Son günlerimizin en önemli gündemi; Sedat Peker videolarının konuşulması Veyis Ateş, Sezgin Baran Korkmaz ve Milli takımımızın Avrupa şampiyonası konusu olarak geçiyor..
TÜİK verilerinde 2000 öncesi gelir dağılımının günümüze oranla, arasındaki makas ciddi bir oranda açılmış durumda..
Bir tarafta, kaderine razı olmuş bir kesim, nefes aldığına şükrederken diğer tarafta üzerine hiç bahis oynanmayacak kadar önemsenmeyen kişilerin çok kısa zamanda servet sahibi oluvermesi..
“Orta gelirli” diye bir kesim neredeyse kalmadı.. Kalmışsa bile, ahlaki değerlerine sahip olma çabasını devam ettirip, alnının terini ekmeğine katık edenler, üç ileri, dört geri yapmaktalar..
Ortada ciddi bir hırsızlık, çökme, suistimal, haksız kazanç, kara para, paylaşım ve pişkinlik var..
Ve bunu utanmazca, arsızca çıkıp inkar edecek gazeteci bozuntusu gibileri, güya kendini aklamakla meşgul..
Yakışıklı şapkasına anlatsın, o dinler belki..
Eşkere, Cürüm-ü reşit olmuş, kuyruğu dik tutma derdinde afrasıyla ve tafrasıyla hâlâ ..
Bu çıkar kavgalarının sayesinde, Sezgin Baran Korkmaz gibi bir itirafçımız daha oldu Hamdolsun..
Canı yananın, At'tan nasıl daha hızlı koşacağını göreceğiz inşallah..
Veyis ve bunun gibi onlarcasını maalesef ki tek tek sayarım..
Ar ederim ki, söz hakkı düşer, olmayan lafa ve adamlıklarına diye..
Bahsedilen para miktarı, karnını doyurma derdinde olanlar için, bırakın bir arada görmeyi, hayali bile aklılda canlandırılamaz..
“TL’ye çevir, yaz veya telaffuz et?” desem..
Sorduğuma pişman olurum..
“Tanrıyı görmek” gibi birşey..
Ortalığın toz duman olması; paylaşılması gereken kirli paranın “pay edilme” şeklinden kaynaklanmasıdır desek, bir tık öteye taşır konuyu..
Kardeşlerine ve 40 yaş altındaki dostlarına, (beni muaf tutmuş) bu pisliğin nasıl döndüğünü anlatan Sedat Peker’e kırılmama rağmen, teşekkür edeceğim hiç aklıma gelmezdi..
Yeraltı dünyasının vahşi kurallarının yanında, anaya, bacıya, eşe, çocuğa, namusa ve ekmeğe ilişmenin karşılığı, yazılı olmayan infaz kanunudur..
Bunların dışında her yol mübahtır..
Mübah olan;
Olası veya olacak, veya olmuş gayrımeşru bir kazançtan pay istemek, bu alemdeki kişilerin gücüne ve pozisyonuna göre, doğasındadır..
Bir yerde böyle bir şey varsa, işin içinde olanlar için, “istemek” kaçınılmazdır..
Peker’i tetikleyen şey aslında budur..
Aslan avından bahsederken, Afrika kırsalında Massai Mara’nın vahşi yaşamındaki kuralsızlığı anlatmak istediğini anlıyoruz..
“Aslan, ihtiyaç duyarsa, gider ve alır.. ” sonucu ne olursa olsun ..
Peker, bu konuda kendini afişe etti.. İşin bu boyutunda, kendi amacına ulaştı mı, bilemem ama, bizleri epey aydınlattı..
Şu da bir gerçek ki; alemin diğer avcılarının oturdukları yerde, tırnaklarını yemediğini de bilmemiz gerekiyor..
Bir tarafta, belli ki daha söz sahibi veya imtiyazlı kişiler, erken tahliye ile “av sahasına” sürülüyor veya sürülecektir..
Saha temizlenip “güzel oyun” için, ayağa takılacak tüm unsurlar operasyonla hasımlıktan bertaraf edilip, “açık futbol” için zeminin, daha da oynanabilir olması için hazırlanıyor ..
Bakalım, Fillerin tepiştiği çimler daha ne kadar dayanacak?..
Bekleyelim ve seyredelim..
YALÇIN Öndüç
21 haziran 2021