YAĞIŞ ALMAYAN BÖLGELERDE KURAKLIK RİSKİ
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı görüntülü basın açıklamasında kuraklık riskini değerlendirdi.
“Ege ve Marmara bölgesinde devam eden yağışlar özellikle kuru alanlarda üretim yapan üreticilerimizi sevindirdi ve bu bölgelerde kuraklık riski şimdilik azaldı. Yağış almayan İç Anadolu Bölgesinde ise kuraklık riski devam ediyor. Üreticilerimiz kış yağışlarının devamının gelmesini bekliyor” vurgusu yapan Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Ekim, kasım, aralık ayları ve ocak ayının başında beklenen yağmur ve kar yağışlarının düşmemesi sonucu ekim alanlarında özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde buğday ve arpa çıkışları olumsuz etkilendi. Önümüzdeki günlerde beklenen yağışlar gerçekleşmezse üretimi ve üreticilerimizi zor günler bekliyor.
2022-2023 yılı tarımsal üretim ve pazarlama dönemi ekim ayı itibarıyla başladı. Başta kışlık hububat olmak üzere, bazı baklagiller, kanola ve bazı sebzelerin ekimleri yapıldı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün 1 Ekim-31 Aralık 2022 tarihleri arasındaki toplam yağış verilerine göre tüm bölgelerimiz normalin altında yağış alırken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi hariç diğer tüm bölgelerimiz geçen yıla göre daha az yağış aldı. Marmara ve İç Anadolu bölgelerinin bir bölümünün yeterince yağış alamaması ve hava sıcaklıklarının normallerin üzerinde gerçekleşmesi sebebiyle bu bölgelerde suya daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Özellikle Konya, Eskişehir, Nevşehir ve Kırşehir illerinin bazı bölgelerinde çimlenmede sorun olduğu, köklerde sararma meydana geldiği görülüyor.
Sonbahar yağışlarının yetersizliği ile yeni sezona sorunlarla başlanırken beklenen kış yağışlarının da gerçekleşmemesiyle çiftçilerin tedirginliği arttı. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye'de son üç ayda yağışlar uzun yıl verilerine göre yüzde 38, geçen yıla göre de yüzde 29 azalma göstermesiyle kış kuraklığı yaşanıyor. Beklenen kar yağışlarının yeterince gerçekleşmemesi durumunda, ilkbaharla birlikte ekimleri gerçekleştirilecek diğer ürünler içinde sıkıntılı bir döneme girilecek.
İçme ve tarımsal sulama baraj ve göletlerinin normal seviyelerinin çok altında su tutma riski bulunurken, yeraltı sularının yetersizliği de artarak devam ediyor. Birçok ilimizde baraj seviyelerinin düştüğü, göllerde çekilme olduğuna yönelik bilgiler geliyor. 30 Aralık 2022 itibarıyla elde edilen verilere göre 81 barajın 31’inin, yani yüzde 38’inin aktif doluluk oranı yüzde 30’un altındadır.
Kışlık ekilen ürünlerde kuraklıktan etkilenme dolayısıyla verim kaybı tahminleri için henüz erken bir dönemdeyiz. Önümüzdeki günlerde yağışların normal seviyesinde olmasıyla hububatta kuraklık riski azalabilir. Kış yağışlarının yanında mart, nisan ve mayıs aylarındaki yağışların kışlık ekimler açısından önemi daha büyük hale geldi.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2022 yılı aralık ayı sıcaklık ortalaması normaline göre 3,2 santigrat derece artış göstererek 8 santigrat derece seviyelerine ulaştı. Bu sıcaklık değeri 52 yıllık aralık ayı ortalamalarının en yükseği olarak ölçüldü. Yine bölgeler bazında da sıcaklık değerleri oldukça fazla gerçekleşti. Antalya ilinde aralık ayında maksimum sıcaklık ortalaması 92 yıl sonra rekor kırarak 19,1 santigrat dereceye ulaştı. Aralık ayından sonra ocak ayında da normallerin üzerinde devam eden hava sıcaklıkları özellikle meyve ağaçlarında fenolojik gelişmenin zamanından önce olmasına neden olacak. Bu durum sonraki aylarda meydana gelebilecek don afetiyle, ülkemizin katma değeri yüksek önemli ihraç ürünlerinden olan fındık, kayısı, üzüm, erik, kiraz ve badem gibi ürünlerde zarara sebep olabilir.
Arka arkaya 3 yıldır sonbahar yağışlarının normallerin altında gerçekleşmesi ve bu yıl sezonun başından itibaren ülke genelinde beklenen yağışların gelmemesi sonucu meteorolojik ve tarımsal kuraklığın yanı sıra hidrolojik kuraklık da yaşanabilir. Önceki yıllarda hidrolojik kuraklık sonucu göller ve akarsularda kurumalar görülmüş, barajlarda su seviyeleri azalmış, yeraltı su seviyeleri gerilemiş, içme suyu konusunda dahi endişeler yaşanmıştı. Uzmanlar bugünlerde de gelecek tehlikeyi işaret ediyorlar. Göllerde kurumaların olduğu, baraj seviyelerinin düştüğüne yönelik haberler sürekli artıyor.
Yeterli sulama yapılamaması durumunda birçok üründe verim kaybı yaşanabilir. Su yetersizliği ürün tercihlerini de etkileyecek, üretici daha az su isteyen ürünlere yönelecektir. Üretim düşüklüğü gıda arzının gerilemesine neden olacak ve neticede ise yaşanan bu olumsuz durum tüketici fiyatlarına olumsuz yansıyacaktır.
Hidrolojik kuraklık sonucu sulu tarım alanları da riske girebilir. Çiftçilerimiz yağışın olmaması ve barajların su seviyesinin düşük olması nedeniyle hangi ürünü ekeceği konusunda kararsız kalıyor. Önümüzdeki aylarda yağışların yetersiz olması ve sulamanın yeterli düzeyde yapılamamasıyla mısır, pamuk, şekerpancarı gibi çok su isteyen ürünlerde de sorun yaşanabilir.
Kuraklık diğer doğal afetlerde olduğu gibi küresel ısınmanın getirdiği iklim değişikliğiyle gelişen bir durumdur. Uzmanlar sorunun köklü çözümü için alınan tedbirlerin kısa ve orta dönemde yarar getirmeyeceğini de ifade ediyor. Bu nedenle kuraklık riskini yönetebilmeli, en az zararla bu afetten çıkmanın yollarını bulmalıyız. Gerek tarım, gerek sanayi sektörleri ve gerekse evde tüketilen suyun tasarruflu olarak kullanılmasını sağlayacak önlemler alınmalıdır.
Bu bağlamda, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, 2020-2021 sezonu öncesinde iklim değişikliği ve kuraklığın ciddi bir boyutta kapımızı çaldığını 2020’nin aralık ayında geniş bir raporla kamuoyuna duyurmuştuk. Ülkemizin Akdeniz çanağında iklim değişikliği sonuçlarından en fazla zarar görecek ülkelerden biri olduğunu, bu konuda tedbir alınması gerektiğini belirtmiştik. Yaşanan önemli boyuttaki kuraklıktan zarar gören üreticilerimizin kaybolan gelirlerinin telafi edilmesini istemiştik. Neticede kuraklıktan zarar gören üreticilerimize gerekli destekler sağlanmıştı. Bugün yine bu uyarıları yapıyoruz ve acilen alınması gereken tedbirler olduğunu vurguluyoruz.
Basınçlı sulama imkanlarının artırılması sağlanmalıdır. Bölge bazında kuraklığa ve soğuğa toleranslı tohum çeşitleri daha fazla geliştirilmeli ve hastalıklara dayanıklı çeşitlerinin kullanım alanları yaygınlaştırılmalıdır. Yeni gölet ve baraj yatırımları başlatılmalı ve devam edenler bir an önce tamamlanmalıdır. Yer altı sularımızın bilinçsizce ve aşırı bir şekilde tüketilmesi önlenmelidir. Güneydoğu Anadolu Projesi, Konya Ovası Projesi, Doğu Anadolu Projesi gibi büyük sulama yatırımlarını içeren projeler bir an önce tamamlanmalıdır. Acilen eski ve atıl vaziyette olan sulama sistemleri yenilenmeli, kapalı sistemlere geçilmelidir. Yeraltı sularını tutmak için yeraltı barajları inşa edilmelidir.
2022-2023 tarımsal üretim döneminin; verimli geçmesi için yağış almayan tüm bölgelerimizde en kısa zamanda yeterli yağışın alınarak, çiftçilerimizin bol kazanç sağladığı, kalite ve rekoltenin düşmediği bir yıl olarak tamamlanmasını temenni ediyorum.”