13 Kasım 1966 akşamıydı. Şımarık üç Amerikalı asker yemekten sonra “Türk Usulü” eğlenebilmek amacıyla Marmara Pavyona gittiler. Dolar bahşişi beklentisi ile etraflarında fır fır dönen garsonların ilgisiyle kendilerini gerçekten adam saydılar. Sarhoş kafayla dışarı çıktılar. Yolda karşılaştıkları Türk kadına sarkıntılık boyutunda sırnaştılar. Ve işte tam da o dakikada denize atlan taşın yaydığı dalgalar gibi patladı gösteriler. Gece başlayan Amerikan aleyhtarı gösteriler ertesi günün ortalarına kadar sürdü. Emniyet güçleri üç Amerikalıyı karakolda koruma altına alırken, onlarca göstericiyi de gözaltına alıyordu.
Bir gün sonraki gazetelerin neredeyse tamamı Adana’daki protesto gösterilerini manşetten veriyordu. Amerikalıların evleri taşlanmış, otomobilleri yakılmış ya da ters çevrilmişti.
NE İLKTİ, NE DE SON
Daha önce de belirttiğimiz gibi “Yankee Go Home” kampanyası giderek yoğunluk kazanmaktaydı. Ülkeler arasındaki diplomatik ilişkiler de, Ecevit ve Demirel’in sert tavırları nedeniyle ekşimsiydi. Amerika, ambargoyu kaldırmış olmasına karşın iki liderin inadını kıramıyordu. Son olaylar Adana’da bardağı taşıran damla gibi etki yarattı. Kentteki Amerikalıların bir kısmı memleketlerine dönerken, bir kısmı da İncirlik’te alelacele inşa edilen ve “Dormitories” denilen yan yana sıralanmış dairelerin oluşturduğu kışla türü binalara ya da barakalara taşındı.
TURPUN BÜYÜĞÜ VAR DAHA
Yeryüzündeki olaylar olup dururken bir de uzay katında önemli çalışmalar yapılmaktaydı. Sovyetler Birliği ile Amerike, uzaya roket üstüne roket fırlatma yarışına girmişlerdi. Bu çalışmalar elbette eğlence olsun diye yapılmıyordu. Uzayda, pek çok yörüngeye pek çok özel amaçlı aletler, cihazlar yerleştirilmekteydi. Yani iki kamp da, birbirini gökyüzünden kontrol edebilecek teknolojiyi oluşturmuş, oluşumunu daha ileri götürebilmek için de şartlanmıştı. Bunun anlamı, ABD’nin artık Türkiye’deki üslerinin açık veya kapalı oluşu eskisi kadar rahatsız etmeyecekti. Nitekim belli aralıklarla yüzlerce görevli İncirlik’ten çekildi.
EN BÜYÜK TURP
Dostumuz ve müttefikimiz Muhterem Amerika, ince düşüncesiyle Irak Halkını Saddam Rejiminden kurtarmak(!) üzere harekete geçmişti. Harekât için en uygun plan yapıldı; buna göre Amerikan kuvvetleri Türkiye’nin muhtelif noktalarına konuşlanıp buradan kolaylıkla Irak içlerine sokulacaktı. Konuyu Başbakan Erdoğan’la görüştüler. Erdoğan tereddütsüz “Gelin” dedi ve Amerika birçok yerde dozer-grayder kullanarak konuşlanma mevzileri hazırlığına girişti. Fakat yasalarımız yabancı askerin sınırlarımız içinde faaliyet göstermesi ve burada dışarıya harekâta girişmesi için meclis özel kararı öngörmekteydi. 25 Şubat 2003’te Meclise bu yolda önerge verildi. Iylama 1 Mart 2003 günü yapıldı ve öneri reddedildi. Amerika buna fena bozuldu ama tası tarağı toplayıp çekilmek zorunda kaldı. Demirel, “Yanlış yapıldı. Orada akrabalarımız var. Bizden harekât yaptıramayız denmeliydi, Şimdi Amerika 40 yıl sonra da olsa bunun intikamını alacaktır” diyordu.
Malûm son geldi. Artık mahallelerimizde Amerikalı yok. Koyu mavi otobüsleri de yarım asırdır görmüyoruz. Üs mü dediniz? Çevre ülkelerde sayısız yeni üsleri var şimdi. Bize mi kaldılar sanki…
(Bölge Gazetesi)