Politikacıların açıklamalarını “yanlış” mı okuyoruz, yoksa “politikacılar” yurttaşın içinde bulunduğu çıkmaza bakarak “yanlış” yapmayı mı yeğliyor! Öyle gibi ama; işin düşündüren yanı bir de inandırıcı oluyorlar! Yıllardır “uçuracağız” diyenlerin sözlerine inanmanın bir başka anlamı var mı? Baştan biri “her şey iyi” deyince, “her şey iyi” oluveriyor, aya otoban yollarla yolculuk yapılıyor sanki! Elde yok, avuçta yok, yaşamda yok, düş de bile yok olanların “var” olmasını “dileyerek” yaşamak…
Biri der “kazanırsa”, bir diğeri de demez mi; der elbette! Burada iktidar/ muhalefet” ayrımına da gitmeyeceğim! İstedikleri gibi konuşuyorlar, istedikleri gibi konuştuklarını yineliyorlar, istedikleri gibi havayı da oluşturuyorlar! İşlerine yaramadıkça bir de yurttaşı dinleyelim, bir de üreticinin sözlerine kulak verelim, bir de “açız/ doymuyoruz” diyenlerin arasına karışalım, bir de yurttaşa “içten” olalım diyen yok! Zamanı kurtarır, “dostlar alışverişte görsün” der gibiler!
***
“Muhalefetin”, tarımla uğraşan/ tarımın her tür çıkmazını yaşayan/ ekim alanlarında üreticinin zorluklarını anlatan Adana vekilleri, daha yakın zamana dek iktidara” sesleniyor, “üreticinin don yıkımından zararını desteklerle iyileştirin” diyordu! “Tarımınsesi’ni” incelerseniz hepsini bulabilirsiniz! Elbette haklıydılar! Sorunu yaşayan üreticiler kendi seçmeni olmaktan öte, ülke ekonomisinin can damarı sayılacak ürünlerin gelecekte ülke adına oluşturacağı sorunlardı!
Düşünüyor musunuz? Bir yandan kötü hava koşulları, bir yandan kuraklık, bir yandan tarımsal don olayı… Bunlar yalnız Adana’ya özgü, yalnız birkaç üreticiyi ilgilendirecek konular değildi, “iktidarın” üreticiyi canlandıracak ataklarda bulunması gerekiyordu! Üretici toprağını ekmeliydi, ektiği ürün kendine kazandırmalıydı, geleceğini sağlamalıydı, onun için de üretici her zamankinden çok desteklenmeliydi!
***
Aylar geçti, komisyonlar kuruldu, yetkililer konuştu! Elle tutulur, üreticinin yüzünü güldürür bir sonuca ulaşılamadı! “Destek” yapmakta neyin beklendiğini bilmiyorum! Üreticinin toprakla barışık olması, toprağına yeniden tohum atabilmesi için bu gereksinim var! Bölge ayırmıyorum; her bölgenin kendine göre etkilendiği zararlar oldu! Yıllık olanlar daha gün yüzü görürken, çok yıllık olan ağaçlar ilkyazla açan çiçekleri açarken donla yandı/ kavruldu! Hepsi ülke ekonomisi için önemli ürünler!
Elma, fındık, ceviz, üzüm, kayısı, kiraz, erik, badem, şeftali, kivi ülkemizde dışsatımı dengeleyen ürünler olduğu kadar, narenciye, buğday, mısır da “bu” dengenin bir parçasıdır! Hiçbirini birbirinden ayırarak çözüme ulaşılamayacağı gibi, özellikle insanların en temel gereksinimi olan “buğdayı” dışarı tutarak herhangi bir “destek” yapmış olamazsınız!
***
Herkes “iktidardan” destek beklerken, İş Bankası “Zirai Dondan Etkilenen Üreticimize Destek Kredi Kampanyası” adlı bir girişim içinde olduklarını duyurdu! Güzel… İş Bankası’nın böyle bir girişimde bulunması üreticiyi biraz rahatlatacak! Banka Genel Müdür Yardımcısı Sezgin Yılmaz, konuya ilişkin açıklamasında, “çiftçilerimizin üretime devam edebilmesi için bu tür afet dönemlerinde de yanlarında olmak önceliğimiz” sözleri iç açıcı…
Yapılan açıklamada, ülke genelinde otuzaltı ilde üretim yapan çiftçilere finansal destek sağlayacağı da belirtiliyor! Buraya dek her şey güzel! Ancak bu iller arasında narenciye, buğday, mısır gibi ürün yetişebilen, hem kuraklıktan, hem de tarımsal don yıkımından zarar gören Adana nedense yok!
***
Yazının başında “politikacıların açıklamalarını yanlış mı okuyoruz” demiştim; işte bunun için! Chp Milletvekili Ayhan Barut, Deva Patisi Milletvekili Sadullah Kısacık “tarımsal don” konusunda çok sözler söylediler! Bölge üreticisinin “deprem” yaşadığını, bu bir “ulusal egemenlik” konusu olduğunu dile getirdiler! Üreticilerin, dondan gördüğü zararın karşılanmasını istediler! Hepsi tamam…
Aynı milletvekilleri, İş Bankası’nın otuzaltı ilde “Zirai Dondan Etkilenen Üreticimize Destek Kredi Kampanyası” düzenlediklerini duymadı mı, duydularsa Arasında Adana’nın olmamasına ne dediler, bilen var mı? Biz mi “yanlış” okuyoruz, yoksa kendileri mi “yanlış” yapmaya açık… Söylesin biri!