İfral TURGUT

Tarih: 06.07.2024 18:16

ARTIK BU SOLAN BAHÇEDE …

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Azize Hanım, Faruk Nafiz Çamlıbel’in eşi. İki çocuklarıyla, mutlu, sıcak bir yuvada yaşamaktadırlar. Hastalanır Azize Hanım. Faruk Nafiz onu alır, dostu  Alaattin Yavaşça’ya götürür. “Bir baksan,” der.  Alaattin Yavaşça kadın doğum uzmanı, aynı zamanda bir hastanenin başhekimi ve  ünlü bir bestekardır. 

Kısa bir muayeneden sonra, canı sıkılır, bir şey söyleyemez dostuna, Yavaşça. "Pek emin olamadım. Benim bu konularda uzman bir hocam var. Bir de o görsün," der ve alır Çamlıbel'i, Ord. Profesör Doktor Kazım İsmail Gürkan’a götürür.

Detaylı bir muayene…İki doktorun teşhisi örtüşmüştür. Kazım Hoca, Alaattin Yavaşça’ya, "Alaaddin kardeşim, durum fena. Göğüsten başlamış tüm koltuk altını sarmış kanser. Mutlaka vücudun başka yerlerinde de metastaz yapmıştır. Bu hastayı hiçbir şekilde ameliyat etmek istemem. Hekim olarak ilaçlar verip ömrünün son demlerini mümkün olduğunca ağrısız geçirmesini sağlamaktan başka yapacağımız bir şey yok, "der. Artık tıp da çaresizdir.

Yıkılır Yavaşça. Böyle bir haber nasıl verilir ki? Aslında, böyle haberleri kim bilir kaç yüz kere, kaç bin kere vermiştir. Ama sevdiğin bir insana nasıl söylenir ki? Hem de Faruk Nafiz gibi     eşinin üzerine titreyen, ona delice sevdalı, kırılgan, duygulu bir adama. Dünyasını Azize Hanım üzerine kurmuş, onunla ve onun için yaşayan bir şair yüreğe. 

Bestekar, koluna girer şairin. "Gel biraz yürüyelim üstat," der. Başlar bin dereden su getirmeye. Bir türlü anlatamaz. Aslında o anlatamadığını zanneder ama anlamıştır koca yürekli adam. Şairdir, aşk adamıdır, duygu adamıdır, o. 

”Zülfünün yay gibi kuvvetli çelik tellerine,
Takılan gönlüm yıllarca peşinden gidecek.
Sen bir ahu gibi dağdan dağa kaçsan da yine,
Seni aşkım canavarlar gibi takip edecek,” diyen adamdır.

Dünya bir cennet bahçesiyse, Azize de o bahçenin bülbülüdür, O bahçede, o bülbül şakımıyorsa, sevenden de sevilenden de bahsetmek mümkün müdür?

Bir süre, çaresizce elinden gelen her şeyi yapar, Faruk Nafiz ama sonra kaçınılmaz son gelir ve eşi vefat eder. Haftalarca kendine gelemez Faruk Nafiz.

Aradan zaman geçer ve tekrar Alaattin Yavaşça’ya gider  z. Hala çok üzgündür. Fazla konuşamaz. Cebinden bir kağıt çıkarır ve verir can dostuna. “Bunu besteler misin,” der.   

Besteler elbet. İşte o şarkı ve o günden sonraki Faruk Nafiz’in dünyası:

Artık bu solan bahçede bülbüllere yer yok. 

Bir yer ki, sevenler sevilenlerden eser yok.

Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok.

Bir yer ki, sevenler sevilenlerden eser yok.

 

SEVMEK Mİ GÜZEL, SEVİLMEK Mİ, DİYE SORMAYACAĞIM.

 

AMA SÖYLER MİSİNİZ,

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —