbin dolaştırdığı kan miktarının artması yani kalbin üzerine düşen iş yükünün artması anlamına gelir. Vücudumuzun buna tepkisi de damarların kalınlaşması, tansiyon yükselmesi, insülin direnci, diyabet gelişimi, ritim bozuklukları ve koroner arter hastalığı gelişimi olarak karşımıza çıkar.
Bir başka örnek vermek gerekirse vücuttaki 1 kg yağ fazlalığı ek olarak 600 km’den yazla kılcal damar ağına neden oluyor ve bu da kalp üzerine yük oluşturuyor.Yani kalbe giden damarlar önündeki bu yük de kalbin yorulmasına yol açıyor.”
YAŞAM KALİTESİNİ BOZUYOR, ÖMRÜ KISALTIYOR
Obezitenin yaşam kalitesini bozduğunu, ömrü kısalttığını anlatan Doç. Dr. Alıcı, bu hastalığa karşı diyet, egzersiz, ilaç ve cerrahi tedavi yöntemlerin yanında beslenme alışkanlığının belirleyici faktör olduğunu, bu nedenle ailelerin çocuklarına erken yaşlardan itibaren sağlıklı beslenme alışkanlığını edindirmeleri gerektiğini bildirdi. Alıcı, düzenli ve sağlıklı beslenmenin vücut ağırlığı, kan basıncı, kan şekeri düzeyi, kan yağları ve kemik sağlığını olumlu yönde etkileyeceğini vurguladı.
ÖLÜM NEDENLERİNİN İLK SIRASINDA
Doç. Dr. Gökhan Alıcı, kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin dünyada olduğu gibi ülkemizde de ilk sırada yer aldığını, gerekli önlemlerin alınması ve beslenmenin düzenlenmesiyle hastalıklardan uzak, kaliteli yaşam sürmenin mümkün olacağının unutulmaması gerektiğini kaydetti.
Bu arada, Dünya Sağlık Örgütü’nün 2021 yılındaki raporuna göre, 2030 yılına kadar 1 milyar insanın bu hastalıkla yaşayacağı tahmin edilmekteydi. Dünya Obezite Federasyonu’nun 2023 yılı raporunda ise 2020’de yaklaşık 1 milyar kişinin (her 7 kişiden 1’i) obeziteyle yaşadığı; etkin şekilde müdahale edilemezse 2035 yılında dünya genelinde 1,9 milyar kişinin (her 4 kişiden 1’i) obeziteyle yaşayacağı, dünya nüfusunun yarısının (4 milyar kişi) fazla kilolu veya obez olacağı tahmin ediliyor. Aynı rapora göre, 2020 yılında her 11 çocuktan 1’inin obez olduğu, 2035 yılına kadar %100’ün üzerinde bir artışla 400 milyon çocuğun obez olacağı öngörülüyor.