ULAŞTIRMA KAR MANTIĞI İLE ÇALIŞAN ÖZEL SEKTÖRE TERK EDİLEMEZ
ULAŞTIRMA KAR MANTIĞI İLE ÇALIŞAN ÖZEL SEKTÖRE TERK EDİLEMEZ
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şubesi’nin İstanbul Şubesi ile birlikte düzenlediği ’12. Ulaştırma Kongresi’, Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi’nde yoğun katılımla başladı.
Kongrenin açılışında konuşan İMO Adana Şube Başkanı H. Çağdaş Kaya, kapitalizmin gelişmesine paralel olarak kentlerin büyümesi, kentsel nüfusun artması, trafiğin karmaşık hale gelmesinin ulaştırma ile ilgili tartışmaları dünyada ve daha çok son yıllarda ülkemizde de gündeme taşıdığını söyledi.
Kentlerin, insan hayatını zorlaştıran koşulları ile çözüm beklediğini kaydeden Kaya, “Bu sorunların en başta gelenlerinden birinin de ulaştırma sorunu olduğu aşikardır. Özellikle gelişmiş ülkelerde ulaştırma sistemleriyle ilgili önemli çalışmalar yapılmış ve uygulamalarda bu çalışmaların sonuçlarından faydalanılmıştır. İçinde yaşadığımız dönemde ise artık ulaştırmanın; erişebilirlik, uygulanabilirlik, sürdürülebilirlik, kültürel miras, ekosistem, çevre duyarlılığı gibi kavramlarla birlikte düşünülmesi ve planlamalarda bu duyarlılıkların göz önünde bulundurulması gerekmektedir” dedi.
Ulaştırmada süregelen olumsuzlukların birbirini tetikleyerek çoğaltan yapısını değiştirecek yeni politikaların oluşturulması ve hayata geçirilmesinin günümüz toplumsal yaşamı için önemli bir gereksinim olduğuna işaret eden Kaya, “Çözüm getirmediği gibi çözümü daha da zorlaştıran yanlış adımlar atılması ulaştırma sorununu kaygı verici boyutlara taşımaktadır. Bu nedenle öncelikle toplumun yapısına ve yararına uygun ulaştırma politikalarının oluşturulması önemlidir” dedi. Kaya, 12. Ulaştırma Kongresinin 12 oturum, 4 çağrılı konuşmacı, 24 sözel bildiri sunumu, 3 poster bildiri ile konuyla ilgili güncel bilgi ve araştırmaların paylaşılmasını sağlayacağını vurgulayan Kaya, kongreye emeği geçenlere teşekkür etti.
HER ŞEY RANTA FEDA EDİLİYOR
Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar da trafiğin en karmaşık olduğu Adana’da ulaştırma kongresinin yapılmasını çok önemsediğini vurguladı. İmarı bozuk, yolları bozuk bir kentte ulaşım planı yapmanın da çok kolay olmadığını ancak bahaneye yer verilmemesi gerektiğini kaydeden Karalar, “Büyükşehir, bu işi başlatmalı, biz de üzerimize düşeni yapmalıyız. Yerinde sorununu çözemediğimiz her insan topluluğunun sorunu şehre iniyor. Yeni altyapı, ev, ulaşım, su ihtiyacı sıkıntı yaratıyor. Mümkün mertebe sorunlar insanların kendi oturdukları köylerde, ilçelerde ve mahallelerde çözülürse kent merkezinin de yükü azalır. Maalesef bizim ülkemizde bu durumun tam tersi yaşanıyor. Her şey ranta feda ediliyor. Kara doymayan, vahşi kapitalizmin getirdiği süreç her şeyi ranta endeksliyor. Toprak, su, gıda, ne düşünürseniz düşünün dünyada her şey ranta feda ediliyor. Özellikle bizim ülkemizde 15 yıldır hiçbir temel mesele konuşulamıyor. İnsan hakları, ekonomi, basın özgürlüğü, işsizlik, aydınlanma, hiçbir şey konuşulmaz. Esas sorunlar gündeme gelmez. Suni problemler konuşulur, suni düşmanlar yaratılır. Dolayısıyla esas sorunlar gözden kaçırılır. Türkiye’de gündemi gerçek zemine çekebilsek ulaşım başta olmak üzere tüm problemlerimiz konuşulur ve çözülür” dedi.
TMMOB Genel Başkanı Emin Koramaz ise ulaştırma yatırımlarının sadece kar kriterine göre değil, ekonomik kalkınma, sosyal, siyasi, güvenlik, kitle taşımacılığı gibi kriterlere göre de değerlendirilmesi gerekli yatırımlar olduğunu kaydetti. Esasen bir kamu hizmeti olan ulaştırma yatırımlarının ülkemizde siyasi rant hesaplarının en çok yapıldığı alan olduğuna işaret eden Koramaz, şunları söyledi:
“Bildiğiniz üzere siyasi iktidar ulaştırma alanındaki yatırımlarıyla çok övünmektedir. Ancak kapalı devre üretilen, işlevsel olmaktan uzak ve pahalı, üçüncü köprü ve havaalanı, Galataport, Haliçport, yüksek hızlı tren vb. yatırımların birçoğu özelleştirmeye yöneliktir. ÇED süreçlerinden de muaf tutulan bu projelerle kamuoyunun yakından bildiği üzere çevre de talan edilmekte, ekolojik dengeler alt üst olmaktadır. Henüz sektöre yönelik ulaştırma ana planı yoktur. Uzun ve kısa erimli hedefleri olan bir ulaşım ana planı ile bu planın hedeflerini, yatırım bütçelerini, uygulama sonuçlarını, tüm ulaşım türlerinin mevzuat ve yapısal problemlerini çözecek, sektörün veri tabanını yapılandıracak, planlayacak, izleyecek, denetleyecek ve değerlendirecek, merkezi bir yapılanmaya ihtiyaç vardır.
Ulaştırma sektörü arz–talep ilişkisi üzerine yapılandığından, gelişen ekonomik krizlere karşı duyarlı bir sektördür. Stratejik önemi ve kamusal hizmet üretimi özelliği itibarıyla ulaştırma altyapısı ve işletmeleri için uygulamaya konulan özelleştirme plan ve programları derhal durdurulmalıdır. Ulaştırma sektörünün kaderi sadece kâr mantığı ile çalışan özel sektöre terk edilmemelidir. Ulaştırma alanındaki plansızlık, dağınıklık, kamu ve ülke çıkarlarının ön planda tutulmaması gibi olumsuzluklar bir bütün olarak ülke ekonomisinin tamamına hakimdir. Ülkemiz ekonomisi yıllardır, yüksek oranlı borçlanma ve yoğun ithal girdi kolaycılığının üzerine oturtulmuştur. Üretim-yatırım-tasarruf politikalarının yerini tüketim politikaları ve paradan para kazanma arayışları almış; kent rantlarına, doğa kıyımlarına, finans kazançlarına bel bağlanmıştır.”
BİLİMSEL ÖLÇEKTE PLANLANMIŞ BİR ANLAYIŞLA ÇÖZÜLMELİDİR
İMO Genel Başkanı Cemal Gökçe de, “Bugün dünyada kullanılan fosil içerikli akaryakıta duyulan ihtiyaç halen önemini koruyor. Enerji verimliliğinin artmasına ve çeşitlenmesine yönelik adımlar atılmasına rağmen, fosil içerikli akaryakıt kullanımı büyük ölçüde devam ediyor. Bu kapsamda artan ulaşım çeşidi ve sayısıyla birlikte sera gazı salınımı da giderek artıyor” dedi. Gerek kentler arası ulaşımın sağlanmasında gerekse, kent içi ulaşımında olması gereken demiryolu, metro ve suyolu ulaşımı ne yazık ki devre dışı kaldığını vurgulayan Gökçe, “Bilim ve bilgi insanlarının ve Odamızın tüm uyarılarına rağmen,12 şeritli bir karayolunun bir saatte taşıyacağı yolcuyu sadece bir metro hattının taşıyabileceği önerisi ilgi görmemiştir” diye konuştu.
Gerek kentler arası ulaşım sorununu, gerekse kent içi ulaşım sorununu karayolu ağının uzunluğu ile çözeceğini düşünenlerin, arkalarında binlerce insanın yaşamını yitirmesine, yaralanmasına ve milyarlarca liralık ekonomik kaybın ortaya çıkmasının birer aracı olduğunu ifade eden Gökçe, şunları söyledi:
“20 yılda terör olaylarında 30 bin insanımızı kaybetmenin acısı yaşanırken, 80-100 bin insanımızın trafik kazalarında yaşamlarını yitirmeleri dikkatlerden kaçıyor. Ulaşım sorununu bilimsel ölçekte planlanmış bir anlayışla çözmek gerekiyor. Yolların araçları taşıması yerine, insanları taşımayı amaçlayan bir sistem bütünlüğü içerisinde çözmek gerekiyor. Ulaştırma sisteminin sorunları, farklı dönemlerde planlı bir şekilde ortaya çıkacak gelişmelere paralel olacak bir öngörüyle kentsel dokunun bütünü dikkate alınarak çözülebilir. Bu nedenle ülkemizin ve kentlerin bir “Ulaştırma Ana Planı” olmak durumundadır. Ayrıca, çevresel, kentsel, insani ve tarihi değerleri bozmadan koruyan bir anlayışla yapılmalıdır “Ana Planlar”. Devletin ve yerel yönetimlerin görevi de; ekonomik ve toplumsal gelişmenin ihtiyacını karşılayabilecek şekilde ülke ve toplum yararına uygun taşıma sistemlerini kurmak ve işletmektir.”
“BEN YAPTIM OLDU” ANLAYIŞI TERK EDİLMELİDİR
İMO İstanbul Şube Başkanı Nusret Suna ise, ulaşımın sorun olduğu sürece İMO’nun bu sorun üzerinde duracağını belirtti. Ulaşım tartışmalarının daha çok İstanbul odaklı yürüdüğünü kaydeden Suna, “Birinci Boğaz köprüsünden Marmaray tartışmalarına kadar İstanbul Şubemiz, her zaman sürecin içinde olmuş, gerçekleştirdiği etkinliklerle kamuoyunu bilgilendirmiş, ulaştırma tartışmalarında bilimsel-mesleki farkındalık yaratarak gündemi belirlemiştir” dedi.
“Ulaşım sorunu ne sadece İstanbul’la ne de kent içi ulaşımla sınırlıdır. Kaldı ki sadece ülkemizin yaşadığı bir sorun da değildir” diyen Suna, “Bu sorun ekonominin, toplumların, sosyal yaşamın gelişmesiyle doğrudan ilintilidir” diye konuştu.
Suna şunları söyledi: “Belirtilmelidir ki, ulaştırma konusuna yaklaşım öz itibariyle politiktir. Yani karar vericilerin ekonomik-sosyal tercihlerinin yansımasından ibarettir. Örneğin kentlerimizin insan odaklı mı, yoksa araç odaklı mı düzenleneceği politekniğin ilgi alanına giren bir tartışmadır. Tercihiniz kentlerin araç odaklı düzenlenmesi yönündeyse, günümüz kentlerinin nasıl bu hale geldiğinin yanıtı sır değildir. İstanbul’un da, ülkemizin de Ulaşım Ana Planı yoktur. Kayda geçen son Ulaşım Ana Planı’nın tarihi 1983’tür. O plan da, tozlu arşivlerdeki yerini almış, ulaşımımız adeta kaderine bırakılmıştır. Her dönemde, her zeminde ısrarla vurguluyoruz. Ulaşım Ana Planına ihtiyaç bulunmaktadır. Plan, sürdürülebilir, işlevsel, bütünlüklü, toplu taşımacılığı merkezine alan bir perspektifle hazırlanmalıdır. Hazırlık aşaması, ilgili meslek odalarının, üniversitelerin ve örgütlü yapılar aracılığı ile vatandaşların katılımına açık hale getirilmelidir. Dolayısıyla, “ben yaptım oldu” anlayışı terk edilmelidir.”
GÜNGÖR EVREN: AMACIMIZ BİLİMİN IŞIĞINDA ÇÖZÜM ÜRETMEK
Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Güngör Evren ise kongrenin düzenlenmesi nedeniyle duyduğu mutluluğu paylaştı. Evren, “Amacımız bilimin ışığında ülke sorunlarına çözüm üretmek ve uygulamalarını gözetmek, görülen yanlışlarda uyarıcı önlemlerde bulunmaktır” dedi. 1974 yılından bu yana birçok öneri getirildiğini ve uygulandığını kaydeden Evren, “Ne yazık ki çabalarımız gerçek yaşamda karşılığını bulamadı. Çözüm önerilerimiz görmezden gelinmiş, eleştiriler dinlenmemiş, son günlerde karşıt tavır sergilenmeye başlanmıştır. Oysa planlama yaşamsal bir öneme sahiptir ancak ülkemizde plan dışı yatırımlar hızla artmaya başladı. Doğa ve tarihi değerler konusunda da aynı şekilde davranış sergilendi. Çevre ve doğaya karşı kıyımlar yapıldı” dedi.
Kongrenin toplumun tüm kesimlerini yakından ilgilendirdiğini, çok sıkı bir çalışma programı hazırladıklarını kaydeden Evren, “Ülkemiz adına en iyi çözümleri sunmanın derdindeyiz. Her şey apaçık ortada olmasına ve hiçbir şeyin sır olmamasına rağmen çözüm üretilemiyor” diye konuştu.
SERAN AYSAL: KIBRIS’TA METROYU GÜNDEME TAŞIYAMIYORUZ
KKTC İMO Başkanı Seran Aysal da yılların hataları sonucunda Türkiye’de ve KKTC’de ulaştırma sorunlarına müdahil olmaktan uzak tutulduklarını söyledi. KKTC’de meslekle ilgisi olmayan atamaların yapıldığını, işlerin Türkiye’ye havale edildiğini, işlerin bu şekilde yürütüldüğünü söyleyen Aysal, “Adamızda sadece teknik değil yaratılan düzeni de ortada kaldıracak bütünlükçü bir ulaştırma politikasına ihtiyaç vardır. Hızlı yapılaşan kentlerimiz aldıkları göçlerle birlikte daha çok sorunlarla gündeme gelmektedir. Fakat Kıbrıs’ta metro gibi bir konuyu gündeme taşıyamamaktayız. Nüfusu az olmasına rağmen trafik kazalarının çokluğu uygulanan yanlış politikaların yanlışlığını göstermektedir” dedi.