Genç kız, siyah çorap
kıvamındaki pantolonunun(!) üzerine, göbeği görünür şekilde bir bulüz
giymişti..
Saçlarını savurarak metronun;
Yukarı çıkma yönündeki, yürüyen merdivenden aşağı inmek istedi..
Üstelik trabızonundan kaymak
üzere!..
Şimdilerde itibar zaafiyetli, 65
yaş üstü bir amcamız; “Yapma kızım
düşersin” dedi..
Vayy!.. sen misin ünlenen?..
“Terbiyesiz bunak sana ne?.. İstediğim yerden inerim..”dedi..
Amca, saygısızlığa
öfkelendi..güvenlik araya girdi..bağırma çağırma derken,kız can alıcı lafı
etti;..
“Benim instagramda 10 bin takipçim var..Sen kim oluyorsun, gerizekalı?”
Her şey bir yana, içim cızz!
etti..
80 ve 90’lı yıllarda nacizane,
kıyısından köşesinden medyaya bulaşmış birisi olarak gazeteciliğe; son “altın vuruş”a şahit oldum..
Ülkemin, tüm ulusal ve yerel
basın ve çalışanlarının durumundan, bahsetmeye gerek yok!..
Birçoğu “Alçak uçuşta!..”
Patronlar; Münferit harici,
tamamı; “yandaş.. ”
Eli mecbur..
”Kalem kırılır, ancak satılmaz”
mazide,hoş bir seda..
Milyon tirajlarla,gazete satan
çok büyük gazete çalışanı arkadaşlarımın, içi darlanmaktadır halihazırda..
Gururla adını andıkları,o güzel
mabedlerini, başka göz ile görmekteler, artık!..
Amacını kaybetmiş..
Gündemsiz..Ses getirmeyen..
Manşetleri fasa-fiso..Biat
içinde..
Beş-on bin tiraj çeken
ulusal,hangi gazete çalışanını mutlu eder ki?
Genç kız, tek başına “10 bin takipçi” yapmışsa..Söz
bitmiştir artık!..
“Yürüyen gazete” karşınızda!..Karekterine
göre,ne yazarsa artık?..
Tiraj(!) dediğiniz şey
kaybetmiştir, sosyal medyaya..
Böyle başa, böyle
peruk..Neylersin?..