TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Dr.Mehmet Tatar, suyun ülkelerin doğal zenginliği olduğunu belirterek, suya olan ihtiyaç arttıkça, suyun daha stratejik bir önem kazandığının altını çizdi. Bu önemle birlikte tatlı su kaynaklarının korunmasının, verimli ve planlı kullanımı ile değerinin daha önemli bir hale geldiğini kaydeden Dr. Tatar, “Suyun tüm canlılar için yaşamsal bir hak olduğundan hareket edilerek, bu yaklaşım temelinde yaşanan olumsuzlukları giderecek bir ‘Su Yasası’ çıkarılmalıdır” dedi.
TEMİZ SUYA ERİŞİM SORUNU
JMO Adana Şube Başkanı Mehmet Tatar, yaptığı açıklamada temiz suya erişim sorununa dikkat çekmek ve içilebilir su kaynaklarının korunup geliştirilebilmesi amacıyla 22 Şubat 1993‘te Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansında 22 Mart’ın “Dünya Su Günü” olarak kutlanmasının önerildiğini ve bu önerinin BM Genel Kurulunda da kabul edildiğini aktardı.
İHTİYAÇ ARTTIKÇA STRATEJİK ÖNEMİ DE ARTIYOR
Suyun ülkelerin doğal zenginliği olduğunu dile getiren Dr. Tatar, ülkelerin suya olan ihtiyacı arttıkça suyun daha stratejik bir önem kazandığını vurguladı. Bu önemin artmasıyla birlikte tatlı su kaynaklarının korunması, verimli ve planlı kullanımı ile değerinin de daha önemli bir hale geldiğini ifade eden Dr.Tatar, Devlet Su İşleri (DSİ) verilerine göre Türkiye’de günümüz teknik ve ekonomik şartları çerçevesinde, yıllık tüketilebilir yerüstü ve yeraltı su potansiyeli toplamının 112 milyar m3 olduğunu söyledi.
TÜRKİYE SU STRESİ YAŞAYAN BİR ÜLKE
Türkiye’de son 20 yılda kişi başına düşen su miktarının 4 bin metreküpten bin 346 metreküpe indiğine dikkati çeken Dr. Tatar, “Türkiye kişi başına kullanılabilir su miktarı bakımından henüz su fakiri bir ülke olmasa da su stresi yaşayan bir ülkedir. Etkili adımlar atılmazsa 2030 yılındaki nüfus tahminlerine göre su fakiri bir ülke olacaktır. Bu dramatik düşüşün başlıca sebepleri arasında küresel iklim değişiminin yanı sıra yeşil alanların azalıp betonarmenin artışı, su kaynaklarının bilinçsizce kullanımı ve kirletilmesi, hızlı üretim/tüketim ve günlük hayatımızdaki su israfı gösterilebilir” dedi.
Artan tüketim alışkanlıkları ve küresel ısınmanın da etkisiyle milyarlarca insanın temiz ve sağlıklı su kaynaklarına erişiminin günden güne zorlaştığını vurgulayan Dr. Tatar, tüketim ve iklim kriterlerindeki olumsuz değişimin su mevcudiyetini, kalitesini ve miktarını önemli ölçüde etkilediğini ifade etti.
SU KAYNAKLARI HIZLA KİRLENİYOR
Dr.Tatar, “Su kalitesindeki bu değişiklikler sadece ekonomik ve sosyal refahı etkilemekle kalmayıp aynı zamanda çevresel akışın, ekosistemin ve biyolojik çeşitliliğin sürdürülebilirliğini de etkilemektedir. Sınırlı olan su kaynaklarının, hızlı ve çarpık kentleşme, nüfus artışı, endüstriyel faaliyetlerinin doğurduğu çok çeşitli katı ve sıvı atıklar, katı atık depolama yerlerinin yeraltı suyu rezervuarlarının beslenme alanlarında seçilmesi, su havzalarının imar planlarına açılması, tarım alanlarında bilinçsiz gübre ve tarım ilacı kullanılması yerüstü ve yeraltı suyu kalitesini ciddi olarak tehdit etmekte ve su kaynaklarımız hızla kirletilmektedir” diye konuştu.
SU TİCARİ BİR META OLARAK GÖRÜLMEMELİ
Suyu ticari bir meta olarak gören anlayış ve üretim biçiminin terk edilmesi gerektiğini kaydeden Dr. Tatar, şöyle devam etti:
“Bu anlayışın yerine doğal çevrimini sürdürerek tüm insanlığın ve canlı yaşamın devamını sağlamak için toplumsal ihtiyaçların karşılanmasına ve gelecek kuşaklar için korunmasına odaklı bir anlayış esas olmalı; suyun tüm canlılar için yaşamsal bir hak olduğundan hareket edilerek, bu yaklaşım temelinde yaşanan olumsuzlukları giderecek ve önerilerimizi de hayata geçirecek bir ‘Su Yasası’ çıkarılmalıdır.”
SU KAMUSAL BİR MİRASTIR
Tarih boyunca insanların ve uygarlıkların gelişiminde en önemli unsurların başında gelen tatlı suların araştırılması, entegre su yönetimi anlayışıyla kullanılması, ticari bir mal olarak görülmeden kamusal bir miras olarak geleceğe korunarak bırakılmasının yaşamsal bir öneme sahip olduğunun altını çizen Dr.Tatar, “Ülkemizin geleceği için hayati önemde bir sorun olan “Su Yasası”nın yalnızca politikacıların inisiyatifine bırakılacak bir konu olmaktan çıkarılması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.