Sorumlular İstifa Etmelidir…
Sorumlular İstifa Etmelidir…
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Kütük, İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarının derhal istifa etmesi gerektiğini savundu.
Kütük, düzenlediği basın toplantısında, 13 Mart Pazar günü, ülke olarak, daha öncekilerin gözyaşı kurumadan yeni bir acıyla kavrulduklarını, bu kez terörün Başkentin en merkezi yeri Kızılay’da yüzlerce sivil vatandaşımızı hedef aldığına dikkat çekti. Bombalı saldırının yapıldığı alana karanfiller bırakan Birleşik Kamu İş Konfederasyonu üyeleri, saldırılarda yaşamını kaybeden tüm vatandaşlarımıza rahmet, yakınlarına ve tüm ulusumuza baş sağlığı dileğinde bulundu. Hasan Kütük açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Akan kanların sorumlusu hiç kuşkusuz, emperyalist ülkeler ve küresel sermayenin çıkarları doğrultusunda dini veya etnik ayrılıkçılık temelinde organize olmuş terör örgütleri ile onların işbirlikçileridir. Yine yanlış iç ve dış politikası nedeniyle AKP hükümetleridir. Bu nedenle vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlayamayan İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarının derhal istifa etmesi gerekir.
Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarının istifasını, istifa etmedikleri takdir de görevden alınmaları için gerekenin yapılması talebiyle Başbakanlığa faks çekiyoruz.
Biliyoruz ki bu talebimiz vatandaşlarımızın çok büyük bir bölümünün talebidir. Bu nedenle ilgililer istifa edinceye veya görevden alınıncaya kadar çeşitli etkinliklerle kampanyamız devam edecektir.”
Öte yandan, Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Kütük Başbakanlığa çektiği faks mesajını da kamuoyu ile paylaştı. İşte o mesaj:
“Türkiye Cumhuriyeti, “Demokratik, Laik, Sosyal Bir Hukuk Devleti’dir.” Devletin en önemli göreviyse vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamaktır. Eğer, vatandaşların can ve mal güvenliği yoksa bunda devleti yönetenlerin sorumluluğu vardır.
2002 yılında bugüne ülkemizi yöneten hükümetinizin uyguladığı politikalara yönelik toplumun değişik kesimleri tarafından yapılan eleştirilerin haklılığı özellikle 22 Temmuz 2015 tarihinden bugüne yaşadıklarımızla kanıtlanmıştır.
Suriye ve terör konusunda uyguladığınız yanlış politikalar sonucunda her gün ülkemizde can kayıpları olmakta, toplumu derinden sarsan ve katliam boyutuna varan saldırılar yaşanmaktadır.
Bu saldırıları, emperyalist ve kapitalist güç odaklarının çıkarları doğrultusunda, etnik ve dini temelde organize olmuş piyon olarak hareket eden terör örgütlerinin gerçekleştirdiği ortadadır. Ancak hükümetleriniz döneminde Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” temel barışçıl politikasının terk edilmesi ve hukuk devleti sınırları içerisinde terörle mücadele etme yerine, müzakereyi tercih etmeniz ülkemizi katliamlar ve çatışma alanı haline getirmiştir.
Ülkemizde yaşayan bütün vatandaşlarımızın siyasal, kültürel, sosyal, ekonomik hak ve taleplerini dikkate almak ve sorunlarını çözmek demokratik, laik, sosyal hukuk devletinin ve hükümetlerinin görevi ve sorumluluğudur.
Ancak, iktidarınız döneminde bu sözde açılım süreci vatandaşlarımızın sorunlarına, hak ve özgürlüklerine dönük değil; mezhepler, cemaatler, tarikatlar ve dini ve etnik gruplar ile bölücü örgütlerin taleplerine dönük pazarlık konusu yapılmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada toplum ayrıştırılmış, sorunlara çözüm bulunacağı umudunu kaybetmiş ve en temel hak olan yaşama hakkı ortadan kalkmıştır. Toplumda büyük bir kaygı, umutsuzluk ve daha da önemlisi bir travma oluşmuştur. Ortaya çıkan bu durum hükümetinize dönük eleştiri niteliği boyutlarını aşarak vatandaşlarımızın devlete olan güvenini kaybetme noktasına gelmiştir.
Demokratik bir toplumda yaşanan sorunların elbette ki bir de sorumlusu vardır. Ülkemizde son yıllarda yaşadığımız sorunların siyasi sorumlusu hükümetiniz olsa da art arda meydana gelen bombalı saldırıları önleyemediği için onlarca vatandaşımızın hayatını kaybetmesine neden olan katliam niteliğindeki patlamaların sorumlusu İçişleri Bakanı ve MİT Müsteşarıdır.
Bu nedenle olaylarda sorumluğu olan ilgililerin mazeret üretmeksizin; amasız, fakatsız, derhal istifa etmeleri gerekir.
Bunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir yurttaşı olarak talep ediyorum.”