Tarih: 19.07.2017 19:55

OHAL BİR AN EVVEL SONLANMALI

Facebook Twitter Linked-in

Adana Baro Başkanı veli Küçük, 19 Temmuz 2016'da ilan edilen OHAL’in süresi, dördüncü defa uzatılarak 19 Ekim 2017'ye kadar devam edecek olmasına tepki göstererek, “OHAL bir an evvel sonlandırılmalı” dedi.
15 Temmuz gecesi yapılmak istenen darbe girişiminin toplumsal ve siyasal alanda yaşattığı ağır tahribat sonrasında Olağanüstü Hal’in ilan edildiğini, en yetkili mercilerden OHAL'in temel hak ve hürriyetleri ve sivil yaşamı etkilemeyeceği ve en kısa sürede kaldırılacağının taahhüt edildiğini anımsatan Küçük, yazılı açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Ülkemizin büyük bir facianın eşiğinden döndüğü o hain darbe girişiminden iki gün sonra Genelkurmay Başkanlığının “darbe püskürtülmüştür” açıklamasına karşın halen uygulamaların sürdürülmesini anlayabilmek mümkün değildir.
OHAL kararı sonrası çıkartılan KHK’lar ile sivil yaşamın her alanını etkileyen uygulama ve kararların herhangi bir yargısal denetime açık olmaması nedeniyle hak ve özgürlükler ciddi bir şekilde zedelenmiş, yoğun açığa almalar, ihraçlar, soruşturmalar, gözaltılar ve tutuklamalar ile ülkemiz açık cezaevine dönüşmüş, diğer yandan Avukatların mesleki faaliyetlerinin yürütülmesi zorlaşmış ve hatta imkansız hale gelmiştir.
Temel hak ve hürriyetlerin açık ve ağır bir tehdit altında olduğu böylesi bir atmosferde, OHAL sürelerinin uzatılmasını doğru bulmuyoruz. Bu uygulama bir an evvel sonlanmalıyken ülke gündemi göz önüne alındığında OHAL’in uzatılmasının güvenlik amacına hizmet etmediği açıktır.
OHAL'in bir an evvel sonlandırılması ve bu süreçte tartışmalı, evrensel hukuk kuralları süzgecinden geçmeyen uygulamaların ve kararların iptal edilmesi, şeffaf, denetlenebilir, yargısal mekanizmalar etkin kılınarak yurttaşın devlete ve yargıya olan olan güveni yeniden tesis edilmelidir.
OHAL nedeni ile kısıtlanmış olan temel hak ve hürriyetlerin yanı sıra Guantanamo tipi yargılama usullerinin ülkeye model olarak sunulması önümüzdeki günlere dair umut vermemektedir. Masumiyet karinesi tamamen göz ardı edilerek her suç isnat edilen şüpheliye hükümlü muamelesi yapmak hukuk devletiyle bağdaşmaz. Ülkemizin de tarafı olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi “Bireyin isminin lekelenmeme hakkını” korurken OHAL sürecindeki Türkiye’de bu hukuki kavramları konuşup tartışmak artık lüks sayılmaktadır.
Siyasi iktidar tarafından Ohal'in devamı ve KHK'lar ile keyfi düzenlemeler, yargısal denetime kapalı açığa almakta, ihraçlar vs. hukukun evrensel kurallarına dayalı tek adam merkezli otoriter ve faşizan uygulamalar olağan hale getirilmeye çalışılsa da, 94.yılık birikime sahip Cumhuriyetiminiz ve demokrasimiz bu karanlık günleri de aşacak kudrete sahiptir. Yaşadığımız bu olumsuzluklar tarihin karanlık sayfalarında yerini alacaktır.
Tamamen devre dışı bırakılan TBMM’nin asıl ve kurucu irade olması yeniden sağlanmalı, tartışmalı ve şüpheli idari kararlardan bir an önce dönülmeli, adil yargılanma hakkına, savunma hakkına, çalışma hürriyetine, basın özgürlüğüne, liyakat esasına dayalı kamusal hizmet anlayışını ve en önemlisi Yurttaşın Devlete Olan Güvenini yeniden tesis edecek Hukuk Devleti ilkesini bir an evvel hakim kılmak zaruridir.”





Orjinal Habere Git
— HABER SONU —