TÜRK BASINI HER TÜRLÜ DARBENİN KARŞISINDADIR
TÜRK BASINI HER TÜRLÜ DARBENİN KARŞISINDADIR
TGF 53. Başkanlar Konseyi Toplantısı sonrasında açıklanan sonuç bildirgesinde, 'Türk Basını nereden gelirse gelsin her türlü darbenin karşısında olacaktır, tavrını da her zaman demokrasi ve özgürlüklerden yana koyacaktır' denildi.
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin ev sahipliğinde yapılan, Türkiye Gazeteciler Federasyonu 53. Başkanlar Konseyi Toplantısı, Adana'da geniş bir katılımla gerçekleştirildi.
Türkiye'nin her ilinden aktif meslek örgütü başkan, yönetici, gazeteci ve yazarların, bölgenin aşırı sıcaklarına rağmen büyük ilgi gösterdiği etkinlik üç gün sürerken, mesleki değerlendirmeler yapıldı, gazetecilikle ilgili sorunlar masaya yatırıldı ve Çukurova Gazeteciler Cemiyeti'nin gazetecilik yarışmasında dereceye giren basın emekçilerine ödülleri dağıtıldı.
Adana ve çevresinin tarihi, turistik ve kültürel değerlerinin de, yapılan çevre gezileriyle tanıtıldığı organizasyonun Başkanlar Konseyi Toplantısı'ında konuşan TGF Genel Başkanı Yılmaz Karaca, 'Her görüşten meslektaşlarımızın bulunduğu Federasyonumuzun, gazetecilik mesleğine uygun olarak doğrulardan yana aldığı tavır, bundan böyle de sürecek, siyasi ve ekonomik gelişmeler karşısında tarafsız kimliğinin gereği olarak gösterdiği partilerüstü yaklaşımları da devam edecektir. TGF, her daim ülkemizin birliği, dirliği ve bütünlüğünden yanadır, her zaman da öyle olmayı ilke edinmiştir' dedi.
Adana Büyük Sürmeli Otel'de gerçekleştirilen TGF 53. Başkanlar Konseyi Toplantısı öncesinde 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Anadolu Basınının cesur ve kararlı tavrını yansıtan '15 Temmuz Basın Sergisi' açıldı. Toplantı sonrasında açıklanan Sonuç Bildirgesi'nde ise
Türkiye'de bulunan TGF üyesi tüm cemiyetlerin üzerinde mutabık kaldığı şu kararlar alındı:
1- Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde bir büyük ihanet oyununun kanlı sahnesi haline getirilmiştir. Okyanus ötesinde yuvalanmış, kısa adı FETÖ olarak tanımlanan hain terör örgütü, dış güçlerin yönlendirmesiyle ülkemizi ele geçirmeye kalkışmış, güvenlik güçleri ve silahlı kuvvetlerde örgütlenmiş elemanlarıyla Türk halkının üzerine uçak, tank, top ve her türlü silahla kan kusmuştur. Ortaya çıkan hazin tabloda yüzlerce şehit acısı yaşanmış, binlerce vatandaşımız yaralanarak gazi olmuştur.
2- Hain darbecilerin korkunç planları, halkımızın demokrasiden yana tavır almasıyla başarıya ulaşamamış ve teröristlerin vatandaşa doğrulttukları uçakları, tankları, topları, silahları, mermileri; çelik yüreklere çarparak darmadağın olmuştur. Bundan tam bir yıl önce yaşanan bu kabus dolu gecenin sabahında ne sevindiricidir ki darbeciler kaybetmiş, kazanan Halkın demokrasi talebi olmuştur.
3- 15 Temmuz, gazetecilik mesleği ve gazeteciler açısından da müthiş bir sınav olmuştur. Yaygın ve yerel medyanın çok büyük çoğunluğu, 16 Temmuz sabahı, hain darbe girişimini kınayan manşetlerle çıkmış, haberlerde demokrasi ve özgürlükler savunulmuştur. Anadolu Basınının cesur ve kararlı tavrı, basın tarihimize onurlu bir sayfa açarken, meslektaşlarımızın ulusal değerler etrafındaki birlik ve beraberliği, tüm dünyaya örnek olmuştur.
4- Yaygınıyla, yereliyle ülkemiz basını, nereden gelirse gelsin bundan böyle de her türlü darbenin karşısında olacak, tavrını da her zaman demokrasi ve özgürlüklerden yana koyacaktır. TGF çatısı altında örgütlü bulunan 20 binden fazla meslektaşımızın, bağımsız Türkiye sevdası asla bitmeyecek, özgür basından yana mücadelesi artarak devam edecektir.
5- Bu bağlamda, 15 Temmuz sonrasında, ulusal güvenlik nedeniyle tercih edilen OHAL yönetiminin, özellikle hukuksal açıdan ve gerek bireysel, gerekse toplumsal özgürlükler açısından onulmaz sorunlar ortaya çıkardığını vurgulamak zorundayız. Haksız, mesnetsiz, belgesiz, somut bilgisiz, kanıtsız tutuklamalardan meslektaşlarımız da nasibini almış, gazeteciler yargı kararı netleşmeden cezalandırılır olmuşlardır.
6- OHAL'e dayalı olarak çıkarılan KHK'lar sonucunda kullanılan tasarruflar, doğal olarak yeni mağduriyetlere yol açmış ve dış dünyada ülkemiz, insan hak ve özgürlüklerinden giderek uzaklaşan bir yapıya bürünmüş olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu nedenle daha fazla sürdürülemez hale gelen OHAL yönetimi, uzun soluklu olmaktan çıkarılmalı, Türkiye, yeniden olabildiğince ideal demokratik yönetim tarzına dönmelidir.
7- Medyanın ekonomik anlamda yaşadığı problemler, yaşanan basın özgürlüğü ile ilgili sorunların daha da katlanmasına neden olmakta, bunun sancısını da en fazla yerel basınımız çekmektedir. Yerel medya kurumlarının yayın politikaları giderek, reklam ve ilan verenlere bağımlı hale gelmekte, özellikle yerel yönetimlerin, gazetelerin editoryal bağımsızlıkları üzerindeki açık baskıları artmaktadır.
8- Yerel medya kurumlarının mali yapısı için büyük önem taşıyan basın ilan gelirlerinde büyük oranda gerilemeler olmuş, ilan ve reklam fiyatlarıyla ilgili bir arpa boyu yol bile alınamamıştır. Gazetelerin resmi ilan ve reklam gelirlerinde önceki yıllara göre yüzde 50'ye varan oranda azalmalar görülürken, bu durum basın emekçilerinin, asgari ücret düzeyindeki maaşlarını dahi güçlükle alabilmelerine neden olmaktadır. Gazeteciler, mutlaka insani değerlere uygun bir gelir yapısına kavuşturulmalıdır.
9- Kanunen resmi ilan vermesi gereken kurumlar arasında bulunan, Köye Hizmet Getirme Birlikleri, tüzüğüne, 'resmi ilana tabi tutulmama' şartı koyarak kanunların önüne geçmiştir. Köylere hizmet getirilmesiyle ilgili tüm ihalelerin, bu anti yasal tüzük gereğince, resmi ilansız olarak yapılması çok manidardır ve kamusal açıdan onarılması mümkün olmayan zararlara yol açabilmektedir. Basının önemli bir gelir kaybı anlamına da gelen bu durum acilen düzeltilmelidir.
10- Türkiye Gazeteciler Federasyonu'nun öncülüğü ve liderliğinde kurulan Türk Dünyası Gazeteciler Federasyonu'nun, dünya üzerindeki 300 milyonu aşkın Türk Dünyası'na yönelik Belgesel Film Yarışması ve Gazeteciler Cemiyetleri Basın Vakfı'yla birlikte organize ettiği, Türk Dünyası Gazeteciler Şurası etkinlikleri desteklenmelidir. TGF, bağrından çıkararak belli bir misyon haline getirdiği Büyük Türk Dünyası Davası'na destek olmaya ve katkı koymaya devam edecektir.