BAŞBAKAN DEDİĞİN!

Bu yazımda size her gün okuduğum Cumhuriyet Gazetesinin ikinci sayfasında yer alan bir yazıdan söz etmek istiyorum. Yazıyı Hindistan Cumhuriyeti Başbakanı Narende Modi yazmış.

Bu yazımda size her gün okuduğum Cumhuriyet Gazetesinin ikinci sayfasında yer alan bir yazıdan söz etmek istiyorum. Yazıyı Hindistan Cumhuriyeti Başbakanı Narende Modi yazmış. Ülkemizde Parlamenter Sistem şu anda askıda olduğu ve “Şahsım devleti” kuralları geçerli olduğu için, Hükumette başbakanlık diye bir mevki bulunmuyor. Ancak kavramın ne anlama geldiğini bildiğinizi sanıyorum. 
Başbakan Modi, ülkesindeki seçimleri “demokrasi festivali” olarak yorumluyor ve bu sırada kendisinin Güney Hindistan’daki Kanniyakumari eyaletinde meditasyon yaptığını anlatıyor. 
Yazı epey uzun buraya hepsini alamayacağım. Ancak başbakan, Hindistan bağımsızlık yolculuğunun sömürülen birçok ülkeye ilham ve güç verdiğini; yönetim biçiminin dünyadaki pek çok ülkeye örnek olduğunu söylüyor. Yalnızca 10 yıl içinde 250 milyon insanın yoksulluğun üstesinden geldiğini ileri sürüyor. Hindistan gelişimini küresel bağlamda görmek gerektiğini; ülkenin Küresel Güney’e hatta Afrika ülkelerine ilham kaynağı olduğunu kaydediyor.

Hindistan Başbakanı Narende Modi, yazısının sonunda yurttaşlarına şöyle sesleniyor:
“Tıpkı 20. yüzyılın ilk iki çeyreğini özgürlük hareketinine yeni bir ivme kazandırmak için kullandığımız gibi 21 yüzyılın gelecek 25 yılında da bir gelişmiş Hindistan’ın temelini atmalıyız. Özgürlük mücadelesi büyük fedakarlıklar gerektiren bir dönemdi. Şimdiki zaman ise herkesin geniş çaplı ve sürekli katkılarını gerektiriyor. Swami Vivekananda 1897 yılında önümüzdeki 50 yılı yalnızca ulusumuza adamamız gerektiğini söylemişti. Bu çağrıdan tam 50 yıl sonra Hindistan 1947’de bağımsızlığını kazandı. 
Bugün de aynı paha biçilmez fırsata sahibiz Önümüzdeki 25 yılı yalnızca ulusumuza adayacağız. Çabalarımız gelecek nesiller ve gelecek yüzyıllar için güçlü bir temel oluşturacak ve Hindistan’ı yeni zirveye taşıyacaktır. Ülkenin enerjisine ve coşkusuna bakarak, hedefin artık çok uzakta olmadığını söyleyebilirim. Hızlı adımlar atalım. Bir araya gelelim ve bir gelişmiş Hindistan yaratalım.”
Tüm ülkelerin başına bu kapasitede “bilinçli” ve “birleştirici” bir yönetici vermesini diliyor ve başka bir konuya geçiyorum.
*****
Bu bölümde yaşlı bir adama sorulan sorulara verdiği yanıtları anlatacağım. Beğeneceğinizi umarak ve hoşgörünüze sığınarak paylaşıyorum... 
“İnsanlardan kaçan, yalnız yaşamayı tercih eden yaşlı bir adama sorarlar:
“Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?”
Yaşlı adam  cevap verir:
"Yapacak çok işim var"
Devam eder.. 
"İki şahini eğitmem gerekiyor, iki kartal ile iki tavşanı sakinleştirmeli ve yılanı da eğitmeliyim.. Eşeği  motive etmeyi ve aslanı evcilleştirmeyi de unutmamam gerekiyor”
Sorarlar yaşlı ve yalnız adama:
“Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz. Neredeler?”
Cevap verir. 
“Onlar içimizde yaşayan hayvanlardır.”
“İki Şahin"” gördükleri her şeye saldırıyorlar. 
İyi-kötü, faydalı-zararlı onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim "GÖZLERİM”
“İki kartal"   dokundukları her şeyi mahvediyor, yaralıyor, parçalıyorlar. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim "ELLERİM.”
“Tavşanlar" her zaman korkarlar, kaçarlar ve saklanırlar. Onları sakinleştirip, zor durumlarla başa çıkmayı öğretmeliyim, beladan kaçmayı değil. Çünkü onlar benim "AYAKLARIM"
"En zor kısmı yılanı izlemek"
Sıkı bir kafeste, güvenli bir şekilde kilitli olsa da her zaman saldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır. Bu yüzden onu takip edip, disiplinli olmalıyım. Çünkü bu benim "DİLİM.”
"Eşek herkesin bildiği gibi çok inatçı"   sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor. Bu yüzden ona şükretmeyi ve akışta olmayı öğretmeliyim. Çünkü bu  benim "VÜCUDUM.”
"Ve sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir aslanı evcilleştirmek istiyorum" Gururlu,  kibirli ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor. O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü bu benim "EGOM.”
“Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var”

Soru sorulan yaşlı  adam: Lev Nikolevic TOLSTOY'dur. 

Yazımın bu bölümünü, geçen hafta yaptığım gibi iktidarın dayatmasına ayıracağım. Ekteki karikatür herşeyi anlattığı için çok birşey yazmıyacağım. Ancak herkesin dediği gibi “Tedrisi-Tedrisat” birliğinden ayrıldığımızı ve gencecik beyinleri gericiler ile yobazların eline ve insafına bıraktığımızı söylemekle yetineceğim. Eğitimcilerin ve aklı başındaki yurttaşların mücadeleye başladıklarını da söylemem gerekiyor.
Hepinize mutlu bir pazar günü ve huzur dolu bir yaşam diliyorum.

Bugünlük de bu kadar! 
Hoşçakalın! Sağlıcakla Kalın!


Erdoğan VAROL

9.06.2024 23:15:00

YAZARLAR


CHP’Lİ ŞEVKİN: YEREL MEDYA TEHDİT ALTINDA!

AK PARTİ 31 MART’TA ADANA’DA BAŞARILI MI?

TÜRKAN EŞLİ, GENEL SEKRETER VEKİLİ OLDU

MONTELLAYA DESTEK İSTEDİ

AK PARTİ DANIŞMANLIĞINDAN AYRILDI

ELEKTRİK KESİNTİSİ UNUTULMAZ BİR ANIYA DÖNÜŞÜYOR

STRESİ AZALTAN 10 SÜPER BESİN

İBRAHİM TATLISES 8 EKİM’DE ADANA’DA

CHP’Lİ GÜRER:SIRADA AŞAR VERGİSİ Mİ VAR?

ÇUKUROVA ULUSLARARASI HAVALİMANI AÇILIŞA HAZIR

ADANA’YA “ELBET BİR GÜN BULUŞACAĞIZ!” DİYEREK VEDA ETTİ

BULUT: 5 AYDA 640 BİN KİŞİ İŞİNİ KAYBETTİ

DEMİRSPOR BAŞKANVEKİLİ KORKMAZ İSTİFA ETTİ

CHP’Lİ OYA TEKİN: BİZİM MAKAMIMIZ SOKAKLAR

75. YIL SANAT GALERİSİ NE OLACAK?

ADANALI ÇİFTÇİLER, SULAMA MAĞDURU

ADANA VALİLİĞİNDEN AÇIKLAMA VAR!