24 Kasım Öğretmenler Gününde Öğretmeni ve Öğretmenin önemini Anlamak ve Abraham Lincoln'un Oğlunun Öğretmenine Yazdığı Mektup Üzerine
Öğretmenler Günümüz Kutlu Olsun
Öğretmenlik mesleği belki de meslek olarak en zor olan uğraşılardan birdir. Çünkü en zor iş olan insana yaşam yol haritası kazandırmaktır. Tabiri caiz ise insan anneden ve aile ortamından sonra insan beynine en büyük formatı atan öğretmendir. Sembollerle/harflerle yaşam insan beynine nakışlamıyor. İlk günden kalem nasıl tutulursa, okuma yazma becerisi nasıl kazandırılırsa öyle de yol alır. Bir şekilde ilk metodolojik yaklaşım ve analitik düşünme becerisi ilkokulda öğretmen tarafından kazandırılmaya çalışılır. Öğretmen bu bağlamda son derece önemli bir konumdadır. İdealist ve kendisinden veren o öğretmenlerin çabalarını şimdi daha iyi anlıyoruz.
Kişiye farkındalık yaratarak doğayı ve doğalının kurallarını öğrenmesini insanı ve toplumu tanımasını ve en zoru da kendisini tanıması sağlatmaya çabalıyor. Bunları öğrenciye kazandırırken, hiçbir maddi ve manevi beklenti içinde olmadan isteyerek yapmaktadır öğretmen. Hele baba olup çocuğunuz okula gidince gözlemleriniz ve yaşadıklarınız öğretmenin işinin ne denli zor olduğunu öğreniyorsunuz. Eğitim enstitüsünde okumam ve daha sonrada 32 yıllık üniversite öğretim üyeliğim süresince öğrencilerimizin akademik bilgi düzeyi, farkındalığı ve yol haritasını oluşturup oluşturmadığını izliyorum. Bu süreçte özelliklede son yıllarda öğrencilerime bir anne baba gibi davranmanın ötesinde onların yaşam yol haritasında anne-babalarının göremeyeceği olası öngörüleri ve beklentileri de onlara anlatmaya/öğretmeye çabalıyorum. Öğrencilerim kadar dinamik değilim ancak onların dinamizmini anlıyor ve önlerini kesmemeye çabalıyorum. Mümkün olduğunca yaşamı bütünsel kavramalarını ve geleceğe bilimin ilkeleri ile yol almaları konusunda önerilerde bulunuyorum.
Babamın Yaklaşımlarından Öğrendiklerim
Bu süreçte öğrencilerime babamla ders çalışma üzerine yaşadıklarımdan çıkardığım dersi anlatmaya çabalıyorum. Babam 1950’li yılda askerde Ali okulunda okuma yazmayı öğrenmiş tek kişisi. Köyün devlet ile olan işlerini çoğunlukla sağlamaya çabalayan kişisi. Köye öğretmen geldiğinde evine davet eden onlardan bir şeyler öğrenmeye çalışan-çabalayan bir sorumlu vatandaş. Öğretmenlerin çocuklarınızı okutun önerilerine uyarak bizleri koyun gütmeye veya tarlada çalıştırmak yerine okula göndermeyi yeğlemiş. Öğretmenlerin ve ilköğretim müfettişlerinden etkilenmiş olmalı ki bizden özelikle de benim kafasındaki modele uygun olarak şekil almamı istediğini çok sonraları öğrendim. Bende sürekli ders çalışmamı isterdi. Ancak nasıl ders çalışmamız gerektiğini ve herhangi bir kolaylaştırıcı koşul yaratmadan çalışmamızı-okumamızı isterdi. Gece aydınlanmanın olmadığı, masanın sandalyenin olmadığı köy evinde ders nasıl çalışılır bilmeden el yordamı ile çalışmayı öğrendik. Babın niyeti çok iyi ancak uyguladığı teknikleri yeteriz ve pedagojik metodolojiye uygun değildi. Babam ile yaşadıklarımdan çıkardığım öğretiyi ve ifadeyi öğrencilerime ve oğluma da her fırsata anlatmaya çalışıyorum. Çoğu zaman niyetiniz ile gerçekleşen aynı olmayabiliyor. Öğretmek için önce bilgi ve bilinç sahibi olmanın önemi daha iyi anlaşılıyor. Kendisini sürekli güncellemek için okumak ve zenginleştirmek zorunda olan öğretmenini aynı zamanda iyi bir araştırıcı ve zanaatkâr olduğunu daha iyi anlıyorum. Sürekli günceli öğrene ve öğrendiklerini öğrencileri ile paylaşan emek veren öğretmen her türlü değere laiktir.
Ne yazık ki günümüzde paranın ve makam mevki düşkünlüğünün yaratığı ağır sorunlar yetenekli kişilerin insan eğitmeye yönelmelerini maalesef engellemektedir. Öğretmenler ve öğretim üyeleri bugün hak ettikleri değeri görememektedirler. Hâlbuki insanlık tarihi boyunca öğretmenlere ve eğiticilere hep değer verilmiştir. “Bana bir kelime öğretenin kölesi olurum” diyen Hz. Ali’nin ifadesi ile eğitmeni vurgulanmaktadır.
Öğretme ve öğrenme bir bütün. İnsanın doğadan ve toplumda öğrendiklerini geliştirmesi ve yaşam yol haritasında uygulaması ve bir başkasının da bundan yararlanmasını sağlamak çok daha önemlidir. Bu bağlamda her insanın bir öğretmen gibi davranması bilgisini paylaşması da önemlidir. Okuma yazmayı sonradan öğrenen babamın iyi niyeti ile devrin ABD Cumhurbaşkanı Lincoln'un oğlunun bilmesi gerekenler konusundaki niyeti de aynı. Ancak yöntemleri farklı. Her ikisi de çocuğunun başarısı bildiklerini ortaya koymaktadırlar. Geleceğin yetişkin bireyini ilk alfabesini Abraham Lincoln'un oğlunun öğretmenine yazdığı mektup ile güçlü bir mesaj vermektedir.
Abraham Lincoln'un oğlunun öğretmenine yazdığı mektup
Öğret Ona, Oğlumun öğretmenine,
Öğrenmesi gerekli, biliyorum; tüm insanların dürüst ve adil olmadığını. Fakat sunu da öğret ona; her alçağa karşılık bir kahraman, her bencil politikacıya karşılık kendini adamış lider vardır. Her düşmana karşılık bir dost olduğunu da öğret ona. Zaman alacak biliyorum. Fakat eğer öğretebilirsen ona, kazanılan bir doların bulunan beş dolardan daha değerli olduğunu öğret.
Kaybetmeyi öğrenmesini öğret ona ve hem de kazanmaktan neşe duymayı. Kıskançlıktan uzaklara yönelt onu. Eğer yapabilirsen, sessiz kahkahaların gizemini öğret ona. Bırak erken öğrensin, zorbaların görünüşte galip olduklarını.
Eğer yapabilirsen ona kitapların mucizelerini öğret. Fakat ona sessiz zamanlarda tanı. Gökyüzündeki kuşların, günesin yüzü önündeki arıların ve yemyeşil yamaçtaki çiçeklerin ebedi gizemini düşünebileceği. Okulda hata yapmanın hile yapmaktan çok daha onurlu olduğunu öğret ona. Kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona yanlış olduğunu söylediğinde dahi.
Nazik insanlara karşı nazik, sert olanlara karşı sert olmasını öğret ona. Herkes birbirine takılmış bir yönde giderken, kitleleri izlemeyecek gücü vermeye çalış oğluma.
Tüm insanları dinlemesini öğret ona. Fakat tüm dinlediklerini gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret. Eğer yapabilirsen, üzüldüğünde bile nasıl gülümseyeceğini öğret ona. Göz yaslarında hiçbir utanç olmadığını öğret. Herkesin sadece kendi iyiliği için çalıştığına inananlara dudak bükmesini öğret ona ve aşırı ilgiye dikkat etmesini.
Ona kuvvetini ve beynini en yüksek fiyatı verene satmasını, fakat hiçbir zaman kalbi ve ruhuna fiyat etiketi koymamasını öğret. Uluyan bir insan kalabalığına kulaklarını tıkamasını öğret ona. Ve eğer kendisinin hâkli olduğuna inanıyorsa dimdik dikilip savaşmasını öğret.
Ona nazik davran, fakat onu kucaklama. Çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır. Bırak sabırsız olacak kadar cesarete sahip olsun. Bırak cesur olacak kadar sabrı olsun. Ona, her zaman kendisine karşı derin bir inanç taşımasını öğret. Böylece insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır. Bu büyük bir taleptir, ne kadarını yapabilirsen bir bak bakalım.
O, ne kadar iyi, küçük bir insan. Oğlum”.
Öğrenme ve Öğretme Birbirini Tamalarsa Etkili Öğrenme Gerçekleşir
Bu öğreti yalnızca çocuklar için değil, gençler ve bizim için de geçerli diye düşünüyorum. Bunda 150 küsur yıl önce yazılan mektupta verilmek istenen mesajlar sanrım şimdide geçerli. Eğer hepimiz mektupta yazılanları ve bir babanın öğretmenden oğluna öğretilmesini istediği temel anlayışı öğrencilerimize iletebilir ve öğretebilirsek zannederim biraz daha farklı bir dünya yaratabiliriz. Gerçi Abraham Lincoln’un, oğlu kendisinin istediği gibi olmamış, fakat oğluna öğretilmesini istediği mektuptan benim anladığım;
Tabii yaşamdan ders çıkaracak bilgi birikimine erişmesi için kişinin yaşamın çelişkilerini anlayarak yaşamış başarılı kişilerin yaşam tecrübelerini dinlemesi ve onlardan alınması gereken birçok temel hayat bilgisi dersini çıkarması gerekir. Hayat bir bedeldir, gelişmek isteyen bunu ödemelidir. Başkasından medet bekleyen değil, kendi sorununu kendi çözebilen, kendisini tartabilen, öz gücüne güvenen kişi kendisine yardımcı olabileceği gibi çevresine de yardımcı olabilmektedir. Kolay yoldan değil, hak ederek kazanmak isteyen kişilik, hedefi olan, çalışkan, disiplinli, karakterli, güçlü olanın yanında olmayan, yöneticinin veya idarecinin tavrına göre yön belirleyen değil, iradeli kişilik geleceği parlak olan kişiliktir.
Ancak ne yazık ki bugün çoğu anne-baba bile bu bilinçten biraz uzaklaşarak, çocuğum başarılı olsun, iyi bir meslek edinsin, para kazansın gerisi önemli değil dedirtecek yerde duruyor gibi geliyor bana. Her ne koşul altında olursa olsun öğretmen ve öğretim üyeleri sorumluluklarının bilinci ile geleceğin büyüklerini eğitmek için çabalayacaklardır.
Başöğretmen Mustafa Kemal Atatürk' ün 'Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir' ifadesi ve anlayışı ile içtenlikle eğitim-öğretim faaliyeti yürüten fedakâr öğretmenlerimizin günü kutlu olsun. Bu bağlamda geçmişten günümüze insanın eğitimine öncülük etmiş tüm öğretmenlerin günü kutlu olsun. Sınıflarda ders aldığım ve yaşamımda düşüncelerinden ders çıkardığım bütün öğretmenlerime derin saygılarımla.
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ
Çukurova Üniversitesi, iortas@cu.edu.tr
24/11/2019 Adana