“İnsan kabına göre insandır” demiş düşünür…
Evin içinde yaşananlar, sokağa çıktığında gördükleri, yaşadığı mahalle, aldığı eğitim, içinde bulunduğu ekonomik koşullar “insanın” tanımlanmasında kolaylıklardır!
İşi “görgüsüz” boyutuna taşımazsak, herkesin varlık içinde/ lüks yaşamla iç-içe olduğunu düşünmek doğru olmaz! Üstelik salt “yaşam” da değil, “olaylara” bakış bile farklılıklar göstermesi olasıdır!
“İktidarın” toplumda yaşanan edilgenliği/ yoksulluğu/ açlığı “görmemesini” bu bağlamda düşünmek gerekiyor kanımca!
Yaşadıkları, konuştukları, birlikte “yol” aldıkları, birlikte “aynı” sofradan ekmek yedikleri; toplumda yaşanan “yoksunluktan” uzak olunca, yurttaşın “nasıl geçindiği” sorusu ile pek ilgi alanı olmayınca…
İşsizliğin verdiği acıyı da, asgari ücretin yetmezliğini de, emekçinin doyumdan uzak olduğunu da, dar gelirlinin evine ekmek götüremediğine de “anlatamıyorsunuz”!
***
Zaman oldukça sosyal medyada geziniyorum…
Dün bir paylaşımla karşılaştım! Şaşırmadım dersem yalan olur! Olmaz, diyemedim! Markette aldığı ürünleri parası yetişmediği için eksiltenleri gördüm! Fırında ekmeği azaltanları biliyorum! Aylardır, covid 19 maskarası nedeniyle işinden uzaklaştırılıp, patrona “kazanç” sağlayan anlayışın “üstün” duruşunu görüyorum, işsizliğin özellikle genç kuşağa nasıl “kaygılar” verdiğini birçokları gibi yaşıyorum…
Sosyal medyada gördüğüm paylaşımın “gerçek/ yaşanılıyor” olmamasının hiçbir nedeni yok!
Diyor ki:
“Merhaba arkadaşlar son kez şansımı denemek istiyorum beş kişilik bir aileyiz iki aydır kirayı veremedim sekiz aydır işsizim faturaları yetiremiyorum son noktaya geldim sadece iş istiyorum başka bir şey değil sadece iş paylaşırsanız sevinirim herkese teşekkür ediyorum.”
***
Bir den umudumu kırmak/ sabitleşmek de istemedim.
“İktidara” yakın bir isime söz ettim paylaşımdan.
Paylaşımda yer alan “istek”, “hak” etmediği bir şey için değildi en azından. Yaşamını kazanmak için, gereksinmelerini karşılamak için, ailesinin ekmeğini sağlayabilmek için, faturalarını/ borçlarını ödeyebilmek için “iş” arıyordu!
“İktidar” ergisinden kendine düşenle yaşamını sürdüren isim, “yalan” dedi. Sonra da ekledi: “Sosyal medyada buna benzer o kadar çok paylaşım var ki, bu da/ birçoğu da duygu sömürüsü yapıyor. Çocukları açmış da, borçları varmış da, iş arıyormuş da… Bunların çoğu iş beğenmeyen, hiçbir özel yeteneği olmayan, çalışmadan, birine acındırarak yaşayan insanlar! Bu da mutlaka öyle biridir! Bu ülkede aç mı var, işsizlik mi var. Bunlar istikrarı baltalamak için sosyal medyada gezinen trollerdir!”
Trol, böyle bir şeymiş demek ki…
İşsizlik sıkıntısı olmamasına karşın “işsizim” demek, alım gücü olmasına karşın “yetişemiyorum” demek, “yalan” söylemek…
***
Açıkça söylemem gerekirse, böyle bir paylaşımı daha önce görmemiştim. Kan arayanı, yardımlaşanları duymuştum; ancak, işsiz olduğunu, durumunu ağlatılı biçimde anlatanı, iş aradığını söyleyeni duymamıştım!
Covid 19 sürecine özgü değil ki bu yaşananlar; öncesi de var, daha öncesi de…
Bu güne “öznelleştirilmesi” yalandan başka bir şey değil!
Sözde küresel bir salgın yaşanıyordu, tüm dünyada ekonomi etkilenmişti, birçok firma çalışanlarını çıkarıyordu, iktidarlar piyasanın yeniden canlanabilmesi için “işçi çıkarmanın” gerekliliğini yerine getiriyordu…
Öyle de; salgın sürecinde küresel firmaların, bankaların, sistemin işbirlikçi patronların kazançlarını katlamalarına karşın; nüfusun beşte dördünü oluşturan katman neden daralıyordu, neden küçülmüştü, neden açlık büyüyordu, neden ekmek sıraları/ işe alım kuyrukları uzuyordu?
Bu soruların yanıtı yok!
***
“Kullanabildiğin değerlerin sabisin” diyor düşünür!
Biraz önce izlediğim bir videoda konuşan kırklarında bir adam “adam yerine konulmak istiyorum, çocuklarımın yüzüne bakabilmek istiyorum, doymak istiyorum; çok mu” diye soruyordu!
Birinin “nerede” olduğu değil asıl sorun, sorun “insan” mı ona bakıyorum!
İnsan sever, insan paylaşır, insan kıskanır, insan güler, insan olanları anlar, insan yer, insan dinlenir, insan öğrenir, insan üzülür, insan ağlar…
“Söz” gelince, bunların hiç birinin yadsınacağını düşünmüyorum! Herkes seviyor, paylaşıyor, kıskanıyor, gülüyor, anlıyor, yiyor, dinleniyor, öğreniyor, üzülüyor, ağlıyor!
İnandırıcı gelmiyor bana, özellikle “iktidarların” yandaşlarının “hiçbir” sözü inandırıcı gelmiyor bana!
Yaşananları;
Gözleri var görmüyorlar!
Kulakları var duymuyorlar!
Gördüğünüzü, duyduğunuzu “anlatın” bana!