TTB: TIP FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİNİN MAĞDURİYETİ GİDERİLMELİ
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi, Tıp fakültesi son sınıf eğitiminde yaratılan
kargaşanın giderilmesini, öğrencilerin mağdur olmalarının önlenmesini istedi.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi tarafından Sağlık
Bakanlığı’na ve Yüksek Öğrenim Kurulu’na bu konuda gönderilen yazı şöyle:
“COVID-19 salgını ile birlikte eğitime ara verilen yüksek
öğrenim kurumlarında YÖK kararı ile 30 Mart’tan itibaren uzaktan eğitim,
açık öğretim ve dijital öğretim imkanları ile eğitimin sürdürülmesine
başlanmıştır.
Entegre yapıya sahip, çok farklı eğitim etkinliklerini
içeren, büyük bir kısmı uygulamalardan oluşan programa sahip tıp fakülteleri,
tıp eğitimi felsefesine çok uymasa da yaşanan olağan dışı durum nedeni ile
olanakları çerçevesinde uzaktan teorik eğitim vermeye çalışmakta, uygulamaları yaz
döneminde gerçekleştirmeyi planlamaktadır. Ancak eğitimlerinin tamamı
klinik uygulamalardan oluşan intörn
öğrenciler için zorluk daha fazladır ve bu grup için ciddi bir sorun
yaşanmaktadır.
Yüksek Öğrenim Kurumu’nun diğer uygulamalı eğitimler gibi
intörn eğitimine ara verilmesi kararı ile birlikte “Tıp fakültelerinde
intörnlerin gerektiğinde, gönüllü olarak talep etmeleri ve üniversitece
uygun görülmesi halinde sağlık hizmet sunumunda görev alabileceği” yönündeki
kararı tıp fakültelerinde farklı uygulamalara yol açabilmektedir. Her konuda
merkezi karar alan, yerel kurum ve yapılara inisiyatif bırakmayan anlayış bu
konuda net bir tutum almaktan nedense imtina etmiştir. Tıp fakültelerinin bir
kısmı intörn eğitimine ara vermekle birlikte kalan eğitim ve mezuniyet
süreçlerini belirsiz bırakırken, bazıları intörnlere zamanında mezuniyet vaat
ederek gönüllü bir tercihle salgın döneminde eğitimlerine devam
edebileceklerini belirtmiştir. Bu farklı uygulamalar intörn öğrencilerde kaygı
ve ikileme yol açmaktadır.
Öncelikle belirtmemiz gerekir ki, böylesine önemli ve
ciddi bir konuda hem kişilerin sağlık ve yaşamlarına ilişkin, hem de hukuksal
ve etik sonuçları olabilecek bir süreç kişisel tercihlere bırakılamaz.
İntörnlerin sağlık hizmetinde görev almalarının kararı fakültelerin
gereksinimleri üzerinden tanımlanamaz. YÖK ve Sağlık Bakanlığı intörnleri
mağdur etmeyecek bir tutumu ve programı şimdiden tebliğ etmek zorundadır.
Çünkü; olağan dışı koşullarda, salgınla mücadelede ekip
içinde yer alabilme yeterliklerini dikkate almadan intörn öğrencilerden alanda
çalışmalarını talep etmek önemli riskler taşır. Doğal olarak salgın tüm
kurumlarda sağlık hizmet sunumunu etkilemiş, klinikler intörn öğrenciler için
eğitim olanağı yaratmaktan büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Ayrıca salgın ortamı,
sağlık çalışanlarının enfekte olma riskini de çok artırmış durumdadır. Sağlık
çalışanları kişisel korunmalarına dair kaygı yaşarken intörn öğrencilerin bu
ortama katılmaları riski ve kaygıyı artıracaktır.
YÖK ve Sağlık Bakanlığı intörn öğrencilerde oluşan kaygı
ve ikilemi ortadan kaldırmak ve mağduriyetlerini önlemek zorundadır. TTB olarak
somut önerimiz; intörnlerin eğitim, mezuniyet, atama ve TUS süreçleri
konusunda tüm fakültelerin ortak bir tutum almalarının sağlanması; atama ve TUS
zamanlamasının hiçbir intörnü mağdur etmeyecek biçimde düzenlenmesidir.
Öte yandan, salgın sürecinin uzayabileceği ve intörnlerin
de sağlık hizmet sunumunda yer almalarının zorunlu olduğunun tespiti halinde
mezuniyetine zaten birkaç ay kalmış bütün intörnlerin mezun edilerek
atamalarının yapılması ve hızlı bir meslek içi eğitimle hekim kadroları
arasında yer almalarının sağlanması düşünülebilir.
Güncel uygulamadaki gibi gönüllülük temelinde de olsa
intörnleri salgın koşullarında sağlık hizmet sunumunda konumlandırmanın hukuki,
etik ve yaşamsal sorunlar yaratacağını hatırlatır, çalışmalarınızda başarılar
dileriz.
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi”