Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Üyesi Dr. Müzeyyen Şevkin, Türkiye’nin teknoloji ve sanayi üretimi sorununun büyük boyutlara ulaştığını belirtti.
TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda görüşülen “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” üzerine konuşan Dr. Şevkin,
teknokentlerdeki sorunu kısmi adımlarla, küçük destekler ya da teşviklerle çözmeye çalışmanın büyük soruna neşter vuramayacağını kaydetti.
Bakanlar Kurulu Kararı ile Türkiye’de 84 teknoloji geliştirme bölgesi ilan edildiğini, 2001 yılından başlamak üzere 84 teknokent kurulması planlandığını ancak şu ana kadar 70 tanesinin faaliyette olduğunu kaydeden Dr. Şevkin, “Bakanlık, 2018’in ilk yarısında ülke genelindeki teknopark sayısını 80'e çıkarmayı hedeflemiş ama bu hedefe ulaşılamamış. Şunu üzülerek belirtmek istiyorum ki; bugüne kadar teknoparklar konuyla ilgilenen iş dünyasıyla, vatandaşlarla buluşturulamadı. Teknoparklardaki iş hacmi, marka ve patent çalışmaları, ihracat, nitelikli personel, yeni kalifiye personel, ekipman, teşvik, destek paketleri ve kabinenin özellikle 2019-2020 yılında bu alanda attığı yeni adımlara dair hiçbir bilgimiz ve fikrimiz olmadı-olamadı” dedi.
Yapısal reform, liyakat, adil bir teşvik sistemi ve kalifiye ara personel eğitimine dayalı bir sistem üzerinde yoğunlaşmanın Türkiye açısından daha büyük önem taşıdığını kaydeden Dr. Şevkin,
“Ülkemizin bilim, sanayi ve teknoloji politikasındaki belirsizlikler, sürekli değişen yasalar, başta işsizlik olmak üzere girişimci gençlerin önündeki karanlık tablo, karar alma sürecinin ve takdir yetkisinin tek bir kişide toplanmasına yönelik yanlış yöntemle teknoparkları geliştirmemiz oldukça zor görünüyor” diye konuştu.
KANUN NELER GETİRİYOR?Yeni kanun teklifiyle
teknoloji geliştirme bölgelerindeki yönetici şirketlerinin, bünyelerindeki kuluçka merkezlerini bölge dışında da kurabilmelerine olanak sağlanmaya çalışıldığını, teknoparklarda sağlanan teşvik, muafiyet ve desteklerin bölge dışında kurulan yeni teknopark ya da sitelere de verilebileceğini, bakanlığın, temel bilimler mezunlarını istihdam eden firmalar hakkında aldığı destekleme/muafiyet kararına ek olarak, kendi belirleyeceği eğitim programlarını da destekleme/muafiyet kapsamına alabileceğini dile getiren Dr. Şevkin, kanuna eklenen kuluçka girişimcisi, AR-GE binası, atölye ve stajyer tanımları yoluyla, teknoparklarda şartları taşıyan firmalara yeni destekler sağlanabileceğini söyledi.
DÜNYACA ÜNLÜ BİR MARKA GELİŞTİRİLEMEDİ!Bu değişiklik teklifinin istenen hedefe ulaşılamadığının açık göstergesi olduğunu ifade eden Dr. Şevkin, “Şimdi buradan da anlaşılıyor ki bugüne kadar 70 teknokentte istenen başarı sağlanamadı. Daha çok Üniversitelerin bünyelerinde kurulan teknokentlere üniversitelerden yetişen öğrencilerimizi adapte edemediğimizi anlıyoruz. Üniversite-sanayi işbirliğinin bu sürecin hangi boyutunda kaldığı da merak konusu haline gelmiş. Teknokentlerde çalışan üreten, istihdam sağlayan, vatanı, milleti için girişimcilik ruhuyla hareket eden tüm vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Ancak kabinenin her fırsatta övgüyle söz ettiği, ihracat gerçekleştirildiğini belirttiği teknokentlerin mevcut yapısıyla bugüne kadar dünyada söz sahibi olan bir tek markayı bünyesinden çıkaramadığını da belirtmek gerekiyor. Nitekim 2019 yılında dünyanın en değerli 500 markası araştırmasında tek bir Türk markası yok.
Yine Türkiye’nin en değerli 100 markası arasında; serüvenine Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde başlamış firma ya da firmalara rastlamak mümkün değil” dedi.
CUMHURBAŞKANI ONAYIYLA İPTAL EDİLEBİLECEK?Komisyon başkanı ve iktidar partisi milletvekillerine seslenen Dr. Şevkin, “Dünyada ve Türkiye’de iş hacmi, personel istihdamı, katma değer üretimi ve teknolojideki yenilikleri esas alarak üretim yapmayı başararak ilkler arasına giren firma çıkaramayan teknoloji geliştirme bölgelerinin genişlemesi mi geliştirilmesi esas alınmaktadır? Ayrıca bu kadar büyük ve önemli organizasyonların, çalışmanın sadece Cumhurbaşkanı’nın onayıyla ve istediği an iptal edilmesinin önünün açılması bilime, teknolojiye tam anlamıyla aykırılık teşkil etmiyor mu? Bu teklifteki teşvik ve desteklemelerin istihdama katkısı için bakanlık ve teklif sahipleri bir etki değerlendirme analizi yapmış mıdır?
Devletin somut mali desteğinin projeksiyonu nedir? Karşılığında ne kadar istihdam hedefleniyor?
Genç işsizlik yüzde 30'lara dayanmışken, temel bilim mezunlarını çalıştıran firmalara verilen ücret desteğini şimdi bakanlığın belirleyeceği her bölümün mezunlarına da genişletmenin somut mali/iktisadi analizi nedir?” sorularını yöneltti.
Yasa teklifinde girişimcilere ücret desteği verilebilmesi ve/veya muafiyet uygulanabilmesi için, bu girişimcilerin çalıştırabileceği personelin eğitim gördüğü alanlar/programlarına matematik, fizik, kimya ve biyoloji ile birlikte jeoloji biliminin de eklenmesinin şart olduğunu ifade eden Dr. Şevkin, “Ülkemizin yüzde 92’sinin deprem gerçeğiyle yaşamak zorunda olduğu düşünüldüğünde zemin etüdü, yer hareketleri ve depreme neden olan jeolojik nedenlerin, fay hatlarının uzun vadede teknolojinin nimetlerinden yararlanılarak insanımıza vereceği zararı minimum seviyeye indirgemenin hesaplamaları da yapılabilir. Dolayısıyla jeoloji bilimi sadece bakanlığın tercihine bırakılamayacak kadar önem taşımaktadır” diye konuştu.
Jeoloji biliminin 5 temel bilim dalından biri olduğunu, Ocak 2020’den bu yana meydana gelen deprem, sel, çığ düşmesi, heyelan gibi doğal afetlerde 121 kişinin hayatını kaybettiğini, 25 bin konutun hasar gördüğünü ve maddi zararın 9 milyar lirayı geçtiğini vurgulayan Dr. Şevkin, bu çerçevede teknolojinin doğal afetlerin zararlarını en aza indirgeyecek şekilde kullanılması ve bu doğrultuda araştırmalar yapılmasının önemine dikkat çekti.
TMMOB DE DAHİL EDİLMELİDİR!Değişiklik teklifinde tanımlanan ‘Değerlendirme Kurulu’na ülke kaynaklarının doğru ve verimli kullanımı için mücadele eden Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin de eklenmesinin fayda sağlayacağını, yapılacak çalışmaların her branştan mühendislik hizmetini barındırdığı düşünüldüğünde TMMOB’nin tüm bileşenleriyle teknoloji geliştirme bölgelerine sunacağı katkının yadsınamayacağını dile getiren Dr. Şevkin, “Yasa değişiklik teklifindeki “Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Yönetici Şirketleri” tanımı, görevi ve oluşumu yeterince açık değildir. Değerlendirme Kurulu’nun mevcut yönetimden daha bağımsız bir kurul olarak çalışması sağlanabilirse yararlı olacaktır. Yeni kurulacak bölgelerin mevcut organize sanayi bölgeleri sahasında veya yakınında kurulması gerek teknoloji etkileşimi gerekse altyapı ve üstyapı kullanım ortaklığı açısından önemlidir” ifadelerini kullandı.