Cumhuriyet Halk Partisi; Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a boru hatlarıyla götürülen ve ‘asrın projesi’ olarak adlandırılan Su Temin Projesi hakkında Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi. Türkmen, “ihale pazarlığı ve rant kavgası, KKTC’yi susuz bıraktı” dedi.
TBMM Katip Üye CHP Adana Milletvekili Av. Elif Doğan Türkmen ve 22 milletvekili arkadaşının imzaladığı önergenin gerekçesinde; su temin projesinde iki ülke arasındaki anlaşmazlıkların ve neden olduğu ekonomik kayıpların belirlenmesi gerektiği ifade edildi.
Önergesinin gerekçesinde; suyun dağıtımı için gerekli 600 milyon liralık alt yapı yatırımını ve suyun dağıtım, satış ve işletmesini kimin yapacağı konusunda AKP hükümeti ile KKTC hükümeti arasına çıkan anlaşmazlık nedeniyle suyun iki aydır denize akıtıldığını vurgulayan Türkmen, şunları söyledi:
“Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) su ihtiyacını karşılamak üzere 2011 yılında yapımına başlananprojeye 1.6 milyar lira harcanmış, 17 Ekim 2015 tarihinde Türkiye ve KKTC’de düzenlenen iki ayrı törenle hizmete alınmıştır.
AKP Hükümeti; KKTC’deki belediyelerin su fatura tahsilat oranlarının çok düşük olduğu ve Ada içindeki su dağıtımı için maliyetinin KKTC Hükümeti tarafından karşılanmasını ve suyun özel şirketlerin katıldığı bir sistemle işletilmesini talep etmektedir. KKTC Hükümeti ise, mevcut belediyelerin ve kurdukları şirketin su faturalarını tahsil etmesini istemektedir.
Ayrıca, KKTC Medyası, AKP hükümetinin yap-işlet-devret modeli ve özel şirkette ısrar etmesinin ardında, ihaleyi alacak şirketin bile belirlendiği iddialarına yer vermektedir”1 Ocak 2016’da Kuzey ve Güney Kıbrıs Elektrik şebekelerinin birleştirilmesi, müzakere süreci ve adada çözüm adına önemli bir gelişme olduğuna da dikkat çeken TÜRKMEN; “Türk Hükümeti ile KKTC hükümetinin su konusunda uzlaşamıyor olması; bütün dünya tarafından bir ihale pazarlığı ve rant kavgası olarak izlenmekte ve değerlendirilmektedir” dedi.Türkmen, İki hükümet arasında meydana gelen anlaşmazlıkların; olası bir siyasi krize dolayısıyla da müzakere sürecinin kesintiye uğramasına neden olması durumunda bunun sorumlusunun, KKTC’nin ve halkının, yerel yönetimlerinin iradesini yok sayarak, kendi formülünü dayatmaya çalışan AKP iktidarı olacağını söyledi.