“SAVUNMA SUSMADI VE HİÇBİR ZAMAN SUSMAYACAK!”
“SAVUNMA SUSMADI VE HİÇBİR ZAMAN SUSMAYACAK!”
29. Dönem Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük dahil 10 avukat Adliye girişinde avukatların aranmasına direndikleri, Adana Barosunun 27’inci ve 28’inci Dönem Baro Başkanı Av. Mengücek Gazi Çıtırık’ın da hangi örgüt olduğu belirtilmeden ‘terör örgütü propagandası’ iddiasıyla bugün yargı önüne çıkıyor.
Duruşma öncesi çok sayıda avukatın ve baro başkanlarının katılımı ile Adana Adliyesi Eski Taş Bina önünde basın açıklaması ile savunmaya yönelik yargılamalar protesto edildi.
“SİYASİ İKTİDAR SAVUNMA MESLEĞİNİ HEDEF ALIYOR”
“Savunma Yargılanamaz” pankartı açan avukatlar, ‘Savunma Susmadı, Susmayacak’ şeklinde slogan attılar.
Basın açıklamasını okuyan Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Adana Barosu’nun iki ayrı dönem başkanının aynı gün yargılanıyor olmasının mesleklerini ve Baro olarak görevleri tam yaptıkları anlamına geldiğini ifade etti.
Tam da bu nedenle haksız bir suçlama ile yargıç önüne çıkarıldıklarını söyleyen Av. Küçük, “Esasen siyasi iktidar sahiplerinin savunma ve savunma mesleğini hedef aldığı, bu davalarla açıkça görülebilmektedir” dedi.
“SAHİP OLDUĞUMUZ HAKLAR HALKIN YARGILAMA HAKKININ ZEDELENMEMESİ İÇİN”
Tarihsel gelişim ve büyük mücadeleler sonucu kazanılan avukatlıktan ve Avukatlık Yasasının 58’inci maddesinden kaynaklanan haklarını kullanmak istedikleri için yargılandıklarını dile getiren Av. Küçük, “Yasa açıkça Ağır Cezayı gerektiren suçüstü halleri hariç avukatın üstünün, konutunun, iş yerinin ve evinin aranamayacağını ve yapılacak aramanın niteliklerini düzenlemiştir. Bu hak, bir Başsavcının talimatı ile ortadan kaldırılamaz. Bu suçu işleyenler aslında avukatlık mesleğini ifa etmek için adliye binasına girmek isteyen avukatları barikat kurarak engelleyen kolluk kuvvetleri ve onlara bu yasadışı emri veren başsavcıdır” diye konuştu.
Avukatların sahip oldukları hakların avukatlığın dokunulmaz bir meslek olduğu için değil, temelinde ve ruhunda yurttaşın adil yargılanma hakkının zedelenmemesi için tüm uygar toplumlarda kabul edilmiş haklar olduğunu dile getiren Küçük, “Bu nedenle mesleğimizin yükümlülüklerini gereğince yerine getirmek için hak ve yetkilerimizi her şart ve koşul altında her yerde ve her zaman kullanmakta ve korumakta kararlıyız, ısrarlıyız” dedi.
“SAVUNMA SİYASİ İKTİDARIN YANDAŞI HALİNE GELMEDİĞİ İÇİN YARGANIYORUZ”
15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ve çıkartılan 28 KHK ile sivil dikta uygulamalarının her türlüsünün yaşama geçirildiğini ifade eden Av. Küçük, barış isteyen akademisyenlerin ihraç edildiğin, insan hakları savunucularının, işini talep ederek barışçıl protesto ile açlık grevi yapanlar dahi hedef haline getirilerek tutuklandığını ifade etti. Bu uygulamalara, baskı, korku ve tehdit ortamına yargı araç kılınarak, yargı üzerinden hareket edilerek gidildiğini dile getiren Av. Küçük, “Bugün görülecek her iki davada da göstermelik suçların hiç bir unsuru bulunmadığı gibi, derhal beraat kararı verileceğine inancımız tamdır” dedi. Adana Barosu’nun geçmiş dönem ve mevcut Baro Başkanının ve avukatların şüpheli konumuna getirilmek istenmesinin siyasi iktidarın yandaşı konumuna bir türlü getiremediği ve hukuksuzluklarına alet edemedikleri savunmayı korku ve baskı altına alma çabasından başka bir şey olmadığını söyledi.
Basın açıklamasına; Türkiye Barolar Birliği Saymanı Av. Sabri Erdal Güngör ve Yönetim Kurulu Üyesi Av. Eyüp Sabri Çepik ve Av. Ali Elibol, Adana Barosu Başkanımız Av. Veli Küçük, Bursa Barosu Başkanı Av. Gürkan Altun, Trabzon Barosu Başkanı Av. Sibel Suiçmez, Sakarya Barosu Başkanı Av. Zafer Kazan, Van Barosu Başkanı Av. Murat Timur, Şanlıurfa Barosu Başkanı Av. Ahmet Tüysüz, Balıkesir Barosu Başkanı Av. Erol Kayabay, Gaziantep Barosu Başkanı Av. İskender Kahraman, Diyarbakır Barosu Başkanı Av. Ahmet Özmen, Antalya Barosu Başkanı Av. Polat Balkan, Bingöl Barosu Başkanı Av.Abdullah Alakuş, Hatay Barosu Başkanı Av. Av.Ekrem Dönmez, , Osmaniye Barosu Başkanı Av. Dilem Aksoy, İstanbul Barosu Başkan Yardımcısı, Saymanı, Genel Sekreteri, İzmir Barosu Saymanı ve birçok baronun temsilcisi, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer, Av. Elif Doğan Türkmen, Çukurova Belediye Başkanı Av. Soner Çetin, Seyhan İlçe Belediye Başkanı Zeydan Karalar, CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut ve HDP Eş İl Başkanı Gülseren Tural katıldı.
Adana Baro Başkanlığı tarafından yayınlanan bildiri şöyle:
“Siyasi iradenin hukuksuz, kanundışı ve keyfi talimatlarıyla açılan davalarda bugün 2 ayrı davada 11 avukat yargılanıyor.
Adana Barosunun 27. ve 28. Dönem Baro Başkanımız Av. Mengücek Gazi Çıtırık hangi örgüt olduğunun açıklanmadığı/somutlaştırılmadığı, hukuki olmasından vazgeçtik, kanuni olarak dahi nitelendirilemeyecek bir iddianame ve iddianamenin kabulü kararı ile ‘terör örgütü propagandası’ yapmakla suçlanıyor.
Aralarında benim de bulunduğum 10 avukat ise tarihsel gelişim ve büyük mücadeleler sonucu kazanılan avukatlıktan ve Avukatlık Yasasının 58. maddesinden kaynaklanan haklarını kullanmak istedikleri için yargılanıyorlar. Yasa açıkça Ağır Cezayı gerektiren suçüstü halleri hariç avukatın üstünün, konutunun, iş yerinin ve evinin aranamayacağını ve yapılacak aramanın niteliklerini düzenlemiştir. Bu hak, bir Başsavcının talimatı ile ortadan kaldırılamaz. Biz buna sessiz kalamayız diyen 10 meslektaşımız görevi yaptırmamak için direnme suçunu işledikleri gerekçesiyle yargılanıyor. Bu suçu işleyenler aslında avukatlık mesleğini ifa etmek için adliye binasına girmek isteyen avukatları barikat kurarak engelleyen kolluk kuvvetleri ve onlara bu yasadışı emri veren başsavcıdır.
Avukatlar adliyeye sadece serbest mesleklerini yerine getirmek için değil, kanunla kendilerine verilen yargı görevini ifa etmek için gelirler. Avukatlara yönelik bu tutum hukuka aykırı bir şiddet kullanarak yargı görevini yerine getirilmesinin engellenmesi suçudur.
Bugün yargılanan tüm meslektaşlarımız sadece ve sadece avukatlık mesleği ve bundan kaynaklanan haklarını kullanmakta ısrarcı oldukları için yargılanmaktadır. Bu haklar salt avukat olduğumuz için ya da avukatlık dokunulmaz bir meslek olduğu için değil, temelinde ve ruhunda yurttaşın adil yargılanma hakkının zedelenmemesi için tüm uygar toplumlarda kabul edilmiş haklardır. Bu hakların kullanılmasının engellenmesi yalnızca avukatların değil toplumda ki herkesin haklarına yapılmış bir saldırıdır.
Avukatlar hak ve yükümlülüklerini başta Anayasanın temel hak ve özgürlükleri düzenleyen maddelerine ve meslek yasalarının kendilerine çizdiği çerçeveye güvenerek yürütürler. Eğer mesleğimizi gereği gibi yapmadığımız düşünülüyor ise şikâyet edileceğimiz yer meslek örgütümüzdür.
Bugün Adana adliyesinde iki ayrı Ağır Ceza Mahkemesinde Adana Barosunun iki ayrı dönem başkanın aynı gün yargılanıyor olmasının bize gösterdiği şudur; Biz mesleğimizi yapıyoruz meslek örgütümüz görevini yaptı ve yapıyor, baro başkanlarımız ve meslektaşlarımız tam da bu nedenle haksız bir suçlama ile yargıç önüne çıkarılıyoruz. Esasen siyasi iktidar sahiplerinin savunma ve savunma mesleğini hedef aldığı, bu davalarla açıkça görülebilmektedir.
Biz avukatlar, uluslar arası kuralları ile Anayasa ve yasalarla avukatlara tanınmış hak ve yetkileri kullanamaz isek müvekkillerimizin haklarını savunamayacağımızı, toplumun hukuk güvenliğinin ve güvencesinin kalmayacağının bilincindeyiz. Bu nedenle mesleğimizin yükümlülüklerini gereğince yerine getirmek için hak ve yetkilerimizi her şart ve koşul altında her yerde ve her zaman kullanmakta ve korumakta kararlıyız, ısrarlıyız.
Bu davalar ve bundan sonra gelecek tüm davalar bizim mesleğimizi yapış şeklimize, haklarımızı kullanmamıza, bağımsızlığımıza asla engel olmayacak tam tersine bizler her defasında bu saldırılar karşısında daha da kararlı duruşumuzu sürdürerek dayanışmamızı güçlendireceğiz.
15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında ilan edilen OHAL ve çıkartılan 28 KHK ile sivil dikta uygulamalarının her türlüsü yaşama geçirilmiş, barış isteyen akademisyenler üniversitelerden ihraç edilmiş, insan hakları savunucuları tutuklanmış, işini talep ederek barışçıl protesto ile açlık grevi yapanlar dahi hedef haline getirilerek tutuklanmış; kısaca toplumun farklı ses ve muhalif kimlikleri yaratılmak istenen korku imparatorluğu içinde siyasi iktidarın hedefi haline gelmiştir.
Ne yazık ki bu uygulamalara, baskı, korku ve tehdit ortamına yargı araç kılınarak, yargı üzerinden hareket edilerek gidilmektedir. Bugün görülecek her iki davada da göstermelik suçların hiç bir unsuru bulunmadığı gibi, derhal beraat kararı verileceğine inancımız tamdır. Bilhassa ve özellikle Adana Barosunun geçmiş dönem ve mevcut Baro Başkanının, Avukatların şüpheli konumuna getirilmek istenmesi siyasi iktidarın yandaşı konumuna bir türlü getiremediği ve hukuksuzluklarına alet edemedikleri savunmayı korku ve baskı altına alma çabasından başka bir şey değildir.
Biz Barolar ve Avukatlar hiç bir baskıya ve dayatmaya boyun eğmeyeceğimizi, evrensel kurallar çerçevesinde hukuk devleti, şeffaf ve denetlenebilir yönetim, temel hak ve özgürlükler mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.
Savunma susmadı ve hiçbir zaman susmayacak!”