Gelen bir mektup ve bir kadının seslenişi, paylaşmak istememin sebebi ülkemdeki kadınların olan bitene tanık olan kadınlardan öğrenmeleri,
Bahar demek yeniden başlamak demek; yeni, taptaze, tertemiz bir başlangıç yapmak demek. Arap Baharı önce Tunus, sonra Mısır, Sonra Bahreyn,Yemen ve uluslar arası darbeyle Libya’da gerçekleşti. En son olarak da Suriye’de dış destekli, dışardan taşınan militanlar, silah ve maddi destek ile zoraki yapılmaya çalışılıyor. Bu ‘Arap baharı’ kadınlara neler getirdi onlara bir göz atalım. ‘Arap baharı’ yaşayan ülkelerde İslamcı partiler iş başına getirildi. Mısır ve Tunus’ta gösteriler olduğu sıralarda kadınlar meydanlara inip değişim taleplerini haykırdılar peçeleriyle, türbanlarıyla meydanlara inip, tabuları yıktılar, ancak devrim bitip el ayak çekildikten sonra ‘haydi kızlar evlerinize’ deyip onlara yol gösterdiler. Var olan iktidar el değiştirmişti ama değişim yaşandıktan sonra kadınlar, devrim öncesi durumlarını dahi koruyamadılar.
Sosyal yaşamda kadın üzerindeki baskılar arttı. Kadının görevi eşini mutlu etmek ve çocuk bakmak, neslin devamını sağlamak gibi görevlerle sınırlandı. Kadının aile içindeki görevlerini dikte eden, aile dışında kadını yok sayan bir anlayış. Aile kurmamayı seçen kadınları yok sayan, aile içinde ise eşit haklara değil ancak “tamamlayıcı” rolüyle, erkeğe, çocuğuna, anne babasına tabi olan ve ancak o zaman hak sahibi olabilecek kadınların varlığını öngören bir anlayış dayatılıyor.
Arap baharı yaşayan ülkelerde Müslüman kardeşler ve benzeri anlayışlar iktidara geldi. Müslüman Kardeşler ve benzeri anlayışa göre kadın eksik yaratılmıştır. Hâlbuki kadınlar meydanlara inerken kendi özgürlükleri ve yaşadıkları zulümden kurtulmak için meydana inmişlerdi. Mısır’da Yemen’de Tunus’ta ve Libya’da kadınlar erkeklere rağmen sokağa çıktılar ve kendilerini ifade ettiler. Kendi gönüllerince örtünmediklerini bağnaz (Selefi)İslamcıların baskısıyla örtündüklerini gösterdiler
Suriyeli kadınlarla ilgili de; Ürdün kampında kalan Suriyeli kadınların 13-15 yaşında125-250 dolar karşılığı Yaşlı Suudi Arabistanlı erkeklere aileleri tarafından zorla verildiklerinden bahsedilmektedir. Türkiye deki kamplarla ilgili de; birkaç gün önce Altınözü kamplarına gitmiştim.Kampa girmemize izin vermediler;ancak sokakta dolaşırken, dışarıda rastladığımız Suriye’li kadınlarla sohbet ettim ve burada da erkeklerin tacizine maruz kaldıklarını, azda olsa küçük yaştaki kadınların kendilerinden çok daha yaşlı erkeklerle para karşılığı eş olarak verildiklerini öğrendim.
Arap Baharı ile beraber kadınların siyasi hayata katılımları da bitti.
Siyasi hayatta ise Mısır’da kadının temsiliyeti sıfırlandı.Eskiden mecliste 11 kadın vekil vardı.
Tunus’ta ise Bin Ali gittikten sonra kadınların meclisteki temsiliyeti %27 den,%23 e indi
Fas ta %27 den % 16 ya indi.
Ortadoğu da yaşanan Arap baharı bilhassa kadınlara özgürlük, eşitlik, adalet değil, kan, gözyaşı, çocuğunu kaybetme, dul kalma, evsiz kalma, tecavüz ve geçimini sağlamak için istemediği işlere zorlanma şeklinde sonuçlandı.
Bütün bunları ben bir kadın olarak, bir anne olarak yazma ihtiyacı duydum. Savaşlar herkes için yıkımdır, ancak biz kadınlar için daha büyük bir yıkımdır. Şiddetin her türlüsüne karşı olmakla birlikte, militarist şiddette bilhassa dikkat çekmek istedim.