Tarih: 05.08.2018 11:34
“TCDD’DE SORUNLAR GÖZ ARDI EDİLİYOR”
CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, TCDD’deki yapısal değişikliklerin, kurumda ciddi sorunları da beraberinde getirdiğini söyledi. Çalışanların yaşadığı mağduriyete dikkat çeken Gürer, ülkeyi yasa boğan kazalar, yol yapım çalışmalarındaki gecikmeler, ihalelerdeki aksamalar, duran çalışmalar ve düşen hizmet kalitesinin incelenip araştırılması gerektiğini belirtti.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Ömer Fethi Gürer, demiryolları işçilerini ziyaret etti. İşçilerle sohbet eden ve sorunlarını dinleyen Gürer, TCDD’de 60 binin üzerindeki çalışan sayısının 23 binlere kadar düştüğüne dikkat çekti. Kadrolu çalışan sayısının da sürekli azaldığını vurgulayan Ömer Fethi Gürer, kurumda çalışanların önemli bir bölümünün ise taşeron ve mevsimlik işçilerden oluştuğunu ifade etti. Gürer, “Taşeron ve mevsimlik işçiler kadroya alınmalı” dedi.
Geçtiğimiz ay Çorlu’da meydana gelen ve 24 yurttaşın hayatını kaybetmesine neden olan tren kazasının ardından, İzmir’de benzer bir kazanın makinistlerin dikkati sayesinde önlendiğini anımsatan Gürer, “Önlemler kazalardan sonra değil, önce alınmalıdır. Yol denetim ve kontrollerinde eski uygulamalara geri dönülmelidir” dedi.
TBMM’de 26. Dönemde KİT Komisyonu üyesi olarak, TCDD ile ilgili Sayıştay raporlarını incelediğini ve TCDD’deki sorunlara dikkat çekmek amacıyla yazılı soru önergeleri verip meclis araştırmaları açılmasını istediğini anlatan CHP Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “Babam Demiryolcu idi. Kurumun dününün içinde yaşadık sayılır. Bu nedenle Sayıştay raporlarını dikkatle okudum. Kurumdaki sorunların büyüklüğüne, komisyon toplantılarında da değindim. Yakinen bildiğim sorunları ve kurumla ilgili kaygılarımı, TBMM’de her fırsatta dile getirdim ama ne yazık ki yetkililer ve ilgililer uyarılarımıza rağmen gerekli önlemleri almadığı için kurumdaki sorunlar artarak devam ediyor. Esas olan, sorunların kazalar olmadan çözüme kavuşturulmasıdır. Yüksek hızlı tren hatlarındaki sorunlar ve aksamalar, değişen yol güzergahları, projelendirildiği halde bir türlü başlanılamayan işler, iptal edilen ihaleler, çalışanların mağduriyetleri gibi sorunların kurumda incelenmesi, araştırılması ve çözüme kavuşturulması gerekir” diye konuştu.
Personel sayısındaki azalmaya paralel olarak, kurumun uzmanlık gerektiren pek çok iş ve işlemlerinin özel sektöre ihale edildiğini anlatan Gürer, “Uzmanlık gerektiren işler, ihale edildiği için kurumda sorunlar çoğalmıştır. Yol güvenliği ile ilgili denetimler düne göre çok değişmiştir” diye konuştu.
Demiryollarının ülkemizdeki yolcu ve yük taşımacılığındaki önemine vurgu yapan Gürer, bir yük treninin sefere sokulmasının, 330 kamyon veya tır, bir yolcu treninin ise 20 otobüs veya 300 otomobilin işlevini görebildiğini işaret etti.
Ülkemizde demiryolu çalışmaları ve hizmetleriyle ilgili tarihsel sürecin değerlendirmesini de yapan Gürer, 1923-1940 yılları arasında bir atılım çağı yaşayan demiryolculuğunun belli dönemlerde durağanlaştığını söyledi. Gürer, “Ülkemizde Uluslararası Demiryolları Birliği ve Avrupa Birliği standartlarına göre demiryolları hatlarında 22,5 ton olması gereken dingil basıncının konvansiyonel ana hatların % 33 ünde, köprü ve menzillerin % 40'nında mevcut olduğu, ağırlıklı kısmın 22,5 ton altında bulunduğu dikkate alınarak, şebeke genelinde öncelik arz eden hatlardan başlamak üzere yol, tünel, köprü ve menfezlerin dingil basıncı ve gabari ölçülerinin uluslar arası standartlara uygun hala getirilmesi de önemlidir” şeklinde konuştu.
2013 yılında kabul edilen TCDD’nin serbestleştirilmesiyle ilgili kanunun, demiryolu ulaşımının yapısını kökten değiştirdiğine değinen Gürer, son 10 yılda 26 milyar TL kamu yatırımı alan demiryolu ulaştırmasının özel kesimin iştahını kabarttığını, kendi içinde ‘Altyapı’ ve ‘taşımacılık’ olarak ikiye ayrılan TCDD’de özelleştirmenin önünün açıldığını ifade etti. Gürer, Avrupa’da daha önce serbestleşme yöntemine giden ülkelerin demiryollarını tekrar devlet bünyesine katmaya çalışırken, ülkemizde tam tersi bir uygulamaya geçilmesinin devlete ciddi zarar oluşturduğunu vurguladı.
Devlet kadrolarında 80 binden fazla üniversite mezunu işçinin bulunduğuna dikkat çeken Gürer, ‘işçilik’ sınıfı adı altında ezilmeye mahkum edilen üniversite mezunu işçilerin, görevde yükselme yaşayamadığını, aynı kurumda neredeyse aynı görevleri yaptığı ‘memur’ kadrosundaki arkadaşlarının yararlandığı haklardan faydalanamadığını ifade etti. Bu durumdaki işçilerin sorunlarının çözümü noktasında 2013 yılında cumhurbaşkanının talimat verdiğini, dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun ise sorunun 2014 yılı sonu itibariyle çözüleceği yönünde açıklamalarda bulunduğunu hatırlatan Gürer, ancak bugüne kadar, demiryollarında çalışan üniversite mezunu işçiler dahil, kamudaki üniversite mezunu işçilerin taleplerinin yerine getirilmediğini kaydetti.
Demiryollarında makinist olarak görev yapanların da benzer sorunlar yaşadığını anlatan Gürer, makinistlerin, 2012 yılından sonra memur statüsü yerine işçi statüsü ile işe alındıklarını hatırlattı. Gürer, bu durumun kurum içinde tam bir bölünme nedeni olarak görüldüğünü 3 metrekare alanda aynı görevi yapan iki çalışan arasına nifak sokulması anlamına geldiğini belirtti.
15 SAAT ÇALIŞIYOR AMA MESAİ ALAMIYOR
Demiryollarındaki makinist işçilerin çalışma koşullarının ağırlığına da dikkat çeken Gürer, ilgili yasa kapsamında günlük 7.5, haftalık ise 45 saat çalışması gereken makinistlerin, günlük çalışma saatlerinin 15 saati geçtiğini buna rağmen ülke genelinde bu sistemle çalışan 3 binden fazla makinistin mesai ücreti alamadıklarını ifade etti.
YIPRANMA PAYI GERİ VERİLSİN
Demiryolu çalışanlarının 2008 yılında çıkan bir yasa ile yıpranma payı haklarından da mahrum edildiğini anımsatan Gürer, demiryolu çalışanlarına fiili hizmet süresi zammının geri verilmesi gerektiğini vurguladı.
CHP Niğde Milletvekili Gürer, “TCDD’nin serbestleşmesiyle gelen sorunlar, üniversite mezunu işçilerin memurluğa geçirilmesi veya memurlarla aynı haklardan yararlandırılması, çalışanlara yıpranma payının geri verilmesi gibi konular inceleme ve araştırmaya değerdir. Taşeron ve mevsimlik işçilerin sorunları mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır. Kapanan istasyonlar ve işletmeler, 60 binlerden 23 binlere düşen çalışan sayısının azalmaya gitme nedenleri, yapım çalışmalarındaki gecikmeler, ihalelerdeki aksamalar, duran/durdurulan çalışmalar, hizmet kalitesi ile ilgili ülke genelindeki yapılanların incelenmesi ve demiryollarının durumunun çok yönlü irdelenip değerlendirilmesi önemli ve yararlı olacaktır” açıklamasında bulundu.
Orjinal Habere Git
— HABER SONU —