TOPLUM BİLİMLERİ KURULU KİMLERDEN OLUŞMALI VE HANGİ KONULARI ÖNE ÇIKARMALIDIR
Manşet Haber 11.04.2020 11:26:26 0

TOPLUM BİLİMLERİ KURULU KİMLERDEN OLUŞMALI VE HANGİ KONULARI ÖNE ÇIKARMALIDIR

TOPLUM BİLİMLERİ KURULU KİMLERDEN OLUŞMALI VE HANGİ KONULARI ÖNE ÇIKARMALIDIR


Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, korona virüsle ile mücadele kapsamında Tıp Bilim Kuruluna ek olarak Toplum Bilimleri Kurulu adı verilen yeni bir kurul oluşturduklarını söyledi. Sayın Koca, Toplumu ilgilendiren konularla ilgilenecek' bir kurlun oluşacağını belirtiler. Kurulun 'Sosyolog, psikolog, din psikolojisi, din sosyolojisi, istatistik gibi alanında uzman kişilerden oluşacağını belirtiler. Merak edilen ve sorulan soru kimler seçilecek kurula. Bugüne kadar ülkemizin yönetim organı düzeyinde görüşlerini dikkate aldığı bilim kurulu olmadığı için son virüs salgını ile ön plana çıkan ve toplumunda güvendiği kurulun aldığı kararlar çok önemsendi ve toplumun geneli bilim kurulunun önerilerini dikkate almaktadır. Ayrıca bu zorlu dönemde somut olgular toplumun aydınlatılması ve bilinç artırımına ufuk açıcı olduğu için bilim insanlarının açıklamaları yaralı olmuştur. Genel beklenti odur ki; bundan sonra hükümetler, kurum ve kuruluşlar bilim kurullarının karar ve önerileri doğrultusunda sorunlara çözüm arayışına girerlerse ülkemiz için büyük bir şans olur sorunlarının üstesinden gelmek daha kolay aşılır. Bu bağlamda objektif ve toplumun sorunlarını bilimsel esaslar üzerinden sunacak karalar alması çok önemsenmektedir. Kurul karaları ve işleyişimdeki tecrübem, bilim kurulları çok kalabalık olmamalı, yoksa karar almak zorlaşır.  





Zor Zanaat İnsanı Tanımak





Toplum bilimleri kurulu çalışma alanı doğal olarak insan. Nihayetinde insan dediğimiz birkaç bin yıl önce üzerinde yaşadığı dünyanın çıplak yüzeyini zaman içinde yüzlerce metre yüksekliğinde binalar, şehirler, fabrikalar, işletmeler yapan. Bitkileri ıslah etti, vahşi hayvanları evcilleştirdi, madenleri eritti, çelik üretti, silah yaptı, savaştı, atom bombaları yapan, uzayın derinliklerine araç gönderdi. Yönetimler kurdu, insanı insan kul etti. Yaptığı kültürel organizasyonlar ile yasalar yapanı, devletler kurdu. Birkaç hafta öncesine kadar güç kudret sahibi iken bugün doğanın bir parçası olan nan-ometik bir canlısı karşısında çaresiz arayışlar içinde olduğu için şimdilik çareyi virüsün önünde kaçmak için içeriye kapanarak izole olmaya çalışıyor. Gerçekten bilimin bütün bilgi birikimini üzerinde denediği virüsün küresel düzeyde tehdit ettiği insandan bahsediyoruz. Sosyal bir varlık olan insanın, merakı, gözlemciliği, deneyciliği, yaratıcılığı, özgürlüğü uğruna mücadeleciliği, çoğu zaman bencilliği yanında, duygusallığı, belirsizlikler karşısındaki korkaklığı bilinen insan. Bir arada yaşayarak korkularını yenme duygusu olan, halen psikolojisi çözülememiş, matematiksel olarak hiçbir formüle ve kalıba yerleştirilemeyen insanların davranış ve tutumlarından bahsediyoruz.





Bugün adeta insan kendi yaratığı dünyanın çevre üzerindeki olumsuz etkilerinin sonucuna yenik düşmüş halde yorgun ve çaresizlik içinde. Ancak bilime olan güven bu sorunu akıl ve bilim ile çözüp aşacağız.





Farklı Dil ve Dinler ve Sosyal Yaşamalar





Sosyal bilimler, toplum bilimi geniş bir konuda çalışan temel bilim olarak psikoloji, sosyoloji, mantık ve felsefi disiplinleri içermektedir. İnsanın insan olma sürecinden günümüze kadar değişik toplumlar yer yüzeyinde farklı yerlerde farklı uygarlıklar kurdular. Halen dünyada binlerce dil, yüzlerce dini görüş, onlarca farklı “tanrı kavramı”, onlarca farklı anayasalar ve yönetim şekilleri altında işleyişlerini sürdürmektedirler. Halen Amazonlarda ve Papua Yeni Gine ormanlarında çıplak yaşayan doğada buldukları ile yetinen, basit kelimler ile konuşan, insan toplulukları ile çok katlı binalarda, günde birkaç kere elbise değiştiren, dünyanın öbür ucu ile görüntülü görüşen, birkaç saate Dünyanın etrafını uçakla, roketle dolaşabilen, matematiğin ve fiziğin yasalarını kullanarak her tülü aleti yapan dünyaya hükmeden “insan” olgusundan bahsediyoruz. Toplum bilimleri bilim kurlu bu bağlamda geniş açıdan insanı tanıyan, toplumu tanıyan, coğrafya, tarihi ve kültürel birikimi olan felsefi yaklaşımı olan, soyut düşünme eksinde analitik yaklaşan bilim insanlarının oluşturduğu kurulda olması gerekir.





Bedenine ve Ruhunu İnsanın “Nasıl Kendi Kendine Yetebilir” Duruma Getirilmesi Önemli





İnsanın tarihte küresel düzeyde bu kadar hızla sokaklarda evlerin içlerine çekilerek, kendilerini izole etmesinin istendiği bilinmiyor.





Yemeden içmeye, eğlence hayatından toplu dini faaliyetlerin yapıldığı yerlere dost akraba buluşmalarının, yüz yüze sohbetlerin, hata ailelerin bir birine yaklaşmasının mesafeli olduğu günlerden yaşıyoruz. Bugüne kadar değer olarak kabul ettiğimiz birçok olgu (düşünce, inanç, bilgi, para ve diğer varlıklar) sorgulanır oldu. Para, aracalar, uçaklar, gemiler çalışmıyor, sokalar, sınamalar, göz kamaştırıcı alışveriş merkezleri boş. Turizm, eğlence dünyası ve kongre salonları, lüks mekânların kapıları kapalı. Okular, üniversiteler, ibadet yerleri, mahkemeler, hukuk büroları kapalı. İlk defa insanın insandan kaçınmak için azami mesafede kalmak kaydıyla yaklaşmaması resmen istenmektedir. 20 yaş altı ve 65 yaş sütü insanların sokağa çıkması durumunda hakkında cezai işlem yapıldığı anlayışla karşılanıyor.





Son bir ayda bir tek kaygı başta sağlıklı olmak üzere yeterli gıda, su ve barınma ortamı bulmak yeterli görülmektedir.





Bütün bu sosyal izolasyonda toplum bilim insanlarının insan doğasına uygun, onları örgütleyici değil, tam tersine, içinde bulduğumuz durumun zorunlu koşulların anlaşılması ve sorunlarla nasıl başa edecekleri konularda kişisel ve toplumsal bilinci artırma konusunda insanı hayata hazırlayacak somut öneriler ve önlemler geliştirmektir. Bir şekilde her yaştaki insanı kendi kendilerine yetebilir duruma getirebileceği koşullara hazırlayacak mekanizmalar önermeleri beklenir. Önerilerimiz insanları yaşamı bütünlüklü olarak kavramak ve evde kaldıkları süre içinde gününü mutlu ve geleceğe güven içinde tamamlamasının teknikleri önerilmelidir. Sorunlarla baş edebilme motivasyonu sağlanması doğal olarak bir farkındalık ve bilinç gerektirir. Kişi ve toplumun bilinçlenmesi bir halk salığı sorunu olup aynı zamanda siyasi bir alandır. Devletin görevi insanlarının beden ve ruh sağlığını da korumak için eğitim ve sosyal ortamlar yaratmak sorundadır. Bilinç anacak doğanın ve toplumun yaslarının bütünlüklü olarak incelenmesi, araştırılması, okunması ve sanatsal faaliyetler ile beslenen ortamlarda sağlanmaktadır. Böyle zorlu dönemde gazete, radyo ve TV kültürel programların niteliğinin artırılması, konuya ilişki geçmişin tarihi belgeseller, sinema filmleri vb. gibi etkinlikler kişilerin bilinçlenmesine katkı sağlanabilir. Devletin bütün bunları objektif ölçüler içinde kamu yararı ekseninde yapması yasal bir zorunluluktur.  





Sosyal Bilimlerin Halen Bilimsel Olarak Ölçülemeyen, Tartışılamayan Alanları Mevcuttur.





Önerlerin toplumsal bilimi ekseni içinde gerçekleşmesi ülkemizde sosyal bilimler için ileriye yönelikte de yararlı ipuçları ve alt yapı verileri oluşturacaktır. Sosyal bilimlerin halen bazı alanları ölçülemediği ve denemediği için bilim olarak kabul edilmemektedir. Bu eksende bilimin kabul etiği ölçüle bilir tekrarlanabilir, insanın kendi hayatına uygulayabileceği, yaptığı etkinlikten zevk duyabileceği, bedeni ve beynine (duygu dünyasına) katkıda bulunacak ve insanın zorluklar ile baş edilmesini sağlayacak önerilerin geliştirmesi beklenir.





Sosyal Bilimlerin Yöntem Zorluğu





Sosyal bilimlerin metodolojik yaklaşımları daha belirgin ve standardize edilmiş durumda, ancak sosyal bilimlerin yöntemleri gerek tümevarım ve gerekse de tümdengelim yaklaşımların da olsun, elde edilen verilerin toplanma tekniği, materyal ve yoruma açık olması nedeniyle farklılık oluşturmaktadır.





Önce İnsan





İnsanın insan olma süreci boyunca halen insan insan ile uğraşmaktadır, Her insan bir dünya denir. İnsanı açıklayacak tek bir öneri ve formülü yoktur. Önce insan deyip birbirini dinlemek, konuşmak, yaşadığı ortamı anlamak ve birlikte ortak payda arayışına gelebiliyorsa ne mutlu.





Görece daha sübjektif ölçüleri de çalışacak kurlun seçiminde sosyal ve ekonomik kaygılara veya tarafgirliklerde değil insanı yaşatmak eksenli liyakatli, insan ve doğadan yana yetkin bilim insanları seçilmesi yara sağlayacaktır. Diğer taraftan, ilgili ilgisiz herkes bilim kurlunda olacaksa ben den kurulda yer almak isterim diyen insanlar çıkabilir. Hatta itirazlarda olabilir.  





8 Nisan 2020 Adana,  İbrahim Ortaş Korona Günlüğü





Prof. Dr. İbrahim Ortaş, Çukurova Üüniversitesi, iortas@cu.edu.tr



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

19.9° / 13.3°