'TECAVÜZ, CİNSEL İSTİSMAR MEŞRU KILINAMAZ!'
'TECAVÜZ, CİNSEL İSTİSMAR MEŞRU KILINAMAZ!'
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, TBMM gündemine alınan 'cinsel istismar' suçlarında mağdur ile failin evlenmesi durumunda cezanın ertelenmesini öngören önergeye sert tepki gösterdi. Av. Küçük, “Bir çocuğa veya yetişkine tecavüz ve cinsel istismar asla 'tartışma konusu' olamaz. Bu durum, farklı bir düşünce, fikir ya da tercih değildir; BİR SUÇTUR! Bir devletin amaçlarından biri ruhen ve bedenen sağlıklı bireyler yetiştirmek ve sağlıklı aileler oluşturmaktır. Evlilik, karşılıklı sevgi, saygı ve sadakata dayalıdır, zorlamaya dayalı olamaz. Bu skandal önerge kabul edilemez, derhal geri çekilmelidir. Bu yasa tasarısını TBMM gündemine sunanlara ve sahip çıkanlara soruyorum; ülkemizde bunca tecavüz, cinsel istismar, kadın cinayetleri, aile içi şiddet yaşanırken bu önergenin kime fayda sağlayacağını düşünemeyecek kadar akıl yoksunu musunuz ?” dedi.
“DEHŞET VE ENDİŞE VERİCİ”
Av. Küçük, şöyle devam etti:
“TBMM Genel Kurulu'na, 17 Kasım 2016 tarihinde, 438 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşülmesi sırasında, iktidar partisi milletvekilleri Mehmet Muş, İlyas Şeker, Ramazan Can, Hacı Bayram Türkoğlu, Halis Dalkılıç, ve Mücahit Durmuşoğlu imzasıyla sunulan bir önerge ile; cinsel istismarı gerçekleştiren kişinin mağdurla evlenmesi halinde cezasının ertelenmesinin ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının önünü açan ve adeta tecavüzü, cinsel istismarı devlet eliyle olağanlaştıran ve normalleştiren bir düzenleme getirilmeye çalışılmasını büyük bir dehşet ve endişe içerisinde hep birlikte tanık olmaktayız.
Söz konusu önerge uyarınca; 16.11.2016 tarihine kadar işlenen tecavüz ve cinsel istismar suçlarıyla ilgili olarak; mağdurla failin evlenmesi durumunda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, hüküm verilmiş ise cezanın infazının ertelenmesine karar verilmesi ve bu suça azmettiren veya işlenişine yardım edenler hakkında da kamu davasının düşmesine veya infazının ortadan kaldırılmasına karar verileceği öngörülmektedir.”
“ANAYASA VE KAMU VİCDANINA AYKIRI”
Adana Barosu olarak çocukların, istismarcılarıyla/tecavüzcüleriyle evlendirilmesi ve çocuk evliliğinin teşviki sonucunu doğuran böyle çağ dışı bir öneriyi meclis gündemine taşıyan düşünce yapısını sorunlu gördüklerini ifade eden Av. Küçük, evrensel hukuka, çocuk haklarının temel ilkelerine, ülkemizin uymakla yükümlü olduğu uluslararası sözleşmelere, anayasaya ve kamu vicdanına aykırı olduğunu vurguladı.
“BİREYİN VE ÇOCUĞUN DEVLET ELİYLE İSTİSMARI SÖZ KONUSU”
Dünya Sağlık Örgütü tarafından, çocuk istismarı: 'Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar ve çocuğa kötü muamele' şeklinde tanımlandığını anımsatan Av. Küçük, “ 17 Kasım 2016 tarihinde, 438 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşülmesi sırasında, meclis gündemine taşınan önerge, bireyin ve çocuğun devlet eliyle istismarı olduğunu söyledi.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 41. maddesine göre, 'Devlet, her türlü şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.' Denildiğine işaret eden Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, “Bu anayasal düzenleme, tüm yetkililerin hukuki sorumluluğunda olan çocuğun her türlü istismara karşı korunmasına yönelik bir acil eylem planının hayata geçirilmesini zorunlu kıldığı halde, çocukların, istismarcılarıyla/tecavüzcüleriyle evlendirilmesini yasal bir temele oturtmaya çalışmak anayasal bir suçtur!” dedi.
Av. Küçük, açıklamasına şöyle devam etti:
“Yine, ülkemizin taraf olduğu ve iç hukuk normu olan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin 19. maddesi uyarınca, 'Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, çocuğun bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimale, her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar. Bu tür koruyucu önlemler; çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar, durumun gereklerine göre çocuğa gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.'
Kaldı ki, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu'nun 4. maddesi uyarınca, çocuğun haklarının korunması amacıyla; çocuğun yaşama, gelişme, korunma ve katılım haklarının güvence altına alınması, çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi, soruşturma ve kovuşturma sürecinde çocuğun durumuna uygun özel ihtimam gösterilmesi, başta güvenlik güçleri olmak üzere, adli ve idari teşkilat içerisinde her kademede görev yapan herkesin aslî görevidir.
Böyle ucube yasa tasarısı ile cezaevinde bulunan 3-4 bin kişinin tahliye edileceğini bir müjde gibi ifade eden ve tasarıya sahip çıkan adalet bakanını aklı selim düşünmeye ve davranmaya davet ediyoruz.
Adana Barosu olarak, çocuklarımıza yönelen cinsel, fiziksel ve duygusal şiddetin her nereden ve kimden gelirse gelsin, her türlüsünü kınıyor, yaşanan bu çocuk istismarını meşrulaştıran önergenin bir an evvel meclis gündeminden geri çekilmesini talep ediyoruz! Kamuoyuna (k)aygı ile duyururuz!”