Oktay EROL

Tarih: 09.03.2025 21:41

BAĞIMLILIK…/ 2

Facebook Twitter Linked-in

Bir aile içinde ötelenen için, bir ülkede gençliklerini yaşayamayanlar için, yaşamlarını yoluna koyamayanlar için “tetikte” bekleyen fırsatçılar hep vardır! Ancak insanların yoksullaştırıldığı, gelirlerin gideri karşılayamaz olduğu sistemler bu “fırsatçılar” için en büyük gelir kaynaklarıdır! Önce kafelerin karanlık köşelerini zapt ettiklerini söylediler, ardından üniversite bahçelerini, sonra lise kapıları derken günümüzde ortaokul girişlerini uyuşturucu satmak için kullandıkları ileri sürülüyor!

Kimi zaman yollarda gördüğümüz oluyor! Daha onbeş/ onaltı yaşlarında, daha önünde büyük umutların var olması gereken, daha çocuk denilecek yaşlarında sanki “dünyanın” yükü omuzlarında! O yükün ağırlığını unutmak için, ne bulabilmişse/ neye gücü yetmişse kullanmış! Ayakta duracak durumları yok! Yürürken ayakları üzerinde kıvrılıyorlar! Yanlarında biri olmasa düşecek durumdalar! Uyuşturucunun bağımlısı durumundalar!

***

Önceki dönem Chp milletvekili Gürsel Tekin bir paylaşımında “Türkiye’de uyuşturucu ile kimyasal madde kullanımı korkunç bir hızla artıyor. Gençlerimiz göz göre göre yok oluyor, evler yuvalar dağılıyor. Analar, babalar evlatlarından korkar hale geldi; şiddet görüyor, katlediliyor” sözlerine vermişti. Benzerlerini yer yer medyada da duyuyoruz! Bu adına “madde bağımlığı” mı denir, yoksa “uyuşturucu bağımlılığı” mı; ne ad verilirse verilsin her geçen gün mantar gibi çoğalıyor! Üstelik yaşama yansıması, gelecek kuşaklar adına öylesine kaygılara gebe ki…

Adanalı gazeteci/ yazar Murat Ağırel’in yapıtlarından Havala’da, yurdun gencecik yurttaşları bağımlılığa sürüklenirken, uyuşturucu kaçakçılığının nasıl yürüdüğünü, nasıl gerçekleştirildiğini, gelirlerin nasıl aklandığını, uyuşturucu ticaretinden gelen kara paranın nasıl yurtdışına çıkarıldığını okurken, özellikle işsizlikte/ yoksullukta en düşündürücü konumda bulunan Adana/ Mersin üzerinde “neden” yoğunlaşıldığını daha iyi anlamak olası…   

***

Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar, yapılan çalışmalara ilişkin geçmiş yıllara dayalı bilgiler verdi. Ardından da “çok sayıda yerde madde bağımlılığıyla ilgili, çok değerli akademisyenlerin katılımıyla seminerler, çalıştaylar, toplantılar düzenledik. Madde bağımlısı vatandaşlarımızın ailelerini de toplayarak geniş katılımlı çalışmalar gerçekleştirdik, benzer çok sayıda faaliyet yaptık. Bugün imzaladığımız protokolle Yeşilay’la birlikte uyuşturucu ve bağımlılıkla mücadelede elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz” dedi. 

Seminerler, çalıştaylar, toplantılar, rehabilitasyon merkezleri, katılımcıları eğitici izlenceler… Bir belediyenin bundan başka yapacağı da olamaz! En önemlisi de asıl ondan sonra başlıyor! Merkezden çıkan, iyileştirme süreleri dolanlar yeniden toplum içine girdiklerinde yaşamlarını nasıl sürdürecekler, temel gereksinmelerini karşılamak için ne yapacaklar, yeniden “bağımlılıkla” karşılaşmamak için kendilerini nasıl koruyacaklar? Bunların “iktidarın” temel ödevi!

***

Toplumu bağımlıklardan kurtarmak için başta “iktidarın” buna elverişli alan açması gerekir! Öncelikle insanların, özellikle de gençlerin gereksinmelerini karışılacak biçimde çalışacakları bir işlerinin olması zorunludur! Son yıllarda aile içi tartışmaların/ şiddetin nedenlerinin başında “geçimsizlik” gelir! Elde edilen gelirle geçinememe, çocuğuna iş bulamama, temel gereksinmelerini karşılayamama gibi… 

Bağımlılığı “oyalanmak” olarak algılayan bazı çokbilmişler, sorunun bireysel terapi/ grup terapisi/ ilaç tedavisi/ rehabilitasyon izlenceleri sonuca ulaşmakta eksik kalacaktır! Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminde bir sahne vardı… Köyde, turistler yarı çıplak köylü çocuklarının fotoğrafını çekerken, Cemil Azem’e “çektirmeyelim, engel olalım” deyince, Azem “biz yoksulluğumuza engel olmadıkça hep birileri fotoğraf çekecektir, yoksulluğa engel olmak gerek” diye yanıt verir! Bağımlılığın “temel etmenlerini” çözmedikçe de ortaya konan “emek” hep yarım kalacaktır! Ücretli çalışanlara doymayacak aylık, emekliye “aç kal” maaşı, gençlere “git evinde bekle” denerek olmaz bu! 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —