Geçmişte trenle yaptığım Adana-Ankara tren seyahatlerinde, tren gecenin karanlığında Anadolu bozkırlarına daldığında, pencereden karlı ve ayın aydınlattığı bozkırı seyre dalar, Anadolu’nun tarihini düşünürdüm.
Ben düşünürken AhmetARİF kulağıma fısıldardı:“Beşikler vermişim Nuh'a/Salıncaklar, hamaklar, / Havva anan dünkü çocuk sayılır, / Anadolu’yum ben, / Tanıyor musun?
Anadolu sözcüğü, Yunanca doğu veya gündoğumu anlamına gelen Ανατολή sözcüğünden türemiş olup Asya ve Avrupa'nın stratejik kesişme bölgesinde olmasından dolayı, tarih öncesi çağlardan beri pek çok uygarlık için beşik olmuştur.
Troyalılar, Asurlar, Hititler, Frigya, Lidya, Ermeniler, Romalılar, Anadolu Selçukluları, Moğollar, İlhanlılar, Safeviler, Kürtler ve Türkler.
On binlerce yıldır insanları barındıran, gelişmesini ve uygarlaşmasını sağlayan, hersüreci höyüklerinde ve kayalarında saklayan bu coğrafya, bizim yurdumuz olmuş.
Kralların tarihi yazıldığı için sıradan halkın tarihi bilinmez. Oysa azla yetinmesini bilen onların sayesinde her metre karesinde acılar, hüzünler, sevdalar, düğünler vb. birefsane yaşanmıştır bu topraklarda.
500 yıla yakın Hititler ve Balkanlar’dan gelip Anadolu’ya yerleşen Frigyalılar hüküm sürmüş bu topraklarda.
TroyaSavaşı ve efsanelerini kapsayan Homeros'un İlyada destanı bu coğrafyada kaleme alınmıştır.
Büyük İskender geçmiş bu topraklardan. Pers Kralı Darius’la savaş için ISOS’a (bugünkü Hatay’ın Dörtyol ilçesi) giderken benim köyümden (Taşobası/Tarsus) geçtiğinde mutlaka bir sıkma ayran partisi olmuştur, diye düşünüyorum.
Hristiyanlığın ilk doğduğu ve geliştiği topraklardan biridir. Tarsuslu hemşerim St. Paul, Hristiyanlığı yaymak için az çarık eskitmemiştir bu topraklarda.
11. yüzyıldan sonra Orta Asya’dan Türkler sökün etmiş ve tam bin yıldır Kürtler ve sonradan çeşitli nedenlerle sığınan Çerkezler, Tatarlar, Lazlar, vb. le beraber yurt edinmişlerdir bu coğrafyayı.
Dünyayı kanlı bir arenaya çeviren Yahudilik, Hristiyanlık, İslamiyet ve ulus devletlerin, hatta Adem ve Havva’nın Anadolu’nun yaşı karşısında esamesi bile okunmaz
Böylesine kadim bir geçmişe sahip Anadolu’yu düşünürken, toplum olarak geleceğe umutla bakamadığımız için içime bir hüzün dolar, yüreğim daralır.
Yaşlı insanlar gibi geçmişimize dönmüş, Anadolu’nun fethi ile başlayıp Osmanlı ile bitme noktasına gelen ve genç cumhuriyetimizle tekrar devam eden bin yıllık tarihimizle övünüyoruz. Anadolu’nun kadim geçmişini silmek için yırtınıyoruz.
Oysa bu kadim geçmişten onur ve gurur duymalıyız. Anadolu ortak paydamız olmalıdır.
MahmutTEBERİK
EndüstriMühendisi