Tuhaf bir başlık. Ama yazının sonunda açıklayacağım, kime yazıklar olsun, kime bravo dediğimi.
30 Kasım 2024. Akün sahnesinde, Ankara Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü yapımı "12 Öfkeli" adlı oyun sergilenecek. Oyunun başlama saati, 20:00.
Ama başlamıyor bir türlü. Çünkü oyunu seyredeceği anons edilen Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ortalıkta yok. Bu sanatsever, tiyatro sever, insan sever, vatandaşına saygılı(!) büyük devlet adamının oyunun başını kaçırmasını istemeyen, Devlet Tiyatrosu Müdürü Esat Tanrıverdi sahneye fırlıyor ve teknik sebeplerden bahsediyor.Gerçek tiyatro seyircisi kültürlüdür, bilinçlidir, aydındır, tepkisini aydın özgürlüğüyle gösterir. Hemen anlıyor tabi, teknik arızanın Tiyatro Müdüründe ve Adalet Bakanında olduğunu.
Orada bir büyük adam daha vardır: Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı. Baş yalaka cin gibi. Hemen anlıyor, Esat Tanrıverdi’nin sözlerinin inandırıcı olmadığını. Kendisi çıkıyor sahneye ve"Teknik arıza devam ediyor,”diyor. Yutmuyor tabi seyirci ve "Bakan mı bekliyoruz, İnandık, Neyi bekliyoruz, Yuh...”sesleri arasında 14 dakika geç başlıyor oyun.
Şaşırdık mı, şaşırdınız mı? Asla. Bunların en büyüğü, ailecek yer yüzünde halifeliğin sorumluluğun taşıyanı, 15 Mart 2002 günü Cuma namazını Siteler’deKeresteciler Camii'nde kılacaktı. Gecikti. Öyleyse ezan da geciktirilmeliydi, geciktirildi ve12.08 yerine, 12.15'te okundu. Buna da şükür; istese namazı iptal bile edebilirdi. Ama imam akıllı adamdı, beklenen gelinceye kadar hutbeyi uzatarak, ortada top çevirdi.
İnsanlık hali. Gecikme nedir ki? Tarihte hiç mi olmamış? Olmuş tabi.
Yıl:1930. Darülbedayi’nin (Şehir Tiyatroları) başında Muhsin Ertuğrul var. Bir gece Atatürk oyuna gelecektir. Ama 15 dakika gecikir. Oyun başlamıştır.Atatürk bu ülkenin kurucusudur ama Muhsin Ertuğrul da Darülbedayi’nin yöneticisidir.
Atatürk, merdivenleri çıkar, fuayeye gelir ve bir koltuğa oturur,
"İçeri girmeyecek misiniz," diye sorar yaverleri. Atatürk,
“Geç kaldık çocuk, ikinci perde gireriz.” der ve eline aldığı bir dergiyi okumaya koyulur...
Perde arası olur, Atatürk, içeri girer, geç kaldığı için Muhsin Ertuğrul’dan özür diler ve kendisini beklemedikleri için de teşekkür eder.Muhsin Ertuğrul henüz 40 yaşındadır ama liyakatıyla o makamdadır.
Işıklar söner, herkes oyunun kaldığı yerden devam edeceğini düşünse de,Büyük Usta oyuna, Atatürk’e olan saygısından tekrar ilk perdeden başlar.
Öyleyse kime bravo, kime yazıklar olsun?
Hangi görevde olduğunu ve görevlerinin gereklerini yerine getiremeyen, şu kadarcık basit bir olayda bile kendilerini bir bakandan dahi küçük gören, bir bakana yaranmak uğruna yalakalığı görevlerinden önemi gören yöneticilere yazıklar olsun.
Kendilerinin de birer birey olarak, en az bir bakan kadar değerli ve saygıya layık olduğunu bilerek, bakana da, kukla yöneticilere “yuh” çeken tiyatro seyircisine bravo.
İKİNCİ ANEDOT MU?