Olağanüstü Hal’in (OHAL) 3 ay süreyle uzatılmasını Meclis kürsüsünden eleştiren CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, “Olağanüstü hâli kaldırmakla övünen bir partinin bir yıl süreyle Türkiye Büyük Millet Meclisini devre dışı bırakarak insanların hakkını, hukukunu, adaleti çiğneyerek ve insanların ticaretini, geleceğini, çoluk çocuğunun geleceğini de karartarak izlediği yol, aslında çıkmaz bir yoldur. Bu çıkmaz yolun sonunda da Türkiye'de halkımız, Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan yurttaşlarımız gerekli dersleri ilk seçimde verecektir” dedi.
OHAL’in uzaltılmasına ilişkin tezkerenin Meclis görüşmelerinde söz alan CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, OHAL’in yalnızca insan hak ve özgürlüklerini yok etmediğini ekonomiye de ciddi darbe vurduğunu söyledi. Sertel, “Bu ülkeyi seviyorsanız ekonomik milliyetçilik yapın. Bu ülkeye karşı bir duyarlılığınız varsa milliyetçiliğiniz Türkiye'nin kalkınması yolunda olsun. Eğer insanları ayrıştırarak, ötekileştirerek ve insan hak ve özgürlüklerini yok ederek olağanüstü hâl koşullarına devam etmek istiyorsanız buyurun, devam edin ama bu yol çıkmaz bir yoldur” diye konuştu.
“BİR KİŞİ İSTİYOR”
Konuşmasında tutuklu gazetecilere de değinen Atila Sertel, meslek yaşamı boyunca FETÖ’ye karşı mücadele etmiş gazetecilerin bugün FETÖ’den tutuklandığını vurguladı. Geçmişte basın kartları komisyonunda altı yıl boyunca görev aldığını hatırlatan CHP’li Sertel, “Şuan tutuklu bulunan gazetecilerin neredeyse tamamının basın kartı vardı. Cezaevine girdiğinde bu kartları Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından yok edildi. Siz önce basın kartını yok eden, sonra da ‘Basın kartı yok’ diyen bir iktidar oldunuz” dedi.
OHAL’in bir kişinin isteği doğrultusunda uzatıldığını dile getiren Sertel, şöyle devam etti:
“Aslında Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar olduğu süreç içerisinde geçtiğimiz seçim süreci başladığında olağanüstü hâli kaldırmakla övünen ve Türkiye'de demokrasinin ve özgürlüklerin önünü açacağı iddiasıyla toplumdan oy isteyen bir partidir. Adaletin kalmadığı, kalkınmanın kendi çevresine birtakım imkânlar yaratarak odaklandığı bir partinin artık toplumda güvenirliği ve inanırlığı kalmadığı gibi bundan sonraki sözlerine de asla itimat edilemez. AKP’nin bu olağanüstü hâli uzatma isteği, Türkiye'de yükselen ve Türkiye'de hak ve adaleti arayan insanların çoğaldığı ve muhalif kesimin arttığı bir dönem olduğu için de zorunlu olarak kendi iç yapısı içerisinde bir kişinin isteğiyle bu uzatılmıştır.”
“TURİZM GELİRLERİ DÜŞTÜ”
OHAL’in insan hak ve özgrülüklerinin yanı sıra ekonomiye de ciddi darbe vurduğunu vurgulayan CHP Milletvekili Sertel, turizm gelirleri üzerinden örnekler vererek şunları söyledi:
“Olağanüstü hâl sadece özgürlükleri yok etmiyor elbette, ekonomiyi de yok ediyor. Almanya'yla bizim ihracatımızın 2016 yılında 13 milyar 163 milyon olduğunu ve en çok ihracatımızın Almanya'ya olduğunu, yine turizm açısından 2016 yılında 2 milyon 717 bin 861 turistin Türkiye'ye Almanya'dan geldiğini ve Alman turistlerin Antalya'daki her şey dâhil sistemi içerisinde değil para harcayan turist olduğunu göz önüne aldığımızda 2016 yılındaki o verilerin Türkiye ölçeğinde 2017'de olmadığını göreceksiniz. Bunun nedeni olağanüstü hâldir. Buna rağmen, 2016 yılında Antalya'da, sadece, turizmin başkenti olan Antalya'da 4,7 milyon turist kaybı söz konusudur. Siz aslında bu Türkiye'ye kötülük yapıyorsunuz. Ekonomiyi geliştirmelisiniz, turizmi çoğaltmalısınız ve bu olağanüstü hâl koşulları içerisinde bunun mümkün olmadığını da çok açık ve net görmelisiniz. Bu ülkeyi seviyorsanız ekonomik milliyetçilik yapın. Bu ülkeye karşı bir duyarlılığınız varsa milliyetçiliğiniz Türkiye'nin kalkınması yolunda olsun. Eğer insanları ayrıştırarak, ötekileştirerek ve insan hak ve özgürlüklerini yok ederek olağanüstü hâl koşullarına devam etmek istiyorsanız buyurun, devam edin ama bu yol çıkmaz bir yoldur.”
OHAL KOŞULLARINDA GAZETECİLİK
Konuşmasında tutuklu gazetecilere ve basın özgürlüğüne de değinen CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, olağanüstü hal koşullarında gazetecilerin özgürce yazamadığı bir ülke yaratıldığını söyledi. Meslek yaşamı boyunca FETÖ’ye karşı mücadele etmiş gazetecilerin bugün FETÖ’den tutuklandığının altını çizen Sertel, “Gazetecileri tutukladınız ve Ahmet Şık gibi geçmişte ‘Dokunan Yanar’, ‘İmamın Ordusu’ kitaplarını yazan bir arkadaşımızı FETÖ'cü ilan ederek tutukladınız. Sosyalist düşüncede bir arkadaşımızı siz FETÖ'cü yaptınız. Kadri Gürsel'i FETÖ'cü yaptınız. Hayatında hiç siyasi yazı yazmamış, bilişim konusunda uzman ve bilgisayar konusunda çok yetenekli ve Cumhuriyet'in teknik anlamda yazılarını yazan Hakan Kara arkadaşımı, FETÖ'cü ilan ettiniz. Siz Gökmen Ulu'yu, Mediha kardeşimizi FETÖ'cü ilan ettiniz, cezaevine attınız” diye konuştu.
“ÖNCE YOK ETTİLER SONRA YOK DEDİLER”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “tutuklu 2 gazeteci var” sözlerine de değinen Sertel, şunları söyledi:
“Sayın Cumhurbaşkanı diyor ki: İki kişinin basın kartı var. İçeride olanlar, cezaevinde bulunanların bir kısmı bankamatik soyguncusu, bir kısmı değişik suçlardan yatıyor deniliyor. Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olmam sıfatıyla basın kartları komisyonunda altı yıl boyunca görev gördüm. Şuan tutuklu bulunan gazetecilerin neredeyse tamamının basın kartı vardı. Cezaevine girdiğinde bu kartları Basın-Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından yok edildi. Siz önce basın kartını yok eden, sonra da ‘Basın kartı yok’ diyen bir iktidar oldunuz ve komisyonu lağvettiniz, komisyonu dağıttınız, yetkinin tamamını devlete verdiniz. Sürekli basın kartı sahibi olan arkadaşlarımız var ve cezaevine girdiklerinde sürekli basın kartları iptal edildi. Bir dava açamıyorlar, bir hak arayışı içinde olamıyorlar ve içeride oldukları için de kendilerini ifade edemiyorlar ve o arkadaşlarımızın hakkını olağanüstü hâl koşullarında mahkeme açamama gibi bir kuralı da getirerek yok ettiniz.”
AKP grup önerisinin aleyhinde 10 dakika söz alan İzmir Milletvekili Atila Sertel, TRT’nin Adalet Yürüyüşü’ne yer vermemesini de eleştirerek “TRT yine yüzde 85'lik payını Türkiye'de yaşayan tüm halkımızın elektrik ve bandrol giderlerinden alıyor yani yüzde 100'ünden alıyor ve ne yazık ki belli bir kesimi mutlu eden bir yayıncılık yapıyor. Çünkü TRT emir-komuta zinciri ile yönetiliyor” dedi.