SİYASET’Çİ, MİSİN ?(!)
Manşet Haber 3.08.2017 20:42:16 0

SİYASET’Çİ, MİSİN ?(!)

SİYASET’Çİ, MİSİN ?(!)

muzaffer_mete
Mahkemeye yolları düşse, hakimin soracağı “mesleğiniz?” sorusuna bunların vereceği cevap çok net, “siyasetçi” olacaktır.

Tanıdığım birçok “önemli ve etkili” insan böylesi bir soruya, eminim siyasetçi, meclis üyesi, delege falan diyecektir ve daha da ilerisi falanca partiliyim diyecektir.

Çünkü bu insanların mesleklerini (siyaset dışında ki?) kimse bilmez, bilemez.

Bir adam düşünün, tanıdığınız bütün zaman diliminde hep siyasetle, parti işleriyle uğraşmış, halk tabiriyle particilik yapmış (!) olsun, bu arada ne bir iş arkadaşı, iş ortağı olmasın, eğitimleri konusunda ise en ufak bir işaret bulunmasın.

Ülkede durum bu.

Siyasetin, stratejilerini, yol haritalarını böylesi insanlar belirliyor ülkemizde.

Siyasetleri de, bilimsel, toplumsal değil, duygusaldır(?) her zaman.

Siyaset mesleğinin bu ustalarının özelliklerini saymakla bitmez, yetenekleri asla tartışılmaz. Partilerinin tabanla bağlantıları, hayat damarlarıdır, vazgeçilmezlerdir, onlarsız hayat, tatsız-tuzsuz olacaktır!

Siyaset, bizim gibi, demokrasinin sadece adının var olduğu, ama kendisini gören tanıyan bilenin olmadığı ülkelerde aslanlar gibi meslektir.

Öyle olmasa biz bu tip siyasileri ne çekmek ne de bir ömür boyu görüp tanımak zorunda kalırız.

Avrupa’da, ABD’de olduğu gibi siyaseti görev olarak kabul edebilsek, bunlar da 1-2 dönemlik olup, görev sürelerinin sonunda, tekrar eski yaşamlarına dönerler.

Baya bildiğin meslektir bizim ellerde siyaset.

Yoksa hayatlarında başkaca bir iş yapmadan çocuk yetiştirip, mal mülk sahibi olmanın başka bir izahı olabilir mi, meslek olmasa siyaset?

Siyasetle uğraşıp, ömür boyunca demokrasi, seçim, adalet diyeceksiniz, ama seçime de sandığa da bir o kadar mesafeli hatta düşman olacaksınız?

Seçim-sandık onlara göre, vampirin ışıktan korkması kadar ürkütücü gelir.

Her daim güçlüdürler, ama her daim de tek başlarına ortaya çıkamazlar, zira var olamayacaklarını bilirler.

Hep pazarlıklar vardır dünyalarında, alavere-dalavere, kim ala kim vere. Ama asla ideoloji yok asla toplumsal düşünmek yok.

Seçilmiş olmak, muhteşemdir, ömür boyu anlatılacak bir başarı öyküsüdür, ama “atanmış olmak” tercih edilmiş olmak utanılacak değildir bu siyasetçiler açısından, kıymetlidir, paha biçilemezdir.

Seçilmek az kalır yanında bu atanmışlığın. Atanmışlık “ekip’daşlığın tescilidir, sevilmenin göstergesidir siyaset’çi için.

Bu meslek sahiplerini sık sık, yaşadıkları rant kavgalarını, siyaset’miş gibi gösterip, siyasete nokta kadar katkısı olmadan, gerçek “siyasetçi” gibi yaşamalarından tanırsınız.

İdeolojilere çok inanmazlar.

Hatta o devirler kapandı derler, onlara göre dünyayı da partiyi de hep bir “abi” kurtaracaktır.

Yaşam –mışları sevmez ama.

Yağmur yağmasa, bize Kadir Topbaşı dünyanın en iyi belediye başkanı diye yutturabilirlerdi, aynı Melih Gökçek’in Venedik yapması gibi Ankara’yı, başarısızlığın resmidir bu seller, halka artık yutturamazsınız.

Siz her devrin adamı, planlayıcısı, rantçısı olabilirsiniz, bu sizi siyaseten başarılı yapmaz.

Olsa olsa sizi, sadece zengin yapar!

Ülke demokrasiden bu derece uzaklaştıysa, siyasetin bu alt kademe değişmez oyuncularının sorgulanmaları ve hatta refüze edilmeleri gerekir.

Değişim, illa da değişim, illa da değişim.

Kurtuluşun reçetesidir bu değişim.

Bu değişimin de başlangıcı tabi ki de seçimlerdir, sandıklardır.

Basiretsiz bezirgan siyaset’çilerle ülke yönetilemez, yönetime talip olunamaz!

Sandıktan korkan, kaçan siyaset adamı değildir, olsa olsa siyeset’çi olur.

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

25.5° / 14.8°