Bugün günlerden 28 Nisan 2020 Salı, bir yazı karalamak istedim. Ülkemizin ve dünyamızın içinde bulunduğu covid-19 adı verilen gözle görülmeyen bir düşmana her alanda mücadelenin en yoğun yaşandığı tarihsel bir dönem içerisindeyiz. Bu mücadelede en ön saflarda bulunan başta sağlık emekçilerimiz olmak üzere herkese sonsuz minnet ve şükranlarımı sunarak başlamak isterim yazıma.
Hayatlarımız aynen Romalı düşünür, Lucius Annaeus SENECA’nın tarif ettiği gibi “Bazı insanlar hayatta hiçbir gayeye sahip olmadan yaşarlar. Böyle insanlar bir nehir üzerinde akıp giden saman çöplerine benzerler. Onlar gitmezler; ancak suyun akışına kapılarak akarlar.” sadece suyun akışına göre şekilleniyordu. Artık bunun değişmesi gerektiğini benim gibi bir çok insanın anladığını umuyorum. Bu sürecin iyi tarafı diyebileceğimiz en başta çekirdek ailemiz ile daha fazla vakit geçirme imkânımız oldu. Günlük hayatın mücadelesi içerisinde suyun akışında o kadar çok boğulduk ki durup, ne için mücadele ettiğiminize bakma fırsatımız oldu. Evet, ekonomik olarak sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz ve bu süreç daha da sürecek gibi görünüyor. Ancak her zaman olduğu gibi mücadelemize bir anlam yüklediğimizde bu süreci de aşmamamız düşünülemez.
Değerli arkadaşlarım,
Artık dünya eskisi gibi olmayacağını hepimiz biliyoruz. Yeni dünyada oluşturmamız gereken ve kaybetmememiz gereken en önemli konu erdemli davranabilmek olmalıdır. Ünlü düşünür Descartes’te erdem sorununa eğilmişti. Descartes iyiye yönelmiş akıllıca bir isteme ile duygusal davranışları yenmeyi tercih etmektedir. Ona göre erdeme ulaşmak için beden iradeyi değil, irade bedeni yönetmelidir. Bedeni geçici zevklerin kölesi yaparak ruhu alçaltmamak gerekir. Erdem insanı mutlu edecek davranışlar yapmaktır. Bu davranışlar sağlam iradenin ve iyi niyetin ürünü olmalıdır. Rastlantıların değil. Mutluluğa varmak için doğruyu bilmek, onu istemek ve elimizde olmayan şeylerle ilgili bütün isteklerden vazgeçmek gereklidir. İnsan doğruyu açık ve seçik olarak bilip bunu irade gücüyle davranışlarına yansıtırsa mutlu olur. İnsanda iradeyle iyiyi yahut kötüyü seçme özgürlüğü vardır. Kuşkusuz iyiyi ve doğruyu seçen daha mutlu olur.
Ben kendi adıma her zaman iyiyi ve doğruyu seçmeye çalıştım. Bazen kararlarımla elimde olmadan, istemeden veya bilmeyerek birilerini kırmış olabilirim. Ancak benim için önemli olan mevcut duruma göre vermek zorunda olduğun kararlarımda gerek kendime gerekse de çevreme en fazla fayda ve en az zarar verebilecek karar olmasına özen göstermek oldu.
Vermiş olduğum kararların mutlak iyi ve mutlak doğru olduğunu düşünmenin aptallık olduğunu da iyi bilirim. İyiye giden yolun sadece tek bir yol olmadığını da düşünüyorum. Aynı bir ağaç gibi, insan hayatına, bir ağacın köklerinde başlar. Gövdeye ulaşır ve tercih şansı yoktur. İlerlemeye devam eder, aynı bir çocuk gibi. Ne zaman büyür ve bilinçli hale gelir karşısına yolunu belirleyeceği ve hangi daldan yaprağa (sonsuzluğa) ulaşabileceğini belirleyeceği zaman gelir. İşte tercihler burada hayat bulur ve farklı hayatlar yaşama şansı tanır. Ama hayatımızın huzurlu bir şekilde hangi yapraktan sona ereceği, vermiş olduğumuz kararlarda egomuzun ıslahı ve karşılıksız sevgi duyabilmek ile gerçekleşebildiğini düşünüyorum. Bu kendini bulma yolumda hayatıma dokunan herkese sonsuz teşekkürler.
Değerli dostlar,
İnsanın kendini gerçekleştirebilme mücadelesini yaşamasının ne denli önemli olduğunu her zaman düşünürüm. Ancak kendimi gerçekleştirirken MASLOW’un ihtiyaçlar hiyerarşisi hep aklıma gelir. Kendini bilme esas olmalı bu mücadele de. Fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyaçları, ait olma ve sevgi ihtiyacı ve değer yaratma ihtiyaçlarını karşılayabilen bir insan ancak kendini gerçekleştirebilir. Bunlardan biri eksik olursa kendini bilmez sadece başkasının hayatını yaşamaya çalışarak suyun akışında boğulur.
Hayatımın 17 yılını paylaştığım örgütüm, TMMOB Makina Mühendisleri Odası Adana Şubesindeki aktif görevimi emin ellere teslim edeli iki aydan fazla oldu. Bu süre içerisinde görevini yapmış olmanın huzurunu yaşıyorum. Makamların geçici olduğunu önemli olanın “Görev ve Görevin Üstünlüğü” olduğunu bir önceki yazımda belirtmiştim.
Bu yazımın son sözünü Mahatma Gandhi ile kapatalım; “Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset, vicdanı sollayan eğlence, çalışmadan zenginlik, bilgili ama karaktersiz insanlar, ahlaktan yoksun iş dünyası ve insan sevgisini göz ardı etmiş bilim.”
Hasan Emir Kavi - Nisan 28, 2020