İzmihlal, Türk Dil Kurumu Sözlüğüne göre, “Çökme, yok olma, yıkılma,“ demek. Tarihten ders almayıp, tarihi bir masal gibi okuduğumuz zaman, başımıza gelecek şeydir izmihlal. O da, okursak tabi.
İmamoğlu Çağlayan Adliyesinden çıktı. İki konudan ifade vermişti. Halk ,”Neme lazım…Bana dokunmayan yılan bin yaşasın,” falan demedi. Halk dediğim, birey olabilenler. Galiba herkes her şeyin farkında. Tepkisini gösteriyor. Polis de aldığı talimat doğrultusunda görevini yapıyor. Gaz sıkıyor.
Devir, Muhteşem Süleyman devri. Süleyman devletin akıbeti konusuna kafa yormakta: Acaba günün birinde Osmanoğulları da inişe geçer, çökmeye yüz tutar mı? İzmihlalin yaklaşmakta olduğunun farkında bile değil. Ama kuşkuları var.
Konuyu, sütkardeşi âlim Yahya Efendi’ye açmak ister ve güzel bir hatla yazdığı mektubu, Yahya Efendi’ye gönderir. Mektupta, “Sen ilahi sırlara vakıfsın. Bizi de aydınlat. Bir devlet hangi halde çöker? Osmanoğulları’nın akıbeti nasıl olur? Bir gün izmihlale uğrar mı,” diye sorar.
Yahya Efendi, mektubu okur, düşünür ve cevap verir. Cevap çok kısadır: “Neme lazım be, Sultanım.”
Kanuni, bu cevaba bir anlam veremez. “Acaba bu sözlerde bizim anlamlandıramadığımız bir şey mi var,” diye düşünür. Sonunda kalkar Yahya Efendi’nin dergâhına gider ve “Yahya Efendi, mektubuma cevap ver. Bizi geçiştirme, sorumu ciddiye al,” der.
Yahya Efendi, “Sultanım sizin sorunuzu ciddiye almamak kabil mi? Ben sorunuz üzerinde iyice düşündüm ve kanaatimi size açıkça arz ettim,” diye cevap verir.
Kanuni, “İyi ama ben bu cevaptan bir şey anlamadım. Sanki beni böyle işlere karıştırma der gibi, sadece, ‘Neme lazım’ demişsin,” deyince, Yahya Efendi cevabını şöyle açıklar:
– “Sultanım, bir devlette zulüm yayılırsa, haksızlık şayi olursa, işitenler de, ‘neme lazım’ deyip uzaklaşırsa, koyunları kurtlar değil, çobanlar yerse; bilenler de bunu söylemeyip susarsa; fakirlerin, yoksulların, muhtaçların, kimsesizlerin feryadı göklere çıkarsa; bunu da taşlardan başka kimse işitmezse, işte o zaman devletin sonu görünür. Böyle durumlarda devletin hazinesi boşalır, halkın güveni sarsılır. Asayişe itaat hissi kaybolur, halka saygı duygusu yok olur. Çöküş ve izmihlal de böylece mukadder hale gelir…”
Bir Batılı, Afrikalı kadına, “Size özgürlükten önce, ekmek gerek,” deyince, ne demişti Afrikalı kadın? “Özgürlüğüm olmayınca, ekmeğimi kimin çaldığını nasıl söyleyeceğim.”
Afrikalı kadının sözüne ekleyeceğim hiç bir şey yok. Ya, “Neme lazım,” deyip başımızı kuma gömeceğiz, ya da, “Bu ülkenin kaderinden ben de sorumluyum, bu ülke herkesin olduğu kadar benim de,” diyerek, davranışlarımızın namusunuzun aynası olduğunu aklımızdan çıkarmayacağız.
Artık ,”Neme lazım,” diyerek ülkeyi getirdiğimiz bataklığın farkında olup, hiç olmazsa Afrikalı kadının bilincini idrak etmeliyiz.
• ÖYLEYSE, YA İZMİHLAL, YA ÖZGÜRLÜK.
(NOT: Yukarıda bahsettiğim mektup, Topkapı Sarayı‘nda sergileniyor.)