YURTTAŞ OLABİLMENİN BAŞKA YOLU YOK!
GÜNCEL 20.01.2022 20:14:47 0

YURTTAŞ OLABİLMENİN BAŞKA YOLU YOK!

YURTTAŞ OLABİLMENİN BAŞKA YOLU YOK!






Gündemin değişmeyen konuları; ekonomi, geçim, alım gücü, işsizlik, açlık, yoksulluk…





Kimin nasıl doyduğu, nasıl köşe döndüğü, nasıl haksız kazanç elde ettiği değil!





Yurttaşın içinde bulunduğu koşulların dışına çıkacak “yerleri” darmadağın…





Ne beşli çetenin ülkeyi uğrattığı zarar, ne “iktidarın” bunlara verdiği işler, ne bu yapılan işlere yurttaşın vergilerinden ödenen döviz cinsi ödemeler, ne buralardan yurttaşın “hiç” yararlanmaması, ne “iktidarın” yandaşlarına yaşattığı şatafat, ne “biz sizin için en iyisini yaparız” yalanı…





Bunları sabahtan akşama dek anlatsanız da, birazdan çıkacağı pazar ya da market alış-verişinde karşılaşacakları fiyatlar yurttaşın önceliği…





Yağın fiyatı ne olmuş, mercimeği kaça alacak, deterjan bir önceki fiyata ne denli yakın, kahvaltılık peynir/ zeytin/ sucuk/ tere yağ/ bal seçeneklerinden hangilerini alabilecek, çocuğunun okuduğunu/ yaşananı anlaması için protein gereksinmesini nasıl sağlayacak…





Yurttaşın ilgilendiği soru çok!





***





Çıplak gözle kolayca görülebilecek/ anlaşılabilecek olayları görmeme/ bilmeme “ısrarı” sürüyor!





Bu “ısrarın” ne denli sürebileceğini, ne denli bu “belirsizliğe” dayanılacağını, yaşanan kış soğuğunda buna ne denli karşı koyulabileceğini sanıyor “iktidar” çığırtkanları; anlamıyorum!





Yurttaşın yürüyecek yollarını kapatmışsınız, “neden bize gelmiyorsun” diyorsunuz!





“Birlikte yürüdük biz bu yollarda” şarkısıyla uyutmadılar mı yıllarca, “hasretinden gözlerimiz yolarında kaldı” demediler mi, “kefen giyip desteğinizi yapın” yardımını görmediler mi; unutmadık!





Yapılan yanlışı anlamaları için daha “ne” yaşanması gerekiyor, daha “ne” denli suçu bastırma algısı egemenleştirilmek isteniyor?





Bu bilinmezliğin “ısrarı” daha ne denli sürdürülmek isteniyor; bilen var mı?





***





Mimiklerini kulaklarına dek çıkararak konuştukları konu yirmi aralık kumpası; anımsayalım, bakan Nebati konuşmasında “çarpılan küçük yatırımcılar oldu” dedi, ardından da büyük yatırımcı gibi “işini” bilmediğini ileri sürdü, doğru söyledi!





Peki, geçen bir ayda değişen ne oldu? Yurttaşın alım gücü mü arttı, raf/ tezgah fiyatları mı geriledi, sokaktan yükselen ses daha mı umut doldu, üç ayda iki katına çıkan dövizin yüzde otuz değer yitirmesi yaşamı ne denli yaşanılır kıldı?





Diyorum ya, “iktidarın” mimikleri kulaklarında, taş atıp altında “horon” tutmaktan uzak durmuyorlar; yurttaşın cebinin biraz daha delindiğini, biraz daha alım gücünü yitirdiğini, biraz daha yarınlarının çalındığını, kış soğuğunda zorlandığını, yurttaşın/ yaşamın köşe taşlarının öncelikli öğesi olduğunu görmüyorlar!





***





Görüyorlar mı?





Bir ay öncesine değin “dövizdeki belirsizlik” konuşulurken, sanki birini/ diğerinden ayırmak olası gibi/ mimikleri genişleterek şimdi de “akaryakıttaki belirsizlik” konuşuluyor!





Ne de olsa “döviz” üzerine yoğunlaşmaktan kurtulduk, artık “döviz” konuşulmuyor, “akaryakıt” konuşmaktan “hoşnut” olalım öyle mi?





Sanki “döviz” yaşamımızdan çıkarıldı, sanki “dövizle” alınacak her şeyi üretiyoruz, sanki “dövizsiz” yaşanılacağını da tüm dünyaya kanıtladık ya; şaka, diyeceğim ama değil!





Böyle bir algıyı yurttaşın yaşamına bulaştırmak istiyorlar!





Bu yurdun özünün/ benliğinin/ saygınlığının ölçütlerinden bir olan “ulusal parayı” dövizle sınadıklarını söyleyen yok!





“İyi dileklerle” başlayan 2022 yılının ilk yirmi gününde akaryakıta “kaç” zam gediğini, zamsız yakıt almak için “kaç” gece istasyon önlerinde yığılmalar olduğunu saymadım; saydıkça kızgınlığım kabarıyor!





En son dün, sosyal medyada biri yazmış, “akaryakıtta zam yok değil mi” demişti, ardından Fatih Portakal’ın paylaşımında gördüm, “yeter artık ya, utanma da kalmadı” yazmıştı!





Sözüm ona, sabaha “mazota zam” ile uyandık!





“İktidarın”, olanlar karşısında “yurttaş bunu nasıl kaldıracak” diyecek anlayışı yok; daha çok acı, daha çok zam, daha çok yoksulluk, daha çok doyumsuzluk…





Verdikleri müjdeyi de unutmayalım; “iktidar”, kara kış günlerinde ısınacak yer arayan yurttaşlara “kış yardımı” verecekmiş; -cekmiş, unutmayalım!





***





Gündemin değişmeyen konuları olan ekonomiyi, geçimi, alım gücünü, işsizliği, açlığı, yoksulluğu düzenleyecek olan güç de, insanlara bunları yaşatan da “iktidardır”!





Demokrasiyle yönetildiğini söyleyen ülkelerde, “iktidar” yurttaş adına çözümler üretir,  yaşamın kolaylaşmasını sağlar, alım gücünü artırır, işsizliği azaltmanın/ üretimi artırmanın yollarını aramak için uğraş verir!





Bunlar yapılmıyor, üstelik yurttaş her gün biraz daha sorunlarla karşı karşıya bırakılıyorsa, orada demokratik yöntemlerle “iktidar” sorgulanmalıdır!





Yoksullaşmanın, zamlardaki büyümenin,  alım gücündeki azalmanın, asgari ücretin/ emekli maaşının daha verilmeden eritilmesinin hesabını “iktidar” verebilmeli…



YAZARLAR

16.6° / 8.1°