Bugün Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en bunalımlı dönemini yaşıyor. Kaht-ı Rical yok, devleti ne yazık ki vasat bir ekol yönetiyor. Üstelik bu ekip liyakatsizliğinin, devlet terbiyesi ve tecrübesinden yoksunluğunun farkında olmadığı gibi, vatanını, milletini, insanını yurdunu, ülkenin geleceğini düşünme planlama, yeteneğinden de yoksun. En iyimser vatandaşların dahi bunların iyi insanlar olmadıkları konusunda kuşkuları olmadığını inkar edemez.
Çevremize bakıyoruz ve görüyoruz ki, dünya muhteris, aklı gizli açık hırsları tarafından yönlendirilen, yetenekleri sınırlı aile şirketleri tarafından yönetiliyor. Dünyada sözüne güvenilecek, liderlik özelliklerine sahip, kalbinde insan sevgisi olan, “Yurtta sulh, cihanda sulh,” felsefesini yaşatacak bir insan yok.
Dünyanın her tarafında silahlar patlıyor, insanlar ölüyor. Bazı ülkelerde, savaşsız bir dünyanın nasıl olduğunu görmemiş nesiller yaşıyor.
Acaba, bugün Atatürk yaşıyor olsaydı, dünya böyle mi olurdu, diye düşünüyorum ve hemen cevap veriyorum: HAYIR. Tarihe dönüp bakıyorum…
Yıl 1938. General MacArthur’un en zor, en problemli, en buhranlı dönemi. Birden çok sıkılıyor ve yanında duran yüz yirmiden fazla kişiye dönüyor ve aynen şöyle söylüyor:“Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim?”
Yıl1938.İranlı şair Atatürk’ün ölümü üzerine şöyle diyor: “Allah bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse, başına Mustafa Kemal gibi lider getirir.”
Yıl 1976. UNESCO üyelerine şöyle bir öneri sunuyor:”Bugün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir.Onu doğumunun yüzüncü yılında, UNESCO üyesi 152 ülke aynı anda kutlasın.”
Birden İsveç delegesi ayağa kalkıyor ve, “Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız,” diye sorması üzerine Rus delegesi ayağa fırlayarak, yumruğunu masaya vuruyor ve 152 ülkenin delegelerine aynen şöyle söylüyor: ”Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterimki, ATATÜRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız.”
Sonra nemi oluyor? UNESCO tarihinde ilk ve tek olarak hiç olumsuz, hiç çekimser oy olmadan, 152 ülke aşağıdaki metni imzalamaya karar veriyor:
Başlangıçta itiraz edenİsveç delegesi,metnin imzalanacağı gün mikrofona geliyor ve aynen şöyle diyor: ”Ben Atatürk’ü inceledim bütün ülkelerden özür diliyor ve ilk imzayı ben atıyorum.”
İşte o metin:
“ Atatürk kimdir? Atatürk uluslararası anlayış, işbirliği, barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir inkılapçı, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, dil, din, ırk ayırımı göstermeyen, eşi olmayan devlet adamı, Türkiye cumhuriyetinin kurucusu.”
İşte bana, “Keşke Atatürk bugün yaşıyor olsaydı,” dedirten sebeplerde sadece üçü.
