Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet Karagöz, Şube Yürütme Kurulu adına yaptığı yazılı açıklamada öğretmenlerin çalışma koşulları ve sorunlarına bakışı araştırmasını kamuoyu ile paylaştı. Karagöz’ün açıklaması şöyle:“Öğretmenlik mesleği açısından, uluslararası anlamda tek öğretmenler günü olan 5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü olmasına karşın, 12 Eylül sonrasında ilan edilen “24 Kasım Öğretmenler Günü” resmi olarak kutlanacak, her fırsatta mağdur edilen, “az çalışıyorlar”, “çok tatil yapıyorlar” diyerek siyasiler tarafından her fırsatta aşağılanan öğretmenlerin ne kadar “kutsal” bir iş yaptıkları hatırlatılarak, acil çözüm bekleyen en temel sorunları bile gündeme getirilmeden “resmi bir gün” olarak kutlanacak.
12 Eylül cuntasının bir ürünü olan “24 Kasım Öğretmenler Günü”12 Eylül zihniyetinin ve günümüzdeki temsilcilerinin nasıl bir öğretmen istediğinin simgesidir. Eğitim Sen’in 24 Kasım’ı öğretmenler günü olarak kabul etmesi demek; 12 Eylül rejimini, uygulamalarını ve düşüncesini benimsemek, TÖB-DER’in kapatılmasını ve binlerce öğretmenin mağdur edilmesini onaylamak, 12 Eylül ve AKP zihniyetinin yaratmak istediği “itaatkâr öğretmen”profilini kabul etmek anlamına gelmektedir.
Eğitim Sen, yıllardır dünya öğretmenlerinin evrensel mücadele günü olan 5 Ekim’i Dünya Öğretmenler Günü olarak kabul etmekte ve kutlamaktadır. 24 Kasımı “Öğretmenler Günü” olarak ilan edenler, öğretmenlere içi boş ve gerçek yaşamda hiçbir karşılığı olmayan övgüler dizip, yıllardır yaşanan sorunların üzerini örterek günü kurtarmaya çalışmaktadır.
13 yıldır tek başına iktidarda olan AKP’nin öğretmenlerin giderek ağırlaşan çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirmek, artan iş yükünü azaltmak, insan onuruna yaraşır bir ücret almasını sağlamak ve eğitimin niteliğini en azından OECD ülkeleri ortalamasına taşımak gibi bir hedefi olmamıştır.
Eğitimde 4+4+4 dayatmasıyla zaten sorunlu olan eğitim sisteminde büyük bir alt-üst oluş yaşanmış, öğretmenler, öğrenciler ve veliler büyük sorunlarla karşı karşıya bırakılmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı attığı her adımda, başlattığı her uygulamada öğretmenlerin, yardımcı hizmetli ve memurların daha fazla çalışabilmelerinin önünü açmak için çalışmakta, en temel taleplerimizi görmezden gelmektedir. Çalışma koşullarımızın giderek esnek, kuralsız ve güvencesiz hale getirilmesi, angarya çalışma uygulamalarının artması ve son olarak iş güvencemize göz dikilmesi, eğitim emekçilerini büyük bir tedirginlik ve karamsarlık içine itmektedir.
Her 24 Kasım’da öğretmenliğin kutsallığından, “onurlu bir meslek” olduğundan söz edilerek bildik ezber cümlelerin kullanılması, eğitim emekçilerini ciddi anlamda rahatsız etmektedir. Yüz binlerce eğitim emekçisinin sosyal ve ekonomik sorunlarını çözmek için yıllardır adım atmayanların, öğretmenlerin gerçek sorunlarını görmezden gelenlerin bildik nutuklarını daha fazla dinlemek istemiyor, eğitimin ve öğretmenlerimizin sorunlarına kalıcı çözümler üretilmesini istiyoruz.
ÖĞRETMENLERİN ÇALIŞMA KOŞULLARI VE SORUNLARA BAKIŞI ARAŞTIRMASIEğitim Sen tarafından, öğretmenlerin giderek ağırlaşan çalışma koşulları ve sorunları ile ilgili düşüncelerini ilk elden tespit etmek için
9-20 Kasım 2015tarihleri arasında, kapsamlı bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Türkiye çapında
7 bölge ve
40 ilde (Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli, Diyarbakır, Eskişehir, Artvin, Ağrı, Dersim, Malatya, Edirne, Kırıkkale, Kırklareli, Mersin, Muş, Van, Hakkari, Şırnak, Sinop, Çorum, Tarsus, Sivas, Kars, Tokat, Muğla, Nevşehir, Kırşehir, Kastamonu, Konya, Karaman, Ordu, Aksaray, Trabzon, Giresun, Bartın, Sakarya, Yalova, Zonguldak) hemen hemen tüm okul türleri ve branşlardan
4.952öğretmen araştırmaya katılmış ve görüşlerini bizlerle paylaşmışlardır. Araştırmamız 9 sorudan oluşan bir anket formu üzerinden tüm katılımcılarla yüz yüze görüşülerek gerçekleştirilmiştir. Anket formları sendikamız çalışanı arkadaşlarımızın 3 gün süren yoğun emeği sonucunda, bilgisayar ortamına aktarılarak analiz edilmiş ve dikkat çekici sonuçlara ulaşılmıştır.
Araştırmaya katılanların cinsiyetlerine göre dağılımıSendikamız tarafından 9-20 Kasım 2015 tarihleri arasında yapılan araştırmaya farklı okul türleri ve branşlardan
4.952 öğretmen katılmıştır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin
yüzde 47’si
erkek(
2269 kişi),
yüzde 53’ü (
2565 kişi) kadınlardan oluşmaktadır.
Araştırmaya katılanların hizmet yılı (kıdemi) Araştırmaya katılanları hizmet yılı itibariyle değerlendirdiğimizde yarısının (
yüzde 50,8) 16 yıl ve üzeri kıdeme sahip olduğu görülmektedir. Bu oran öğretmenlerin mesleki yaşantısı açısından AKP öncesi ve sonrası döneme ilişkin karşılaştırma yapmaları, özellikle çalışma ve yaşam koşulları, mesleki saygınlık ve eğitim politikaları ile ilgili gelişmelerin olumlu mu, olumsuz mu olduğunun daha iyi anlaşılması açısından önemlidir.
Araştırmaya katılanların
yüzde 21.6’sı
9-15 yıl arası,
yüzde 15,1’i
4-8 yıl arası,
yüzde 12,5’i ise
1-3 yıl arası kıdeme sahip öğretmenlerdir. Bazı anket sorularına verilen yanıtlarda ve yapılan yorumlarda kıdemli öğretmenlerle, daha az kıdemli öğretmenler arasında belirgin farklılıklar tespit edilmiştir.
Araştırmaya katılanların mesleği ya da branşıAraştırma yapılırken mümkün olduğunca farklı okul türleri ve farklı branşlardan öğretmenlere ulaşılmasına dikkat edilmiştir. Bu amaçla okulöncesi, ilkokul, ortaokul ve lise türlerinde (Anadolu liseleri, Meslek liseleri vb) çalışan öğretmenlerle görüşülmüştür. Yine benzer şekilde başta sınıf öğretmenleri olmak üzere, toplamda
26 farklı branştan öğretmenlerin görüşleri alınmaya çalışılmış, bu anlamda da oldukça geniş bir kesime ulaşılmıştır.
Öğretmenler mesleklerini yaparken kendilerini mutlu ve huzurlu hissediyorlar mı? Araştırma sorularımızdan birisi öğretmenlerin mesleklerini yaparken kendilerini mutlu ve huzurlu hissedip hissetmediklerine ilişkindir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin
yüzde 58’i (
2735 kişi) “Evet” diyerek mesleklerini yaparken kendilerini mutlu ve huzurlu hissettiklerini belirtmiş, ancak
yüzde 42 (
1982 kişi) gibi azımsanmayacak bir kısmı ise “Hayır” yanıtını vererek, mesleğini yaparken mutlu ve huzurlu olmadığını belirtmiştir.
Katılımcıların
yüzde 42 gibi önemli bir oranının mesleğin yaparken kendisini mutlu ve huzurlu hissetmemesi önemli bir sorundur. Memnuniyetsizlik oranının bu kadar yüksek çıkmasının tek sorumlusu
Sorunun amacının daha iyi anlaşılması ve öğretmenlerin kendilerini daha açık ifade edebilmesi için “Hayır” yanıtını veren öğretmenlere açık uçlu olarak “Nedenini belirtiniz?” sorusu yöneltilmiştir. Mesleğini yaparken kendisini mutlu ve huzurlu hissetmediğini belirtenlerin açık uçlu olarak belirttikleri ve kendi el yazıları ile yazdıkları nedenler şu şekildedir; “Mesleki saygınlık zedelendi”, “Ekonomik şartlar yetersiz, fiziki koşullar işimi zorlaştırıyor”, “Veli ve öğrenci profili değişti, eğitim değerini yitirdi”, “Akademik ve ekonomik tatminsizlik yaşıyorum”, “Öğrenci düzeyi düşük, velilerin baskı var”, “Öğretmenlik yetkisi olmayan ancak sorumluluğu çok olan bir meslek”, “Maddi manevi doyum alamıyorum”, “Zorunluluktan yaptığım meslek”, “Ayrımcılık ve mobbing yapılıyor”, “Adaletsiz yapılan müdür ve müdür yardımcıları görevlendirmeleri”, “Günümüz sisteminde öğretmenlerin arka plana itilmesi”, “Sistemden kaynaklanan nedenler (sınıflar kalabalık, not sistemi)”, “Sürekli para toplanması isteniyor”…
Öğretmenleri meslek hayatında en çok rahatsız eden sorunlarAraştırmaya katılan öğretmenlere kendilerini meslek hayatlarında en çok rahatsız eden sorunlar nedir diye sorulmuş ve soruda belirtilen birden fazla şıkkı önem sırasında göre 1’den 4’e kadar numaralandırmaları istenmiştir. Soruda yöneltilen ilk dört şık şu şekildedir;
( ) Maddi koşulların zorlaşması ve maaşların yetersizliği,
( ) Mesleki saygınlığın olmaması,
( ) Siyasi kadrolaşma veartan baskılar,
( ) Eğitim politikalarının sürekli değişmesi,
Bu soruya verilen yanıtlara bakıldığında araştırmaya katılan öğretmenlerin üçte biri “Maddi koşulların zorlaşması ve maaşların yetersizliği” ile “Mesleki saygınlığın olmaması” yanıtlarını birbirine yakın oranlarda öncelikli sorun olarak görmektedir. Geçtiğimiz yıllar içinde öğretmenlerin ekonomik durumunda, sosyal ve özlük sorunlarına ciddi gerilemeler yaşanmıştır. Kamu emekçileri içinde satın alım gücü açısından bakıldığında öğretmenlerin ciddi anlamda bir gelir kaybı yaşadığı açıktır. Bugün öğretmenlere layık görülen maaşın yoksulluk sınırının yanına bile yaklaşmaması, araştırmaya katılan öğretmenlerin neden “Maddi koşulların zorlaşması ve maaşların yetersizliği” şıkkını birinci sorun olarak gördüklerini açıklamaktadır.
Araştırmaya katılan öğretmenlerden “Mesleki saygınlığın olmaması” yanıtını verenlerin büyük bölümünün hizmet yılı 16 yıl ve üzeri olan öğretmenler tarafından belirtilmiş olması önemlidir. 16 yıl ve üzeri kıdemi olan öğretmenler “Mesleki saygınlığın olmaması” şıkkını birinci önemde gördüklerini belirterek, bir anlamda AKP iktidarı ile birlikte öğretmenlik mesleğinin ciddi anlamda itibar kaybettiğini ifade etmektedirler. Gerçekten de öğretmenler, tarihin hiçbir döneminde AKP iktidarı döneminde olduğu kadar haksız ithamlara, hakaretlere maruz kalmamış, öğretmenlik mesleği hiç bu kadar büyük bir itibar kaybına uğramamıştır. Göreve gelen her bakan fırsat buldukça öğretmenlerin az çalıştığı, uzun tatil yaptığını iddia etmiş, her fırsatta öğretmenlik mesleğini “itibarsızlaştıran” ifadeler kullanmıştır.
“Siyasi kadrolaşma ve artan baskılar” ile “Eğitim politikalarının sürekli değişmesi” öğretmenlerin en çok şikâyetçi oldukları diğer konular olarak dikkat çekmektedir. Her ne kadar bu iki madde geri plandaymış gibi görünse de, açık uçlu sorulara verilen yanıtlar öğretmenlerin en büyük sorun olarak her dört maddeyi de önemsediğini göstermektedir.
Bu şıklara ek olarak açık uçlu yanıtları almak amacıyla “Diğer (Belirtiniz…..)” şeklinde bir ifade daha eklenmiş ve diğer sorunlar tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmaya katılanların belirttikleri diğer sorunlar şu şekildedir; “İş güvencesinin kaldırılacağına ilişkin tartışmalardan endişe duyuyorum”, “Kurumlarda mobbing uygulanıyor”, “Çağın gerisinde kalan eğitim sistemi”, “Çeşitli toplumsal olayların verdiği moral bozukluğu”, “Meslek Liselerine gereken önemin verilmemesi”, “Öğretmen görüşlerinin dikkate alınmaması”, “Koşulların her bölgede aynı olmaması”, “Yöneticilerin eğitim emekçilerine karşı tarafsız olmaması”, “Anadilinde eğitimin olmaması”, “Ülkedeki savaş ortamı”, “Özlük haklarımızın iyileştirilmemesi”…
Çalışırken baskı ya da yönlendirme ile karşı karşıya kalıyorlar mı? Araştırmaya katılan öğretmenlere “Çalışırken
herhangi bir şekilde baskı ya da yönlendirme ile karşı karşıya kaldığınız oluyor mu?”sorusunuyönelttiğimizde katılımcıların
yüzde 39’u çalışırken baskı ve yönlendirme ile karşı karşıya kaldığını belirtmiştir. Kıdem süresi azaldıkça bu soruya verilen yanıtlar belirgin bir şekilde değişmekte, özellikle 9 yıldan az mesleki deneyime sahip öğretmenler işyerlerinde baskı ve yönlendirme ile karşı karşıya kaldıklarını belirtmektedirler.
Herhangi bir baskı ya da yönlendirme ile karşı karşıya kalmadıklarını belirten yüzde 61’lik kesimin ortak özelliği hizmet yılının 16 yıldan daha fazla, yani mesleki deneyime sahip öğretmenler olmasıdır. MEB’in siyasallaşmış yönetim kadroları mesleki deneyimi daha az olan öğretmenlere yönelik baskı ve yönlendirmeyi daha çok yapmakta, ancak deneyimli öğretmenlere yeterince baskı yapamamaktadır.
AKP iktidarı döneminde en yoğun siyasi kadrolaşma MEB’de yaşanmıştır. Özellikle eğitim yöneticilerinin belirlenmesi ve görevlendirilmesi sürecinde MEB bünyesinde tarihin en büyük tasfiyesi gerçekleşmiştir. Bugün okullarda görev yapan her 4 okul müdüründen 3’ü iktidara yakınlığı ile bilinen yandaş sendika üyesidir. Yeni okul müdürleri göreve başlar başlamaz, kendileri gibi düşünmeyen öğretmenleri baskı altına almaya çalışmakta, idareci olmalarının avantajlarını kullanarak öğretmenleri sendikalardan istifa ettirerek, kendi işaret ettikleri sendikalara üye olmaya zorlamaktadır.
Özellikle stajyer öğretmenlerin “iktidara yakın sendikaya üye olmaları, aksi takdirde asil olarak atanmalarının zor olacağı” söylenmekte, hatta bazı okullarda “Eğitim Sen’e üye olursanız öğretmenliği unutun” gibi açıkça tehdit içeren ifadeler kullandıkları yönünde çok sayıda şikayet sendikamıza iletilmiştir. “