'ÜLKEMİZDE HUKUK DEVLETİ İLKESİ AYAKLAR ALTINDA'
'ÜLKEMİZDE HUKUK DEVLETİ İLKESİ AYAKLAR ALTINDA'
Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, 5 Mart Hukuk Devleti Günü nedeniyle yayınladığı kutlama mesajında, ülkemizin hukuk devleti ilkesinin ayaklar altında olduğunu savundu.
Hukuk devletinin, egemenliği yasama, yürütme ve yargı organları eliyle ayırarak farklı kişiler tarafından denge ve denetleme mekanizması oluşturarak kullanılmasını sağlayan ve hukuk kurallarını koyanları da bağlayan bir sistem olduğunu ifade eden Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, hukuk devletinin evrensel temel hakları anayasal güvence altına aldığını, normlar hiyerarşisini oluşturduğunu ve yasama, yürütmenin ve yargının hukuka bağlı olmasını ifade ettiğini vurguladı.
Hukuk devleti ile kanun devletinin farklı kavramlar olduğunu belirten Av. Küçük, “Hukuk, bireylerin doğuştan ya da sonradan sahip oldukları her türlü insani, ahlaki evrensel değerler bütünüdür. Kanun ise bunların yazılı hale getirilmiş halidir” dedi. Hukuk devletinin Anayasa’da işleniş biçimine de değinen Av. Küçük, bu konuda ilk defa 1961 Anayasasının, hukuk devletine yönelik yükümler içerdiğini, 1982 Anayasanın da bazı maddelerinde hukuk devletine atıflar yapıldığını kaydetti.
Sosyal devlet anlayışının, hukuk devletinin varmak istediği amaç olduğunu söyleyen Av. Küçük, mesajında şöyle dedi:
“Devletin hukuk devleti olduğu hususu anayasanın teminatı altındadır. Hukuk devleti, hukuka bağlı ve hukukun üstünlüğüne esas alan devlet demektir. Devlet yönetimi ve yetkilerinin sınırını hukuk belirler. Sosyal devlet, güçsüz kişiler karşısında pozitif ayrımcılık sağlayan devlettir”
“Bir hukuk devletinden bahsedebilmek için o devletin her şeyden önce yurttaşlarına eşit davranması ve ideolojisinin olmaması gerektiğini de vurgulayarak, günümüz Türkiye’sinde ne yazık ki hukuk devletinin siyasi iktidar tarafından içselleştirilmediğini ve yaşama geçmediğini görmekteyiz. 15.Temmuz darbe kalkışması sonrası suçla ve suçluyla mücadele yapılırken, eh temel hukuk kurallarının dahi ihlal edildiğini, OHAL ve KHK’lar ile asıl kurucu irade olan TBMM devre dışı bırakılarak hak ve özgürlüklerin kısıtlandığını, adil yargılanma hakkı, masumiyet karinesi, müvekkil avukat ilişkisindeki mahremiyet, düşünce ve ifade özgürlüğü, barışçıl gösteri ve yürüyüş hakkı, basın ve haber alma özgürlüğü gibi daha bir çok hakkın devlet eliyle, parti devleti, polis devleti yaklaşımı ile diktatoryal yöntemler ile ortadan kaldırıldığını görmekteyiz. Yargının da baskının ve endişe ortamının aracı olarak kılınmaya çalışıldığını da görmekteyiz. İsteğimiz ve temennimiz biran evvel OHAL’in sonlandırılıp, KHK’ların iptal edilerek ülkemiz için hiç gereği ve ihtiyacı olmayan reijm ve sistem değişikliğine dönük Anayasa değişikliği heveslerinden vazgeçilerek, olağan günlerine dönmesi, siyasi iktidar tarafından suni olarak yapılmaya çalışılan toplumsal kutuplaşmanın ve ayrışmanın son bulması, hak ve özgürlüklerin tesis edilmesidir.”