Tarih: 03.10.2017 01:23
OKTAY EROL YAZDI: BİZ NEYİ TARTIŞIYORUZ Kİ?
İki gün önce Aleyna Tilki’nin konserinde yaşanan ‘izdiham’ nedeniyle konserini yarıda bırakmasını konuştuk Adana’da, Uluslararası Film Festivali’ni değil!
‘Ülkemizin değeri, genç kuşağımızın müzik temsilcisi, kıymetli sanatçımız Aleyna’ denilerek başlayan söyleşiler, haberler gündem…
Nasıl olmuştu biliyor musunuz?
Aleyna’nın konser vereceği alan ‘Uğur Mumcu Meydanı’ nedense ‘İstasyon Meydanı’ olarak adlandırılıyor inatla!
Öyle ya; Uğur Mumcu bu ülkenin zararlısıydı, hayınıydı, soyanıydı, ne sokaklara verilmeli adı, ne bulvarlara, ne de alanlara; unutmayalım bu konuyu!
İşte Uğur Mumcu Meydanı otuzbin kişilik olmasına karşın, yetmişbin kişi katılmış konsere, alan dar gelmiş, gelenler Aleyna’yı görebilmek için, yakın olabilmek için ‘izdiham’ yaşanmış!
Ardından da sahneye taş, yumurta, portakal atılmış!
Pardon bunlar atılmamış da, çiçek atılmış!
Güvence de verilmiş Aleyna’ya…
‘Yüzbin kişilik alanda konser vermesi için çağıracağız…’
Aleyna gösterilen ilgiden hoşnut, emek vermeden genç kuşağın ‘temsilcisi’ olanlar ‘teşekkürlerini’ sunarken; festival ana felsefesinden uzak ya da dışında olması kime ne ki?
Dün de farklı değildi, Hadise’nin konseri…
Aleyna’nın kalabalığını oluşturamamasına karşın; benzeri olaylar, kavgalar, tartışmalar…
Aslında burada birkaç soru beliriyor;
Bir, nasıl eğlenilinir biliniyor mu?
İki, eğlenmeye yapılan harcama gençlerin işine mi yapılmalı?
Üç, anı kurtarma çalışmaları sonucu olarak genç kuşak boğulmak mı isteniyor?
Dört, sanatçı denilenlerin yeni kuşağa, insana, zamana bakışı nedir, biliniyor mu?
Beş, işi olmayanın, yarın güveni bulunmayanın, kapıdan kovulanın, bilgiden kaçırılanın ‘yaşama, tarihe, sanata, bilime’ bakışı ne olur?
Biz neyi konuşuyoruz ki?
Adana’nın ‘öteki yüzüne’
Sokakları geziyor musunuz?
Yaşadığınız, bildiğiniz değil; bu kentte yaşamını sürdüren yurttaşların yaşadığı kıyıda ya da ortalarda sıkışıp kalmış mahalleleri…
Bizim sokaklar ne güzel öyle…
Dolmuşu yakın, ulaşımı kolay, yağmurda-çamurda zamanı çalacak bir engel yok, bitiminden bir saat sonra temizliği yapılan mahalle pazarınız var, sizi rahatsız edecek-anlaşılmaz ses-gürültünüz yok…
Güzel ama…
Kırılan kaldırımlarınız, sökülen kilit taşlarınız kısa sürede onarılıyor; elektrik-su kesintiniz kısa sürede çözülüyor…
Hoş güzel şeyler bunlar…
Bir parti içerisinde beliren iki grubun, seçim sonrasında aralarında yaşanan gerginlikler…
Seçmene, ‘aram iyi değil’ denerek ötelenen yerel sorun sahipleri…
Hani şu, mahalle delegesi seçimini bile demokratik olmayan yollarla yapanlar, ellerini oradan oraya uzatanlar bir de ‘öteki yüzünü’ de görmek isteseler Adana’nın…
Süren bu yaz sıcaklarının ‘ansızın’ bastıracak olan yağmura, soğuğa karşı aldıkları önlemler var mı acaba?
Öyle uzun boylu demiyorum; Meydan Mahallesi olarak bilinen, ‘pırasa tarlası’ olarak da ün yapmış bölgeye gidip de gören, bilen yok mu Adanalı aşkına!
Gerekirse başka yerler de sayabilirim…
Araçlar, yayalar geçiyor-geçmesine de; yol mu orası?
Araçlar giderken zıplamak zorunda, yaya bir aşağı bir yukarı…
Yağmurun başlamasıyla birlikte, bu bölgede yaşayan yurttaşın ne yapacağı şimdiden masaya yatırılmalı. Yapılacaklar bugünden yapılmalı, artık hangi kurum açmışsa açılan çukurlar yol malzemesiyle onarılmalı…
Ki, adı ‘belediye çalışıyor’ olsun!
Sosyal belediyeciliği sorunu az mahallerde açılan havuzlarda, evlerde, banklarda anlatırken bir de Adana’nın ‘öteki yüzüne’ de döndürmeli…
Yağmur, çamur Adana’yı sarmadan…
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —