İNMEYİ ÖNLEYEN 7 KRİTİK ÖNERİ!
“Ölmekten değil de, felç kalmaktan korkuyorum”…Sıkça duyduğumuz bu cümle felç geçirmekten ne kadar çok korktuğumuzu oldukça iyi anlatıyor aslında. Haksız da değiliz; toplumda ‘felç’ olarak isimlendirilen inme dünyada ve ülkemizde en sık ölüm ve ciddi fonksiyon kaybına, daha da kötüsü yatağa bağımlı kılan hastalıklardan biri. Öyle ki hemen her ülkede en sık yaşam kaybına neden olan 5 hastalıktan birinin inme olduğu belirtiliyor. Tüm dünyada bir yılda 17 milyon kişi inme geçiriyor ve 6 milyon kişi de bu hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor. Üstelik görülme sıklığı 50 yaş ve sonrasında artsa da inme her yaşta, hatta çocukluk çağında bile gelişebiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu aslında erken dönemde müdahale edildiğinde inmenin yol açtığı kalıcı hasarların önlenebileceğine dikkat çekerek, “Daha da önemlisi, inmenin risk faktörlerini bilmek ve bu doğrultuda önlemler almak bu hastalığın gelişme riskini neredeyse yüzde 50 gibi yüksek oranında düşürebiliyor. Önlenebilir en önemli risk faktörü hipertansiyondur” diyor. Prof. Dr. Murat Aksu,10 Mayıs Dünya İnme Önleme Günü kapsamında yaptığı açıklamada; inmeyi önleyen 7 kritik öneriyi anlattı, önemli uyarılarda bulundu.
Tansiyonunuzu kontrol altında tutun
Hiç kuşkusuz inme riskini artıran en önemli faktör, kan basıncının yüksek olması. Öyle ki İsveç’te yapılan bir araştırmaya göre; inmelerin yüzde 35 gibi önemli bir oranı tansiyon hastalığına bağlı gelişiyor. Bu nedenle yüksek tansiyon probleminiz varsa kan basıncınızın kontrol altında olması için tedavinizi asla aksatmayın, diyetinizde tuz miktarına da dikkat edin.
Sigaradan uzak durun
Sigara da en önemli risk faktörlerinden biri. Yapılan çalışmalar günde 1 paket sigara içmenin inme riskini 2 katın üstünde artırdığını ortaya koyuyor.
Kan şekerinizi düşürün
Diyabet damarlarda dolaşım bozukluğuna yol açarak inme riskini artırıyor. Yapılan araştırmalar diyabetin inme riskini 2 kat artırdığını ortaya koyuyor. Bu nedenle diyet ve gerekiyorsa ilaç tedavisiyle kan şekerinizin dengede kalmasını sağlamayı asla ihmal etmeyin.
Spor yaşam tarzınız olsun
ABD’de yapılan bir araştırma; spordan uzak ve hareketsiz bir yaşamın inme riskini en az yüzde 20 artırdığını ortaya koyuyor. Bunun nedeni ise hareketsiz yaşamın damar duvarlarında bozukluğa yol açması.Haftada en az 3 gün 45’er dakika düzenli tempoda yürümeyi alışkanlık haline getirin.
Sağlıklı uyuyun
Uyku apnesi veya uykuda hareket bozuklukları, uykusuzluk gibi diğer uyku hastalıkları nedeniyle inme riski önemli derecede artıyor. Hem ülkemizde hem de Avrupa Birliği’nde yapılan çalışmalar bunu destekliyor. Eğer sabahları uykunuzu alamamış hissediyorsanız veya gündüz uykuluysanız mutlaka bir uyku hastalıkları uzmanına başvurun.
Sebze ağırlıklı beslenin
Sağlıksız beslenmek de inme riskini artıran etkenler arasında yer alıyor.Hayvansal yağlardan, kırmızı etten ve işlenmiş karbonhidratlardan zengin beslenen kişilerde inme riski sağlıklı beslenen kişilere göre daha fazla. Yapılan çalışmalar sağlıklı beslenmenin inme riskini azalttığını ortaya koyuyor. Bunun için sebze ve meyve ağırlıklı beslenmeli, beyaz eti düzenli tüketmeli ve kırmızı et tüketimini kısıtlamalısınız. Ayrıca çilek, dut, karadut, ahududu ve yabanmersini gibi küçük meyveler de, içerdiği damar koruyucu etkileriyle inme riskini düşürüyorlar.
Yüksek kolesterole karşı önlem alın
LDL, bir başka deyişle kötü huylu olarak adlandırılan kolesterol tipinin yüksekliği ile inme riski arasında doğrusal bir ilişki var. Eğer LDL değeriniz yüksek ise diyetinize çok dikkat etmeli ve gerekirse ilaç kullanmalısınız.
Fazla kilolarınızdan kurtulun
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu “Fazla kilolar inme riskini arttırır. Bel çevresi kadınlarda 88 cm’yi, erkeklerde 102 cm’yi aşarsa inme yönünden dikkatli olunması gerekir. Ayrıca bel/kalça oranının da 1’den düşük olması, inme riskini azaltır” diyor.
İlk 3 saat çok önemli!
İnme beyin damarlarındaki tıkanma veya kanama sonucunda güç ve his başta olmak üzere bazı işlevlerin ani kaybı olarak nitelendiriliyor. Kol ve-veya bacakta güç kaybı, his kaybı veya değişikliği, yarım görme veya çift görme, konuşma bozukluğu veya denge bozukluğu inme habercisi olabiliyor. Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Murat Aksu bu durumda hiç zaman kaybetmeden bu tedavinin yapılabileceği bir hastaneye başvurmanın yaşamsal öneme sahip olduğu uyarısında bulunarak, “İnmenin ilk belirtileri ortaya çıktıktan sonra ilk 3 saat içerisinde tedaviye başlanması en ideal durumu oluşturuyor. Bazen bu süre 6 saate kadar uzatılabiliyor. Ancak akılda tutulması gereken şey, belirtiler başladıktan sonra, başka hiç bir şeyle oyalanılmadan doğrudan hastaneye başvurulması gerektiği” diyor.Erken müdahale edildiğinde beynin beslenmesinde problem oluşturan pıhtı ortadan kaldırılabiliyor, böylece felç, konuşma, denge bozukluğu gibi kalıcı hasarlar önlenebiliyor.