Fransız işgalinden kurtulup özgürlüğümüze kavuştuğumuz güzel bir gündür.
Ama benim için bir güzel tarafı da annemin doğum günü olmasıdır.
Sessiz bir kadındı annem.
Konuşmaktan çok dinlemeyi severdi.
Sessizliği babasına çekmiş.
Benimki de anneme.
Ama başbaşa olunca sıkıntıyla geçen çocukluğunu, babasına olan sevgisini, hastalandığında ona nasıl özenle baktığını ve çok şeyler anlatırdı bana.
Özel idareden emekli Yolgeçen köyünden Nedim Efendi ile Romanya'nın Köstence'sinden göçüp gelmiş Yaşar Hanımın dört çocuğunun en büyükleriymiş annem Süheyla.
Kardeşleri Necla, Mualla, Yusuf Ziya
Bir gün anneme Orhan Veli'nin Dedikodu şiirindeki Süheyla ile Teyzem Mualla siz miydiniz ? dedim.
Kim bu Orhan? dedi.
Şair Orhan Veli dedim.
Sonra şiiri okudum.
Şiir bitince ben gülerek kaçarken annem terliğini bazuka gibi arkamdan fırlatmıştı.
Bir gün anneme babamla nasıl tanıştıklarını sormuştum.
Ahbapları bir plan yapmış.
Sinemaya götürmüşler.
Film başladıktan 5 dakika sonra babam gelip annemin yanındaki boş koltuğa oturarak benim bunları size anlatmama vesile olmuş.
Yeri gelmişken babama bir kez daha teşekkür ediyorum.
O koltuğa oturduğu için.
Bu güzel günü kutlarken annemi de anmak istedim.
Annemin diğer adı Dürdane'ydi.
Yani "inci tanesi"
Bütün anneler gibi o bir inci tanesiydi.
O inci tanesini kalbimde saklıyorum.
Aydın Sihay