Atatürk “Kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz,” diyordu. 1 Kasım 1936’da TBMM açış konuşmasında, “Milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca büyük mesele, gerçek sahibi Öz Türk olan İskenderun, Antakya çevresinin geleceğidir. Bunun üzerinde ciddiyet ve kesinlikle duruyoruz, Hatay benim şahsi davamdır,” demişti.
6 Mart 1938’de yapılan muayenede karaciğerinde büyüme tespit edildi. Hastalığı gittikçe ağırlaşıyordu. Buna rağmen. Çukurova bölgesinde 5 gün süren bir yorucu gezi yaparak Hatay davasından taviz vermeyeceğini göstermek istemişti.
Şimdi biraz geriye dönelim.
Sabiha Gökçen Atatürk’ün sekiz manevi evladından birisi idi. Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından ama dünyanın ilk kadın savaş pilotuydu. Kariyeri boyunca 8.000 saat civarı uçmuş, 32 askeri operasyona katılmıştı. Gözü pek bir Türk askeriydi.
1937 yılında, Fransa Hatay’ı Suriye’ye devretmeye hazırlanıyordu. Atatürk, bir akşam Gökçen’e, “Üniformanı giy. Tabancanı beline tak ve buraya gel. Bu akşam sana çok önemli bir görev vereceğim. Tarihi ilginç bir görev,'' dedi.
Sonra da, ''Hatay konusundaki fikrin nedir,'' diye sordu. Gökçen de, ''Eskiden Girit için söylenirdi. Annem, 'Girit bizim canımız, feda olsun kanımız,’ derdi. Aynı şeyi Hatay için düşünüyorum,'' diye cevap verdi. “Peki, o zaman,” dedi Atatürk.
Atatürk ve beraberindekiler, akşam ünlü Karpiç Restoran’a gittiler. Fransız Büyükelçisi M. Ponceau ile elçilik erkanı da oradaydı. General Kasım Sevüktekin, Fransızlara hitaben bir konuşma yaptı ve Fransızların sonunda Hatay'ın Türkiye'ye ait olduğuna karar vereceklerine inandığını söyledi.
O an ortaya fırlayan Gökçen, Atatürk’ün kendisine tembihlediği şu sözleri tane tane söyledi: ''Generalim, Fransız dostlarımızın bu konuşmanızı değerlendirebileceklerini sanmıyorum. Fransa bir oyun içine girmiştir. Oyunun sonunda bizim olan toprakları Suriye'ye vermeyi planlamıştır. Fransa'nın oyununa gelerek Hatay topraklarını başkalarına bırakmayacağız. Biz gençler gerekirse bu işi silahlarımızla da halledebiliriz. Hatay bizim canımız feda olsun kanımız.'' Sözlerini tamamladıktan sonra çekti silahını ve havaya üç el ateş etti. Atatürk’ün kız kardeşleri, Makbule ve Semiha Hanım da silahlarını havaya boşaltılar.
Olayın ardından, Atatürk'ün emriyle üç hanım tutuklandı. Gökçen Hakim karşısına çıkınca, milli hislerinin galeyana geldiğini ve bunun için kimseden emir almadığını söyledi. Yasa gereğince, üç hanım 24 saat hapis cezasına çarptırıldı.
Mesaj yerine ulaşmış ve Fransa, Türkiye'nin kararlılığını görmüştü. 9 Haziran 1939 günü 22 üyesi Türk olan, 40 üyeli Hatay Devleti, Millet Meclisinin aldığı kararla Türkiye'ye katıldı ve Hatay ili oldu.
ATATÜRK HEM MİLLETİNE VERDİĞİ SÖZÜ TURMUŞ, HEM DE ŞAHSİ DAVASINI KAZANMIŞTI.